Dış siyaset alanında gönüllü kuruluşlar ve GİF

İlter TURAN SİYASET PENCERESİ

Uzun yıllar ülkemizdeki hükümetler dış siyasetin içinde topluma yer alması gerekmeyen bir devlet meselesi olduğunu düşündüler. Bu tutum sadece iktidar partisine de özgü değildi, tüm siyasi partilerin paylaştığı bir anlayıştı. Genel yaklaşım, dış siyasetin partizan siyaset dışında kalan ulusal nitelikli ve partileri birleştiren bir alan oluşturduğu idi. Her ne kadar bir ülkenin dış siyasetinin günlük siyasi tartışmaların dışında tutulması pek fena bir fikir olmasa da, özellikle demokrasi ile yönetilen toplumların dış siyaset alanında seviyeli ve akla hitap eden tartışmalara kapalı tutulması pek makul gözükmüyor.

Dış siyasette realist ekole mensup kişiler, genellikle uluslararası siyasette devletin sadece ulusal çıkarları gerçekleştirmekle mükellef olduğunu ileri sürerler. Önerme gerçekten caziptir ama bütün siyasi aktörlerin üzerine kolayca anlaşabileceği ve kim iktidarda olursa olsun aynı şekilde gerçekleştirmeğe çalışacağı ulusal çıkar diye bir olgunun varlığını varsaymaktadır. Gerçek ise bu varsayımdan biraz farklı tecelli ediyor. Sadece değişik siyasi aktörler ulusal çıkarı farklı biçimlerde algılamıyorlar, toplumdaki hemen her grup ulusal çıkarın ne olduğu konusunda farklı fikirlere sahip olabiliyor. Dolayısıyla, demokrasi ile yönetilen toplumlarda dış siyasetin fikir tartışmalarınn önemli yere tutmasını normal karşılamak gerekir.  

Türkiye demokrasi yolunda bir hayli mesafe kat ettiği dönemlerde dahi dış siyasetin siyasi tartışmaların dışında kalması gerektiği tutumu devam etmiştir. Bunun sonucunda, dış siyaseti konu edinen gönüllü kuruluşların gelişmesi nispeten yavaş olmuştur. Bu durum, birincisini daha yakından tanıdığımız iki soruna yol açmıştır. İlkin, en önemli dış siyaset kararlarında dahi, konuyu devlet dışında inceleyen, araştıran, tartışan hükümet dışı bir kurum olmamıştır. Türk devletinin güçlü bir hariciyeye sahip olduğu bilinse de, yine de insanların düşüncelerini ve endişelerini çekinmeden ifade etmelerine, bazen sorumlu mevkilerde bulunanların ifade etmeyi dahi istemedikleri hususları dile getirmelerine imkan veren bir tartışma ortamının varlığının faydalı olacağını izaha gerek yoktur. Böyle bir tartışma ortamında yetkililerin tartışmaya açmaktan çekindiği, alışılagelmişin dışında kalan görüşler ortaya konabilir, siyaset çok yönlü düşünülen bir ortamda şekillendirilebilir, uygulanabilir, hatta değiştirilebilir.

İkinci sorun hemen algılanmayabilir. Eğer diğer ülkelerin dış siyaseti konu edinen gönüllü kuruluşları Türkiye’deki benzerleri ile ilişki kurmak isterlerse, ama ülkenizde böyle kuruluşlar yoksa siz ne yapardınız? Doğal olarak, böyle bir durumda başkalarının oluşturduğu ve belki de Türkiye için çok önem taşıyan fikirleri tartışma fırsatı bulamazdınız. Sonra, ülkemizde başka ülkelerin uzman kurumlarıyla sürekli ilişki kurarak onların faaliyetinden haberdar olan uzmanların gelişmesinden de mahrum kalırdınız. Daha da kötüsü, bu tür kuruluşlar kendilerine denk gönüllü kuruluşlar bulamayınca, Dış İşleri Bakanlığı ile ortak faaliyetler yürütmeye çalışabilirler ki, anlaşılabilir nedenlerle Bakanlık böyle bir özel ilişkiden uzak durmaya gayret edecektir. Hemen belirteyim, hayali bir sorundan söz etmiyorum. Ülkemiz 1960’lı hatta 1970’li yıllarda böyle sorunlar yaşadı. O dönemde maddi imkanları da olduğu anlaşılan kibar bir bey kendisinin finanse ettiği bir dış siyaset kuruluşu örgütlemiş ve editörlüğünü üstlendiği bir dış siyaset dergisi çıkarmaya başlamıştı. Dış İşleri Bakanlığı ülke dışından gelen ve bir Türk gönüllü kuruluşu ile ortak faaliyet düzenlemek isteyen tüm kuruluşları bu örgüte yönlendiriyordu.

Son yıllarda dış siyaseti konu edinen gönüllü kuruluşlar ülkemizde de yaygınlaşmışlardır. Bunların bir bölümü bölgelere odaklanmakta, diğerleri daha küresel bir yaklaşımı temsil etmektedir. Bazıları hükümet tarafından desteklenmekte, hatta hükümetin gayri resmi bir uzantısı kimliği gösterirken, diğerleri daha bağımsız bir tutum sergilemektedir. Bazıları daha kapsamlı amaçları olan kuruluşların içinde bir uzmanlık faaliyeti olarak konumlanmakta, diğerleri ise sadece dış siyasetle ilgilenen kuruluş niteliğini taşımaktadır. Bir kısmı bir dönem faaliyet göstermiş, sonradan ortadan kaybolmuştur. Bazılarının yaşamasına hükümet izin vermemiştir. Bütün bunlara rağmen günümüzde dış siyaset konularında uzmanlaşan çok sayıda gönüllü kuruluşa sahip olduğumuz bir vakıadır.  

Bu bağlamda Global İlişkiler Forumu’nu da kutlamak gerekiyor. Bir dış siyaset düşünce kuruluşu olan GİF geçtiğimiz hafta onbeşinci kuruluş yıldönümünü kutladı. Dernek, Amerika’daki Dış İlişkiler Konseyi’nden ilham alan ileri gelen bir iş adamımız tarafından kurulmuştur. Üye birey ve kuruluşların ödediği aidatlar ve bağışlarla bağımsız statüsünü korumaktadır. GIF on beş yıldır faaldir ve görünüşe göre de faaliyetini sürdürmekte kararlıdır. Türkiye’nin sayıları artan dış siyaset düşünce kuruluşlarına sahip olmasından ve bunların arasında GİF’in de yer almasından mutluluk duymalıyız.

Tüm yazılarını göster