5 Mart 2020 tarihinde bu köşede yayınlanan yazımda Türkiye’nin dijital ekonomiyi vergilendirmek üzere attığı adımlardan bahsetmiş, 7194 sayılı Kanun’la getirilen Dijital Hizmet Vergisi’ni anlatmış ve bu vergiye ilişkin değerlendirmelerimi ayrı bir yazıda ele alacağımı belirtmiştim. Bu değerlendirmelere geçmeden önce dijital ekonominin neden vergilendirilmek istendiğinin ekonomik gerekçelerini açıklamaya çalışacağım.
Öncelikle 2. Dünya Savaşı sonrasındaki dönemleri kendimce bir etiketleyeyim: Savaş sonrasında uluslararası ticaretin artması ve soğuk savaş ikliminde bölgeselleşme eğilimlerinin artmaya başlaması, 1980’ler ile birlikte yoğunlaşan küreselleşme eğilimleri, 1990’larda internetin sivilleşmesiyle birlikte e-ticaretin hayatımıza girmesi, 2000’lerde internetin e-ticaret dışında da yaygınlaşarak yeni çevrimiçi (online) platform ve iş modellerinin oluşması, 2010’larda ise teknolojik patlama yaşanması: Big data, yapay zeka, endüstri 4.0, nesnelerin interneti, blockchain vs. Özetle, bugün gelinen dünyada hayatımız sanal ortamlara taşınmış, ciddi bir büyüklükte “dijital ekonomi” oluşmuştur. Yakın zamanda, Covid-19 nedeniyle yaşamaya başladığımız “yeni dünya düzeninde” dijital ekonominin büyüklüğü ve yaşamımızdaki yeri daha da artacak gibi gözükmektedir.
Dijital ekonominin ulaştığı büyüklüğü göstermek adına, dijital ekonominin bazı alt başlıklarında 2019 yılında yaratılan geliri aşağıdaki tabloda paylaşmak istiyorum.
Kaynak: Statista Digital Economy Compass 2019
Forbes’in yayınladığı dünyanın en zengin insanları sıralamasındaki ilk 10 kişinin 7’si servetini dijital ekonomiye borçludur. Listede kimler mi var? Amazon’un sahibi Jeff Bezos, Microsoft’un kurucusu Bill Gates, Facebook kurucusu Mark Zuckerberg ilk göze çarpanlar.[1]
Peki konuya şirket bazında bakarsak, acaba dünyanın en büyük şirketleri arasında kaç tane teknoloji devi var? 2019 yılı piyasa değerine göre dünyanın en büyük 10 şirketinden 7’si teknoloji şirketi.[2]
Listenin ilk sıralarında Apple (961,3 milyar Dolar), Microsoft (946,5 milyar Dolar), Amazon (916,1 milyar Dolar), Alphabet (863,2 milyar Dolar) ve Facebook (512 milyar Dolar) yer almakta. Diğer bir ifadeyle, dünyanın en değerli 5 şirketi teknoloji şirketidir. 2001 yılında bu sayı Microsoft’un varlığıyla sadece bir (1) idi. Bu beş şirketin 2018 yılı hasılatına baktığımızda; Apple 261,7 milyar Dolar, Amazon 232,9 milyar Dolar, Microsoft 118,2 milyar Dolar, Alphabet 137 milyar Dolar, Facebook 55,8 milyar Dolar ciro elde etmiştir.[3] (Bu arada, Türkiye’nin 2018 yılı Yurtiçi Hasılası (GDP) Dünya Bankası veritabanına göre cari fiyatlarla 771,3 milyar Dolar. Yani, bütün ülke olarak bu 5 şirket kadar gelir yaratıyoruz.)
Peki bu şirketler ne kadar vergi ödemişler? Analiz için ödenen kurumlar vergisinin vergi öncesi kara oranı olan efektif vergi oranını (effective tax rate) kullanacağım. Nasdaq Borsasında işlem gören bu 5 şirketin 2019 yılına ilişkin efektif vergi oranı Amazon için % 17, Apple için % 15.9, Alphabet için % 13.3, Facebook için % 25.5, Microsoft için % 11.1’dir.[4] (ABD’de federal kurumlar vergisi oranı % 21’dir.)
Brookings Enstititüsünün yaptığı bir araştırmada ise Avrupa Birliği içerisinde iş modeline göre efektif vergi oranları aşağıdaki şekilde ortaya konulmuştur.[5]
Tablodan görüleceği üzere, aynı işi dijital ortamda yapan teknoloji şirketlerinin vergi yükü geleneksel iş modelinde iş yapan şirketlere göre % 10-13 kadar daha az olmaktadır.
Yukarıdaki verilerden şu sonucu çıkarmak mümkün: Dünya ekonomisi, her geçen gün daha fazla büyüyen ama geleneksel rakiplerine göre daha az vergi ödeyen, çok uluslu şirket şeklinde yapılanarak tüm dünyaya yayılan dev teknoloji şirketleri tarafından domine edilen bir dijital ekonomiye evrilmektedir.
Her geçen gün büyüyen dijital ekonomi pastasından devletlerin vergi olarak pay almak istemeleri anlaşılabilir bir durumdur. Zira, dijital ekonominin büyümesiyle birlikte, birer dev haline gelen teknoloji şirketlerinin yeterince vergilendirilmediği, ülkelerin vergi kaybına uğradıkları, bu şirketlerin haksız rekabete yol açtıkları yönündeki eleştiriler yoğunlaşmaya başlamıştır. Ancak, dijital ekonominin vergilendirilmesi; içerdiği yapısal zorluklar, uluslararası bir koordinasyon gerektirmesi, başta ABD olmak üzere batılı ülkelerin bu şirketleri vergilendirme konusunu uzun süre sürüncemede bırakması nedeniyle bugüne kadar çok mümkün olamamış ve bu dev şirketler uluslararası düzeydeki operasyonlarını düşük vergi ödeyecek şekilde yapılandırmışlardır. Yaşanan ekonomik gelişmelere paralel olarak dijital ekonominin vergilendirmesi için Avrupa Birliği ve OECD bünyesinde adımlar atılmaya başlanmış, ayrıca Fransa, İtalya, İngiltere, Hindistan gibi birçok ülke dijital ekonomiyi vergilendirmek üzere aksiyon almaya başlamıştır.
Dipnot
[1] https://www.forbes.com/real-time-billionaires/#7b1af6173d78, erişim tarihi 10.03.2019.
[2] https://www.statista.com/statistics/263264/top-companies-in-the-world-by-market-value/, erişim tarihi 10.03.2019.
[3] https://www.forbes.com/global2000/list/#tab:overall, erişim tarihi 10.03.2019.
[4] Oranlar https://finbox.com/ adresinden alınmıştır.
[5] https://www.brookings.edu/blog/future-development/2017/12/13/taxing-the-digital-economy-its-complicated/, erişim tarihi 10.03.2019.