Türkiye’nin ihracatında bu yılın başından itibaren kayda değer bir yükseliş gözleniyor. Son birkaç ayda denk gelmiş olsa da bu artışın, TL’nin değeriyle güçlü bir bağı bulunmuyor. Zira, TCMB ilk faiz indirimini 24 Eylül’de gerçekleştirdi ve TL’deki değer kaybı bu tarihten sonra hızlandı.
İhracattaki artış, esas olarak pandeminin yarattığı navlun krizi ve Türkiye’nin bu dönemde öne çıkan tedarik avantajından kaynaklanıyor. Batı pazarlarındaki ertelenmiş talebin bir kısmı bu dönemde Türkiye’ye kaydı. İhracat gelirlerindeki artış elbette ki çok kıymetli. Ancak bu dönemde artan ihracatın ne ölçüde kârlı bir ticaret olduğu tartışmalı...
Dış ticaret istatistikleri ve endeksleri tartışmaya yeterli katkıyı sunuyor. Ekim itibariyle son 12 aylık ihracat 215,6 milyar dolara yükseldi. Artış oranı yüzde 29. Ve tabii bu artışta, pandemi kaynaklı yüksek baz etkisi ve emtia fiyatlarındaki yükselişin katkısını da vurgulamak gerek. Yıllıklandırılmış ithalat 259 milyar dolar; artış oranı yüzde 21. Bu değerlerin arkasında okunması gereken iki önemli veri var; birim değeri ve miktar…
Yani, ihracat ve ithalatta kaç birim artışın olduğu ve hangi fiyat düzeyi ile satıldığı. İhracat birim değer endeksi geçen yıl ekim ayında 94 seviyesindeyken, bu yıl 105,2’ye yükselmiş. Yani ihracatın birim değeri geçen yıla göre yüzde 12 artmış. İhracat miktar endeksi ise ekim ayları itibariyle 146’dan 157’ye çıkmış ve yüzde 7,3 oranında artmış. Miktardaki yüzde 7’ye karşılık fiyatın yüzde 12 artması kârlı bir alışverişe işaret ediyor.
Tabii terazinin diğer kefesine, yani aynı veriyle ithalata da bakmak gerek. İthalatta miktar yüzde 18,8 azalırken, ithalatın birim değeri, yani ithalat fiyatları yüzde 39 oranında artmış. İşte bu veri, kârlılık tablosunu değiştiriyor. Yani miktar olarak yüzde 18,8 azalan ithal mallarına, geçen yıla göre yüzde 39 daha yüksek fiyat ödemişiz. Söz konusu değerleri tek bir göstergeye indirgeyen dış ticaret haddi verisi tabloyu netleştiriyor. 100’ün üstündeki değer, ürün-fiyat dengesinde lehte, altındaki değer ise aleyhte bir tabloya işaret ediyor.
İhracat birim değer endeksinin ithalat birim değer endeksine bölünmesiyle hesaplanan dış ticaret haddi geçen yıl ekimde 98 iken, bu yıl 79’a gerilemiş. Yüzde 19’a yakın bu düşüş var. Dahası, son 30 yılın verileri Türkiye’nin bu sevideki düşük dış ticaret haddini en son 1994 krizinde yaşadığını gösteriyor. Ve, kurun aleyhte etkisi, tablonun daha da bozulacağına işaret ediyor.