Geçen hafta Ticaret Bakanlığı kaynaklı bir haber üzerine oldukça heyecanlandığımı ifade etmek isterim.
Bakanlık giriş sayfasında yer alan haber, aynen şöyle başlıyordu:
“Ticaret Bakanı Ruhsar Pekcan, dış ticaret alanında meslek edinmek, kariyer yapmak isteyen gençler için önemli bir adım attıklarını belirterek, "Bakanlıklarımız ve Türkiye İhracat Meclisinin (TİM) ortak çalışmasıyla belli okullarımız, 'Dış Ticaret Mesleki ve Teknik Anadolu Liseleri' adıyla yeniden yapılandırıldı" dedi.
Bu habere heyecan duymamam imkânsızdı zira daha geçen hafta yayınlanan “Ustalara Sözüm Var” başlıklı sohbetimizde şöyle diyordum:
“Ben futbolu bilmem ve anlamam amma takdir ettiğim bir şey varsa o da alt yapıya verdikleri önemdir.
İhracatçıların alt yapı desteği var mı?
Bilen varsa beri gelsin…"
Sen misin bunu yazan…
Al sana ihracatçıya alt yapı desteği dercesine bir haber oldu bu.
Çok sevindim amma bir o kadar da düşüncelere daldım ve halen öğretim hayatında yer alan Dış Ticaret Meslek Yüksek Okulları ile çeşitli üniversitelerin dış ticaret üzerine eğitim veren bölümlerini düşündüm.
Bu okulların mezunlarının ne kadarının dış ticaret piyasasında kabul gördüğünü ve çalıştığını bazı sohbetlerimizde dile getirerek sormuş ve bu öğrencilerin uygulamalı yetiştirilmesindeki sorunların halledilmesi gerekliliğini vurgulamıştım.
Bu konuda çalışan çok okulu gördüm, epeyce öğrenci ile konuştum ve eksikliklerin dağ gibi yığılmış olduğunu düşünüyorum.
Atılan bu yeni adımı takdir etmemek mümkün değil.
Ancak…
Dış ticaret işi, birçok diğer iş gibi sadece defter kitap arasından öğretilemez ve öğrenilemez.
Sahada çalışmak, teori ile pratik arasındaki farkı görmek ve elinin taş altına girdiğindeki sızlamasını fiilen hissetmek gerekir.
Bilgisayar mühendisliği tahsil ettikten sonra bir süre sahada çalışıp sonra Amerika Birleşik Devletleri'nin önemli üniversitelerinden birinde siber güvenlik alanında yüksek lisans yapmak üzere gider bir genç ile konuşmuştum.
Okuldaki öğretim görevlilerinin ciddi bir bölümünün, aktif olarak sahada çalışan uzmanlar olduğunu ve teorik öğretimle başa baş bir şekilde uygulama yaptıklarını anlatmıştı.
Dış ticaret piyasasında çalışan ve öğretim verebilecek seviyede olan çok değerli insanlarımız var. Her biri de farklı uzmanlık alanları içerisinde yetişmiş kişiler.
Dış ticaret istihbaratı, bankacılık uygulamaları, ihracat ve ithalat operasyonları ve benzeri alanlarda, birikimlerini öğrencilere aktarabilecek epeyce insanımız var.
Bunların bir kısmı halen bir yerlerde bu tür çalışmalar yapıyorlar amma bunlar sadece okulların yönetimlerinin inisiyatifi ile oluyor.
Dış ticaret alanında yetişmiş ve ciddi bilgi birikimi taşıyan insanlarımızın, usta öğretici olarak bu okullarda çalışabilmelerinin, kurumsal olarak kurala bağlanması önemlidir.
Bu insanlarımızın okullarda yapacakları bu işten ciddi bir maddi beklentiler olacağını hiç mi hiç düşünmüyorum.
Ülkemiz gençlerini yetiştirmenin keyfi her şeyin önündedir.
Dileğim o ki Türkiye İhracatçılar Meclisi hazır bu işe el atmışken, Dış Ticaret Meslek Yüksek Okulları ve üniversitelerin Dış Ticaret Bölümleri için de girişimlerde bulunur.