Geçtiğimiz hafta trafikte yaşadığımız tatsız bir olay sonucu yirmili yaşlarının başında bir delikanlı ile muhatap olmak durumunda kaldım. Olayı çözüme kavuşturmaya çalışırken de onu tanımaya gayret etmiştim. İlginç bir tesadüf eseri bu gencin dış ticaret okuduğunu öğrendiğimde sohbet biraz da profesyonel yöne eğilim gösterdi.
Beni etkileyen tarafı, bu gencin eğitim aldığı konuya ilgi göstermesine karşın, dış ticaret hayatında kendilerinden beklenenler hakkında en ufak bir fikri olmamasıydı. Beni asıl etkileyen bu gencin durumundan daha fazla dış ticaret eğitimi veren okullarda okuyan nice gençle gerek seminerler ve gerekse de birkaç günlük dersler esnasında kurduğum temasım sonucunda toparladığım bilgilerin, bu gençle sohbetimizde teyit edilmesiydi.
Öte yandan bu hafta sonu yapılan sınavlar beni bu konuyu biraz daha düşünmeye yönlendirdi.
Yanılmıyorsam Ocak ayında Ticaret Bakanımız Sayın Ruhsar Pekcan, ihracatın büyümeye katkısının %5’e yaslandığını belirtmişti ki bu çok güzel bir haber idi.
İhracatın büyümeye katkısının neden daha fazla olamadığını ve nasıl arttırılması gerektiği hep aklımın bir kenarında durmuş ve kafamı kurcalamıştır. Ara sıra da olsa sohbetlerimiz içerisinde ihracatımızın arttırılması için gereken insan kaynağından yoksun olmamızın, ihracat rakamlarımızın olması gereken yere varamamasının nedenlerinden birisi olduğunu belirtmişimdir.
Hatta 2023 hedefi olan 500 milyar ABD Doları ihracat rakamı telaffuz edildiğinde ilk söylediğim şey “Kim yapacak” olmuştu.
Öte yandan, uyuyan dev olarak nitelendirdiğim KOBİ’lerin ihracata uyandırılmasıyla da bu rakama erişmenin rahatlıkla mümkün olduğunu ve hatta geçebileceğimizi bile söylerim.
Burada kritik yol üzerindeki en kritik nokta yine “Kim yapacak” sorusudur.
Bunun cevabının kolay olmadığı aşikar amma ve lâkin cevaplamak için uzay mekiği teknolojisini bilmeyi gerektirmiyor.
Burada kamu kadar özel sektörün ve en önce biz ihracatçıların yapmaları gerekenler vardır. Kamuda yapılması gereken en önemli uygulama, dış ticaret eğitimlerinde yabancı dil konusunun olmazsa olmaz bir unsur olarak ele alınmasıdır.
İşin adında “Dış” yazıyor, siz işiniz için yabancı ülkelerdeki kişilerle temas edeceksiniz ve yabancı dil bilmeyeceksiniz.
Birisi bana bunun nasıl başarılabileceğini açıklarsa cidden müteşekkir olacağım.
Diyebilirsiniz ki mezun olanların bir kısmı yurtdışı pazarlamada değil amma ihracat operasyonlarında veya gümrük işlemlerinde çalışacak ve yurt içinde kalacak. İyi de yurtdışındaki firmalara yollanacak vesaik, akreditife hazırlanacak vesaik, gereğinde yabancı acentelerle temas gibi işlerde az da olsa yabancı dil gerekmeyecek mi?
Gelelim özel sektör tarafına…
Bu gençler yetişirken, dış ticaret hayatında işlerin nasıl yürüdüğünü bilmeden yetişiyorlar. Stajyer olarak geldiklerinde çaycı muamelesi görüyorlar.
Biz ihracatçılarda bu gençler mezun olup iş aramak için bize geldiklerinde onlara utanmadan tecrübe soruyoruz. Onlar okurken biz ellerinden tutup bir şans verdik mi diye düşünmüyoruz.
Söylenecek daha çok söz var amma…