Yıllarca "öngörülemezlik", "kurumsallıktan uzaklaşmak" ve milli davaların savunusu yerine "al-ver ilişkisine yönelmek" ile eleştirilen Türk dış politikasında, hızlı bir değişim süreci yaşanıyor son aylarda.
Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın Kahire'ye kadar giderek Mısırlı mevkidaşı Sisi ile el sıkışması buzdağının görünen kısmıydı. Keza, başta ABD, tüm Batı bloğunun ısrarla talep ettiği İsveç'in NATO üyeliğinin onaylanması da.
Ancak kıyıda köşede kalan, pek görünmeyen başka adımlar da var; Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın iki Amerikalı Senatör ile Ankara'da yaptığı görüşme bunlardan biri. Demokrat Senatörler Jeanne Shaheen ve Chris Murphy, Türkiye kamuoyu açısından çok da bilinmeyen isimler değiller. Türk ordusunun Suriye'ye yönelik her sınır ötesi operasyonunda Washington'dan gelen aykırı seslerin başında geliyordu iki isim de. Belli ki Ankara, İsveç'in üyeliği üzerinden NATO ve ABD ile başlayan yeni süreçte, Washington ile Suriye konusunda da olumlu yönde bir açılım peşinde.
JEFF FLAKE'İN KRİTİK MAKALESİ
İsveç'in NATO üyelik onayının ardından Ankara-Washington hattındaki "normalleşme" sürecine bir katkı da ABD'nin Ankara Büyükelçisi Jeff Flake'den geldi. Flake'nin Utah merkezli "Deseret News" adlı haber sitesinde yayınlanan makalesi iki ülke arasındaki görüş ayrılıklarından çok, işbirliği yapabilecekleri alanlara odaklanmış durumda. Mesela Afrika'da ya da Orta Asya'da, Çin'in "kuşak ve yol" projesi ile yaratmaya çalıştığı etkinin Türkiye tarafından kırılabileceğine dikkat çekiyor Amerikan Büyükelçisi. Flake'in "Türkiye, Sahra Altı Afrika'da ya da Orta Asya'da bir borç batağına düşmeden yüksek kalitede altyapı kurmak isteyen ülkeler için Çin'e karşı etkin bir alternatif" cümlesi çok ilginç.
Flake makalesinde, Türk bir şirketin Texas'ta kurduğu mühimmat fabrikasından övgüyle bahsedip, gelecek yıldan itibaren ABD’de üretilen 155 mm’lik mermilerin yüzde 30’unun bu fabrikalardan gelmesinin beklendiğini söylemesi ayrıca dikkat çekici.
Flake, Türkiye'nin Ukrayna'ya sattığı dronların da Rusya'nın Ukrayna'yı tümden işgal etme isteğini durdurmak açısından çok etkili olduğunu vurgulayarak, Türk savunma sanayisine de adeta "selam çakmış" makalesinde.
AVRUPA'DA KAFALAR HALA KARIŞIK...
ABD'nin Ankara'daki Büyükelçisi'nin kaleminden somutlaşan bu yeni yaklaşıma, Türk savunma sektörünün ABD ve NATO'ya entegrasyonuna yönelik büyük teşvik ve övgüye karşılık, Avrupa'dan aynı konuda Türkiye'ye yönelik hala "karışık sinyaller" gelmeye devam ediyor.
Avrupa Birliği, Ukrayna'ya sağladığı yeni mali desteğin büyük bölümünü bu ülkeye silah ve mühimmat göndermek için kullanacağını açıkladı. Avrupa basınına göre, AB'nin satın alıp Ukrayna'ya göndermek istediği savunma unsurları arasında Türk dronlarının da dahil edilmesi planlanıyordu. Ancak bu plan, "AB parası AB dışından silah alımı için kullanılmasın" teziyle, Fransa, Kıbrıs Rum Yönetimi ve Yunanistan tarafından bloke edildi. Yunan basını işin aslını da yazdı; Katimerini gazetesine göre, Yunan ve Kıbrıslı Rumlar vetoyu özellikle Türk silahlarının alınmasının engellenmesi için kullandılar. Ankara'dan gönderilen sıcak mesajlara rağmen, Avrupalılar hala Türkiye konusundaki artık klişeleşmiş mental engelleri aşabilecek gibi görünmüyorlar. AB-Türkiye ilişkilerinde konu ne olursa olsun, dönüp dolaşıp Kıbrıs meselesine saplanıyor hala. Yine de Ankara, dış politika da yeniden "taşları yerine oturtmaya" kararlı bir görüntü çiziyor. Bunda Dışişleri Bakanı Hakan Fidan'ın katkısı kadar, ekonomik krizle mücadele için yönünü Batı dünyası ile ilişkileri normalleşmeye çevirmiş Hazine ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek'in de etkisi de var elbette. Yerel seçimden sonra Türkiye'nin önünde seçimsiz yaklaşık 4 yıl süre var;
Bu sürede AK Parti hükümetinin içerdeki demokrasi konularında izleyeceği yol haritası, sadece ekonomiyi değil, -şimdilik- normale dönmüş görünen dış politikanın da yönünü etkilemeye aday.