Dış ticaret rakamları konuşabilseydi

Prof.Dr. Burak ARZOVA EKONOMİDE GÖRÜNÜM

Bugün Cumhuriyetimizin kurucusu, büyük önder Mustafa Kemal Atatürk’ün vefatının 85. Yılı. Her 10 Kasım bende büyük bir hüzün bırakır. Atatürk’ü saygı, sevgi, minnet ve özlemle anıyorum. Nur içinde uyusun. Yattığı yer incitmesin.

Veri takvimi açısından çok yoğun geçen bir haftada değildik. Bu haftanın üzerinde konuşulması gereken en önemli konularından biri Ticaret Bakanlığı tarafından 06 Kasım.2023 Pazartesi günü açıklanan ‘2023 yılı Ekim ayı geçici Dış Ticaret Verileri’ ile 08 Kasım.2023 tarihinde gelen

‘İSO Türkiye İhracat İklimi Endeksi’ okumaları olduğunu düşünüyorum. Zira her iki veride de çok önemli mesajlar var. Dış Ticaret Rakamlarını kendi bakışımdan sizin için konuşturdum.

Öncelikle ‘2023 yılı Ekim ayı geçici Dış Ticaret Verileri’ ne bakmakta fayda var. Ticaret Bakanlığı tarafından açıklanan bu veriler her ne kadar kapsam itibariyle dış ticaretin tamamını kapsasa da öne çıkarılan her zaman ihracat ve diğer olumlu gözüken veriler olur. Sanki ithalat hiç yokmuş gibi davranılır. Bu sefer de farklı olmadı.

Ekim ayında ihracatımız, geçen yılın aynı ayına göre yüzde 7,4 artarak 22 milyar 900 milyon dolara ulaşmış. Tarihsel olarak baktığımızda en yüksek Ekim ayı değeri. Elbette çok sevindirici. 2023 yılı başından bu yana yani Ocak-Ekim döneminde ihracatın 210 milyar 100 milyon dolarlık bir hacme ulaştığını görüyoruz. Artış oranı bir önceki yılın aynı dönemine göre yüzde 0,3’lük bir artışa tekabül ediyor. Piyasa tabiriyle yatayda pozitif bir dönem olmuş 2023 yılının ilk 10 ayı.

İthalata geldiğimizde ise Ekim 2023’te yıllık bazda yüzde 1,3 artarak 29,6 milyar dolar olarak gerçekleşmiş. Ekim ayında ithalatın 30 milyar doların altında gelmesine sevindiğimizi ifade etti Sayın Bakan. Dış ticaret açığımız da Ekim ayında bir önceki yıla göre yüzde 15 gerilemiş ve 6,7 milyar dolar olarak gerçekleşmiş. Ağustos ayında bir gerileme görmüştük. Azalışı Eylül’de de gördük ama Ekim’de az da olsa artmış. Yani bir trende dönüşmemiş.

Sayın Bakan bunu da sevindirici bulmuş. 6,7 milyar dolarlık dış ticaret açığı sayesinde cari açığımızın Ekim ayında ya çok az olacağını ya da cari fazla vereceğimizi ifade etmiş.

Cari fazla vermek elbette çok sevindirici. Bunun temel şartı yapısal dönüşümü sağlamak, ihracata esas teşkil eden hammadde ve yarı mamulü küresel rekabet izin verdiği ölçüde ülke içinden temin etmek, ihracatta katma değerli ürünlerin ihracat sepeti içerisindeki payını artırmak, ihracatçının rekabet edebilirliğini en üst seviyeye taşımak, ihracattaki maliyet unsurlarını küresel rekabet ölçeğine çekmek olduğunu hepimiz çok iyi biliyoruz.

Peki, cari açığın yakında kapanacağına ilişkin müjdeli haber içerisinde bu gerçekleri barındırıyor mu biraz ona bakmakta fayda var sanırım.

İlk bahsedilen ihracatçıya 2023 yılının ilk 10 ayında toplam 8 milyar lira destek ödemesi yapıldığı. Rakam çok büyük olmasa da destek ödemesi, ihracatı artırmak, tam anlamıyla bir ihracat ülkesi haline gelmek elbette çok önemli ancak kafamda deli sorular dolaşmıyor değil.

Mesela yılın önemli bölümünde ihracatçının krediye ulaşmaktaki sorunlarını çözebildik mi? İhracatçının elde ettiği dövizi Merkez Bankası’na satma zorunluluğunu ortadan kaldırabildik mi? Enerji maliyetlerinde, işgücü maliyetlerinde ihracatçılarımız rakipleriyle ne durumda mesela? Ya da ihracatçılardan bir kısmını daha önce Pandemi döneminde kazançlar iyiyken, pahalıya satarken, Pandemi sonrası kapasite artışı yaptıkları makineleri boş durmasın diye diğer ihracatçılar pahasına ithalatı neden kısıtladık? Neden ihracatçılardan bir kısmı rekabetçi değilken ve diğer ihracatçıların tedarikçisi iken, rekabetçi olabilecek ve katma değerli mal üreten ihracatçılarımızı bu verimsiz ihracatçılardan içeride %20 - %25 fazla maliyetle mal temin etmeye zorluyoruz? İhracatçılardan bir kısmı ithalatta ek vergi kalksın böylece rekabet edebilirliğimiz artsın diye dertlerini anlatırken ithalata ek vergi getirerek aslında katma değerli ihracatımızı mı engelliyoruz? Bu yanlış kararlar silsilesi acaba içeride maliyet enflasyonuna sebebiyet vermiyor mu? Çünkü bir taraftan da enflasyonla mücadele etmeye çalışıyoruz. İhracatçılarımız son dönemlerde neden Türkiye’de üretmek yerine Mısır, Cezayir ve Fas’a gidiyor?

Bunlar ihracata ve ihracatçılara yönelik sorunlar ama bir de rakamların bize söyledikleri var.

Eylül ve Ekim aylarında ihracatta toparlanma olduğu sayısal bir gerçek. İthalatta ise henüz düşüşe işaret eden bir durum söz konusu değil. Bir kere bunu fark etmek gerekiyor.

Bize ihracatın artacağı, Türkiye’nin döviz bolluğu içerisine gireceğini vaat eden ‘Türkiye Ekonomi Modeli’ni Haziran ayı itibariyle terk ettik. Haziran 2023’ten bu yana Merkez Bankası öncülüğünde Ortodoks para politikasına geri dönüşü yaşadık. Aşırı ısınan ekonominin biraz soğuması şart.

Dış dengedeki sınırlı iyileşmenin bu soğumanın neticesinde olduğunu görmemiz lazım. İhracat ikliminde 2023 başından bu yana en belirgin bozulma Ekim ayında kaydedildi, zayıflığın ana kaynağı da Avrupa. Türk imalat sektörü ihracatının en büyük on pazarından yedisinin bulunduğu Avrupa'da, İspanya hariç tümünde Ekim ayında daralma görüldü. İspanya’da ise üretim değişim göstermedi. Birleşik Krallık’ta ekonomik aktivite üst üste üçüncü ay azalırken, Almanya'da daralma eğilimi dört aya ulaştı. İtalya ve Fransa'da ise son beş ay boyunca üretim düşüş gösterdi. Avrupa Euro Bölgesi Dünya GSYH’sının yüzde 12’sini oluşturuyor. Dünya ticaretinin ise yüzde 25,1’ini.

En önemli şansımız ABD’nin büyümesi. Türk imalat sanayi ürünlerinin en büyük ikinci ihracat pazarı olan ABD, Ekim ayında da büyümeye devam etti. ABD dünya GSYH’sının yüzde 15,5’ini oluşturuyor. Dünya ticaretinin ise yüzde 9,7’sini. ABD ile ilişkilerin ekonomik olarak hassas olduğumuz bu dönemde bozulmaması Türkiye’nin lehine olacaktır.

Bu zorlu dönemde Ticaret Bakanlığı dünyada ekonomik durumun daha kuvvetli seyrettiği bölgelere odaklanmalı ve ihracatçılarımızı da bu pazarlara satış konusunda cesaretlendirmeli.

Diğer önemli bir sorun altın ithalatında devam eden yüksek seyir. Ağustos 2023’te Hazine ve Maliye Bakanlığı ile Ticaret Bakanlığı’nın beraberce aldıkları tedbirler neticesinde on 2 ayda altın ithalatının artış hızında bir yavaşlama olsa da hala yüksek. Altına olan talep cari denge açısından büyük bir tehdit olmaya devam ediyor.

Otomotiv Sektöründe Ocak-Ekim 2023 döneminde 1,1 milyar dolar açık var. Tek başına Ekim ayında 600 milyon dolar açık vermiş bu sektör. En güçlü olduğumuz alanda net ithalatçı konuma gelmek üzüntü verici.

Özetle dış ticaret verileri güzel yönleri alınıp, kötü olanların dışarı atılacağı bir veri seti değil. Buradan çıkarılacak çok sonuç var. Yapısal dönüşümleri kısa sürede yapamayacağımız ortada iken gelen verileri sadece olumlu yönünden ele almak sorunları bir kez daha ıskalamak anlamına geliyor.

Sorunun varlığının kabulü çözüme giden ilk adım olduğunu unutmamak lazım.

Tüm yazılarını göster