Daha önceleri de sohbetlerimizde ara sıra gündeme getirdiğim bir konudur “Dinleme.”
Her nedense, birileri bizlere bir şeyler söylerken veya anlatırken, hemen araya girerek fikir belirtmek ihtiyacını duyuyoruz.
Neden?
Nedenlerden birisi, kendi fikrimizi hemen açıklamak ve kabul ettirmek isteği.
Çok ciddi bir yanlış…
Hele bir de müşterimiz, yabancı dille iletişim kurmaya çalıştığımız bir müşteri ise görüşmelerde yapılabilecek en can alıcı yanlışlardan birisidir bu.
Hep vurguladığım bir konu, “Bırakınız müşteriniz konuşsun ve derdini anlatsın.”
Görüşmenin bir de telefonla yapıldığını düşünün…
Tekrar vurguluyorum “Yabancı dilde iletişim kuruyoruz”
Siz konuştuğunuz yabancı dile ne kadar hakimsiniz ve ne kadar etkili kullanabiliyorsunuz?
Aynı şeyi muhatabınız için de düşününüz.
Daha muhatabınız söyleyeceğini tamamlayamadan, onun sözünü kesip araya kendi fikrinizi yerleştirmeye çalışmanız, görüşmenin seyrinin farklı yönlere kayabilmesi için güzel bir neden olacaktır.
Her şeyden önce, yanlış anlaşılmaya neden olmanız işten bile değildir.
Muhatabınız sizin düşündüklerinizden çok farklı yerlerde dolaşıyor bile olsa, söylediklerinin satır aralarında sizin işinize yarayacak bir hayli bilgi kırıntısını size sunuyor olacaktır.
Önemli olan, sizin onun söylediklerine ne cevap vereceğinizi düşünmeden dinlemek, size sunulan bilgileri derledikten sonra bunları kullanarak cevap vermeye çalışmaktır.
Hangi unsurlara ağırlık vererek konuşmamız gerektiğini, muhatabımızı gereken dikkatte dinleyip, verilen bilgiyi iyi aldığımızda bilebiliriz.
Bilineni tekrar edeceğim amma “ İşitmek fiziksel ve dinlemek zihinseldir.”
Konuşmakta olan muhatabınız sizin, kendisini ne kadar dikkatle dinlediğinizi anlarsa kendini o kadar rahat hissedecek ve bu da görüşmenin daha verimli olmasına yol açacaktır.
Yüz yüze yaptığımız görüşmelerde “Beden dili” çok büyük önem taşımaktadır.
Muhatabımızı dinlediğimizi, anladığımızı, fikrine katıldığımızı bakışlarımız, mimiklerimiz, el ve kol hareketlerimizle çok rahat belirtebiliriz.
Ancak, telefonla konuşuyorsanız beden diliniz işinize yaramayacaktır.
Hatta çevrim içi görüşme yapıyor olsanız bile beden dilinizin, mimikler hariç geri kalan ciddi bir bölümü devre dışı kalacaktır.
Unutmayalım, ihracat işi yapıyoruz ve farklı kültürlerdeki müşterilerle farklı dillerde iletişim kurmaya çalışıyoruz.
Yanlış anlaşılmayı önlemek için “Anladığınızı ve anlaşıldığınızı teyit edin.”
Yanlış anlaşıldığınızı algıladığınız anda bunu belirtiniz ve düzeltme yapınız ki görüşmeniz farklı bir yöne kaymasın.
Zaten bu da sizin muhatabınızı dikkatle dinlediğinizin bir göstergesi olacaktır.
Söylenileni anlamadıysanız veya kafanız karıştıysa mutlaka sorun ve açıklama ya da tekrarlama isteyin.
Unutmayınız ki soracağınız soru sizi zor durumda bırakmayacak tam tersine bir etkiyle, yanlış anlaşılmanın önüne geçecektir.
Konuşuyoruz amma anlaşamıyoruz durumunda olmayalım.