Dijital dönüşüm, işletmelerin, kamu kurumlarının ve bireylerin teknolojiyi daha verimli kullanarak iş süreçlerini, hizmet modellerini ve etkileşim biçimlerini yeniden yapılandırması anlamına gelmektedir. Bu çerçevede, dijital dönüşüm, yalnızca teknolojik bir yenilik değil, aynı zamanda kültürel bir değişimi de ifade etmektedir.
Verilerin analiz edilmesi, süreçlerin otomatikleştirilmesi, yapay zekâ, büyük veri, bulut bilişim ve nesnelerin interneti (IoT) gibi araçlar, dijital dönüşümün başlıca bileşenlerini oluşturmaktadır.
Dijital dönüşümde temel amaç, iş gücü ve işletme kaynaklarını daha iyi kullanarak verimliliği artırmak, maliyetleri düşürmek ve kullanıcı deneyimini iyileştirmektir. Ancak bu dönüşüm, sosyal güvenlik ve istihdam gibi toplumsal sistemler üzerinde de köklü değişiklikler yaratacaktır. Bu bağlamda, dijital dönüşümün sosyal güvenlik sistemi üzerindeki etkileri önem taşımaktadır.
Dijital dönüşüm, istihdam ve işgücü piyasaları üzerinde önemli değişikliklere yol açacaktır. Öncelikle otomasyon, yapay zeka ve robotik sistemlerin yaygınlaşması, bazı işlerin makineler tarafından yapılmasını sağlamaktadır. Bu durum, özellikle tekrarlayan ve düşük beceri gerektiren işler için insan gücüne olan talebin azalmasına neden olacaktır. Örneğin, fabrikalardaki üretim hatlarında çalışan işçiler, makineler ve robotlar tarafından ikame edilebilir hale gelmiştir. Bu ise işsizlik oranlarının artmasına ve düşük vasıflı işgücünün iş piyasasında zorlanmasına yol açacaktır.
Ancak, dijitalleşme düşük vasıflı işgücü yönünden bu şekilde bir olumsuzluk yaratırken, diğer taraftan yeni iş alanları yaratma potansiyeline de sahiptir. Zira, dijitalleşmeyle birlikte yapay zeka mühendisliği, veri analistliği, siber güvenlik uzmanlığı gibi yeni meslek ortaya çıkmaktadır.
Bu durum, dijital ekonominin gerektirdiği yeni meslekler yönünden, iş gücünün yeniden beceri kazanması gerekliliğini ortaya koymaktadır. Dijital yetkinliklerin artması, iş gücünün daha esnek ve küresel bir yapıya bürünmesine katkı sağlamaktadır. Dolayısıyla, bu yeni mesleklerin, iş gücünün eğitim ve yeniden beceri kazanma süreçleri ile uyumlu hale getirilmesi durumunda, dijital dönüşüm işsizlikten ziyade yeni fırsatlar yaratma potansiyeline sahip olabilecektir.
Dijital dönüşümün istihdam üzerindeki bir diğer etkisi ise esnek çalışma modellerinin yaygınlaşmasıdır. Ancak, uzaktan çalışma, serbest çalışma, platform çalışması ve esnek çalışma saatleri gibi yeni iş modelleri, işverenler ve çalışanlar için avantajlar sunsa da, bu çalışma biçimlerinin sosyal güvenlik sistemine entegrasyonunu gündeme getirecektir. Dolayısıyla, geleneksel tam zamanlı ve yerinde çalışma modellerine dayalı sosyal güvenlik sistemlerinin, dijital dönüşüm ile değişen iş modellerine uyumunun sağlanması gerekmektedir.
Dijital dönüşümün sosyal güvenlik sisteminin aktüeryal yapısına etkisi
Dijital dönüşüm, sosyal güvenlik sisteminin aktüeryal yapısını derinden etkileyecektir. Klasik sosyal güvenlik sistemleri, çalışanların ve işverenlerin ödedikleri primlerle finanse edilmekte ve emeklilik, sağlık hizmetleri, işsizlik sigortası gibi temel hakları güvence altına almaktadır. Ancak dijitalleşme ile birlikte istihdam yapısındaki değişiklikler, sosyal güvenlik sisteminin sürdürülebilirliği açısından risk oluşturacaktır.
Otomasyon ve yapay zekânın devreye girmesiyle işgücü piyasasında istihdam, özellikle de düşük vasıflı işgücüne olan talep azalacaktır. Bu ise sosyal güvenlik sistemine prim ödeyen aktif çalışan sayısının azalmasına yol açacak ve daha az sayıda kişinin prim ödemesi, sistemin finansal sürdürülebilirliğini zorlaştıracak, aktüeryal dengeyi korumak için prim oranlarının artırılması, genel bütçe gelirlerinden sosyal güvenlik sistemine daha fazla transfer yapılması gündeme gelecektir.
Ayrıca, dijitalleşme ile birlikte serbest çalışma ve kısa süreli, proje bazlı işler gibi yeni istihdam biçimlerinin yaygınlaşması, geleneksel sosyal güvenlik sistemlerine prim ödemelerinin azalmasına neden olacaktır. Bu durum ise, uzun vadede bir yandan sosyal güvenlik sistemlerinin finansal dengelerinin bozulmasına ve kişiler yönünden ise sosyal haklara (emeklilik, sağlık vd) erişimini zorlaştıracaktır.
Diğer taraftan, dijital dönüşümün getirdiği teknolojik gelişmeler, özellikle sağlık alanında hastalıkların erken teşhisi ve tedavi maliyetlerinin düşürülmesi gibi olumlu etki yaratarak sağlık harcamalarının azalması şeklinde olumlu etki yaratacaktır.
Dolayısıyla, dijital dönüşümün istihdam, işgücü ve sağlık alanında yaratacağı olumlu-olumsuz etkilerin ve yeni yeni çalışma modellerinin dikkate alınarak sistemin aktüeryal yapısını dengeleyecek politikaların geliştirilmesi, sosyal güvenlik sisteminde gerekli düzenlemelerin yapılması gerekmektedir.
Bu anlamda, 2025-2027 Orta Vadeli Program’da (OVP) öncelikli reform alanları arasında dijital dönüşümün işgücü piyasalarına yansımalarının analiz edilerek, uyum ve adil geçiş sürecine yönelik programların hayata geçirilmesinin planlanması ve yeni nesil çalışma biçimlerine yönelik sosyal güvenlik mevzuatında düzenleme yapılmasının öngörülmesi olumlu değerlendirilmektedir.
Dijital dönüşümün sosyal güvenlik sistemleri üzerindeki olumsuz etkilerini azaltmak ve bu yeni teknolojik döneme adaptasyonu sağlamak için bazı çözüm önerini söyleyebiliriz.
İlk olarak, işgücünün yeniden beceri kazanması ve dijital yetkinliklerinin artırması hususu desteklenmelidir. Bu, hem devlet hem de özel sektör işbirliği ile sağlanacak eğitim programları ile mümkün olabilir. Teknolojik gelişmelere uyum sağlamak için çalışanların dijital beceriler kazanmasının sağlanması hem istihdam edilebilirliklerini artıracak, hem de sosyal güvenlik sistemine prim ödemeye devam etmelerini sağlayacaktır.
İkinci olarak, esnek çalışma modellerine uygun sosyal güvenlik sistemlerinin geliştirilmesi gerekmektedir. Bu anlamda, uzaktan çalışma, serbest çalışma, kısa süreli, proje bazlı işler gibi yeni istihdam biçimlerine uygun olarak kişilerin sosyal güvenlik sistemine daha kolay erişiminin sağlanması ve bunlar için özel prim ödeme ve emeklilik planlarının oluşturulması gerekmektedir.
Üçüncü olarak, dijitalleşmenin sosyal güvenlik sistemlerine entegrasyonunun artırılması gerekmektedir. Büyük veri ve yapay zeka, sosyal güvenlik sistemlerinin daha verimli çalışmasını sağlayacaktır. Özellikle prim toplama, sigorta işlemleri ve emeklilik ödemeleri gibi süreçlerin dijital olarak yönetilmesi, maliyetleri düşürecek ve sistemin verimliliğini artıracaktır. Ayrıca, sağlık hizmetleri ve emeklilik sistemlerinde dijital yeniliklerin kullanılması, maliyetlerin daha etkin bir şekilde kontrol edilmesini, usulsüz bazı işlemlerin daha erken tespit edilerek gerekli önlemlerin almasını sağlayacaktır.
Son olarak, dijital dönüşümün getirdiği değişimlerin olumsuz etkilerini hafifletmek için sosyal güvenlik sisteminde gerekli reformların yapılarak; özellikle dijitalleşmenin istihdam üzerindeki etkileri göz önüne alındığında, işsiz kalan bireyler için geçici gelir destekleri ve yeniden beceri kazanma programları sağlanmalı, ayrıca, sosyal güvenlik sisteminin finansal sürdürülebilirliği için farklı vergi politikaları, prim ve emeklilik modellerinin geliştirilmesi gerekmektedir.