Dış ticaret ve istihdam

Ömer Faruk ÇOLAK EKONOMİ ATLASI

Salgının ekonomi üzerindeki etkisi hızla ortadan kalkıyor. Ülkeler yine kalıtsal sorunlarıyla yüz yüze gelmeye başlamakta; böylece salgın süresince yaşanılan her olumsuzluğu salgının üzerine atan ülke yöneticileri de adeta yeniden çıplak hale gelmekte.

Ekonomik altyapısı güçlü olan ülkelerde sadece büyüme oranı değil, işsizlik, enflasyon, dış ticaret dengesi de yerli yerine oturmakta. Buna karşın ekonomik altyapısı ve kurumsal yapılanması zayıf olan ülkeleri salgın sonrası daha zor günler beklemekte.

Bu süreçte ileri teknoloji ürünleri üreten, ihracat hacmi yüksek ülkeler yılın ikinci çeyreği sona erdiğinde Keynesyen anlamda tam istihdam dengesine eriştiler. Bu ülkeler içinde Hollanda’yı ayrı bir yere koymak gerekiyor.

Hollanda 41.538 km2 yüzölçümü, 17,3 milyon nüfusuyla fiziki coğrafya açısından küçük bir ülke; iktisadi olarak ise bunun tam tersi. Hollanda’nın 2020 yılı GSYH büyüklüğü 913 milyar dolar, kişi başına GSYH’si 52.295 dolar.  Hollanda’nın 2020 yılı ihracatı 674 milyar dolar, sadece tarım sektörü ihracatı 111 milyar dolar. Bir ara “ey Hollanda söylemi”yle diklenen ülke(!) profili çizen Türkiye’nin 2020 yılı GSYH’si 760 milyar dolar, kişi başına GSYH’si ise 8.548 dolar. Türkiye, Hollanda’nın 4’te 1’i kadar ihracat yapıyor, 2020 yılı ihracatı 169 milyar dolar. Kişi başına ihracat 2020 yılında Hollanda’da 38.960 dolar iken, Türkiye’de 2.012 dolar.

Kaynak: https://data.wto.org/

Hollanda böyle bir iktisadi güce nasıl sahip oldu? Önce ekonomik gerçeklere bakalım. Hollanda’da iş gücüne katılım oranı yüzde 83,8, istihdam oranı %77,8; kadınlarda iş gücüne katılma oranı %77,5, istihdam oranı %73,9. Hollanda’da işsizlik oranı ise %3,8. Türkiye’de aynı verilere baktığımızda iki ayrı dünyayı yaşıyor gibiyiz. Türkiye’de iş gücüne katılım oranı %53, kadınlarda bu oran %30,9; istihdam oranı %45,7, kadınlarda oran %26,3 ve ülkemiz de işsizlik oranı %13,2. Bu veriler bize şunu göstermekte: Hollandalılar çalışıyor, çünkü çalışma imkânları var. Hollanda krizi atlattı, 2021 yılı 2.Ç. büyüme oranı %9,7 olurken, işsizlik oranı Temmuz ayında %3,1’e kadar geriledi, enflasyon oranı ise Ağustos ayında %2,4’te kaldı. Türkiye yılın 2.Ç.’de %21,7 büyüdü. Ancak işsizlik oranı %12, enflasyon oranı ise %19,25’e kadar yükseldi. Bu veriler ışığında ihracat demek, istihdam ve istikrarlı büyüme demektir diyebiliriz.

Bu cismi küçük ekonomik gücü büyük ülkenin bu durumda olmasının altında yatan unsurları sıralayalım:

-Hollanda ticarete konu olan mallara yatırım yapıyor. Türkiye sürekli döviz sorunu yaşadığı halde, inşaata yatırım yapıyor. Yani dış ticarete konu olmayan bir sektör kayırılıyor.

-Hollanda yüksek teknolojiyle üretim yapıyor ve yeni teknoloji üretebiliyor.

-Hollanda’da iş güvencesi var, ancak verimlilikte yüksek, bunun nedeni de çalışma biçimleri.

-Hollanda’da kamu kaynakları kamusal mallara aktarılıyor, öznel istemlere kaynak aktarılmıyor.   

-Hollanda eğitime kaynak ayırıyor, Türkiye dini eğitime ve dini altyapılara kaynak aktarıyor.

-Hollanda’da kadınlar özgür; eğitim alıyor, çalışıyor. Türkiye’de kadınlar eğitime kısmen ulaşıyor ve çalışamıyor; din baskısı ve eğitimsizlikten evde oturuyor. 15-29 yaş grubu kadınların %36’sı ne eğitimde ne de işte.  

-En önemlisi Hollanda demokrasi endeksinde 9. sırada, yolsuzluk endeksinde 11. sıradayken, Türkiye demokrasi endeksinde 104., yolsuzluk endeksinde ise 94. sırada. Dolayısıyla bu ülkenin iş insanı da, işçisi de, kadını, erkeği de ülkesine güveniyor.

İşin özeti, Hollanda’da kurumsal yapılanma, özgürlük, kadın hakları, demokrasi ve şeffaflık var. Bunlar olunca da ekonomik, politik istikrar da kendiliğinden geliyor.

Batılı ülkelerin bir çoğun da bu istikrar var. Bundan dolayı da zavallı İslam ülkesi yurttaşları “gavur” dedikleri Avrupa ülkelerine kaçmak için birbirlerini yiyorlar. Sahi siz Batılı bir ülkeden S. Arabistan’a, Afganistan’a, Pakistan’a, Suriye’ye kaçan aklı başında birisini gördünüz mü? (IŞİD saflarında birkaç bin kişi vardı. Onlar için ancak “rahat battı” diyebiliriz).

Tüm yazılarını göster