Dış siyasette net ve akılcı düşünmek gerek

İlter TURAN SİYASET PENCERESİ

Dış siyasette net ve akılcı düşünmenin duygular ve iyimser bekleyişlere galip gelmesi zorunludur. Belki de zaten aşikar olan bir şey söylüyorum ama son dönemlerde Türk hükümetinin davranışları yine de bu noktayı hatırlatmayı gerektiriyor çünkü yapılanları açıklamakta milli menfaatleri gerçekleştirmeye nazaran, duygusallık ve yersiz iyimserlik daha baskın çıkıyormş gibi gözüküyor. 

Bu sözlerin söylenmesine vesile olan gelişme, Türk değil Rus Dış İşleri Bakanının BRICS’e üyelik için başvurduğunu açıklamasıdır. Rus bakan başvurunun değerlendirileceğini bildirdikten sonra, diplomatik bir ifade ile, Türkiye’nin Ukrayna ile ilişkisini gözden geçirmesi (değiştirmesi demek istiyor)  gerekeceğini eklemiştir. Türk hükümeti üyeliğe olan ilgisini inkar etmemiş, sadece Türkiye’nin çıkarları istikametinde herkesle ilişki kurulabileceğini beyan etmiştir. Bu beyan bizi BRICS’in Türkiye’nin çıkarına nasıl hizmet edeceğini sorgulamaya götürüyor. Cevap için önce BRICs nasıl bir kuruluştur, ona bakmak yararlı olabilir. 

Rusya ve Çin’in itici gücünü oluşturduğu BRICS iktisadi bir örgüt olmaktan ziyade bir tür siyasi bildiriyi andırmaktadır. Kurucuları dünya ticaretinin İkinci Dünya Savaşı sonrası Amerika tarafından tasarlanmış bir sistem dahilinde yürütülmesinden rahatsızlık duymaktadırlar. Birleşik Devletlerin sistemin sadece kurucusu değil şu andaki fiili yürütücüsü olmasından muhtelif yararlar sağladığı muhakkaktır. Türkiye de bu düzenden memnuniyet duymayabilir. Ancak karşımızdaki soru ülkemizin mevcut düzenden kabul edilemeyecek seviyede zararlı mı çıktığı, öyle ise BRICS üyeliğinin bu zararı telafi edip etmeyeceğidir. Aslında durum çok kötü bir görünüm vermiyor. Türkiye mevcut dünya ekonomik sistemiyle büyük oranda bütünleşmiştir, ayrılması ağır kayıplara sebep olabilir. Zaten Çin ve Rusya’nın Türkiye’yi BRICS’te görmek istemelerinin gerekçesi böylece Batı İttifakında ciddi bir gedik açabilecekleridir. Türkiye’nin dış ticareti incelendiğinde, en büyük dış ticaret ortağının BRICS’in hedef aldığı Batı Avrupa ülkeleri olduğu görülecektir.  Türkiye’nin BRICS üyesi ülkelerle önemli ticareti vardır. Bunu finanse etmek için özel anlaşmalar yapabilir. Ancak, BRICS’e tam üye olmanın ülkemize hangi faydaları sağlayacağı pek belli değildir 

Hükümete akıl veren bir kısım danışmanın, Türkiye’nin Batı’ya rakip olan sistemlere ilgi göstermesinin ülkenin uluslararası alandaki pazarlık gücünü arttırdığını ileri sürdükleri söylenmektedir.  Türkiye’nin uluslararası ekonomide ve ticaretteki payı mütevazidir. Buna karşılık, son dönemlerdeki iktisadi performansı da pek etkileyici değildir. Başlıca piyasa ekonomilerinden yatırım cezbederek iktisadi güçlüklerini aşmayı ve düzenli bir büyüme çizgisine oturmayı ümit etmektedir. Bu koşullar altında, BRICS üyeliğinin Türkiye’nin pazarlık gücünü nasıl arttırdığını anlamak kolay olmamaktadır. 

Türkiye geçmişte de benzer değerlendirme hataları yapmıştır. Örneğin uzun süre zamanla kendisinin imalat içinde payının artacağı (yani teknoloji transferi gerektiren) bir hava savunma sistemi aramış, sonunda hem çok para isteyen hem de teknoloji paylaşmaya yanaşmayan Amerika’ya kızarak, adeta protesto mahiyetinde Rusya’dan S-400 füzeleri satın almayı kararlaştırmıştır. İlk füzeler gelmiş, fakat kutularında beklemeye alınmıştır. Türkiye’nin tüm müttefikleri NATO hava savunma sistemine entegre edilmesi mümkün olmayan bir sistemin alınmasına itiraz etmişlerdir. Ayrıca, bu sistemin NATO hava savunma sistemlerinin, özellikle F-35 uçaklarının zaaflarını teşhiste kullanılacağından çekindiklerini belirtmişlerdir. Maalesef, tüm müttefikler Türkiye’nin bu füzelerden kurtulmasını istemektedirler. Türkiye ise hala ne yapacağına karar verememiştir. Ülkenin müttefikleri nezdindeki inandırıcılığı zaafa uğramıştır. Müttefikleri, geçmişe göre, ülkemize artık daha az güveniyorlar. Buna karşılık, Yunanistan ABD’nin daha yakınlaştığı bir ortağı olurken, Türkiye yeni F-16 almak ve eskilerini geliştirmeyi sağlamakta bile zorluklarla karşılaşmıştır. Daha da yakın zamanda ise, Türk hükümetinin kısa süre içinde Suriye ile müzakerelerin başlayacağına dair beyanları hilafına, Arap Birliği toplantısında Türk Dış İşleri Bakanı kürsüye çıkınca, Suriye delegasyonu salonu terk etmiştir. 

Dış siyasette net ve akılcı düşünmenin yöntemi nedir? Bunun bir yolu, dış siyaset yapımını konuyla ilgili tüm aktörlerin, örneğin dış işleri bakanlığı, güvenlik ve istihbarat kurumlarının ve konunun niteliğine bağlı olarak diğer devlet kurumlarının katıldığı, her konunun açıkça, çekinmeden tartışıldığı bir ortak akılla karar alma sürecine dönüştürmek, şimdi yapıldığı gibi tek kişinin kararına bağlı kalmamaktır. Bu kolektif yöntem geçmişte başarıyla işlemiştir. Şimdi de işlememesi için herhangi bir neden yoktur.    

Tüm yazılarını göster