Dr. Sinan Şahin
TRASTA Partner
Dijital teknolojilerin kullanılmaya başlanmasıyla birlikte bankacılık sektörünün de önemli bir dönüşüm geçirdiği gözlenmektedir.
Dijital teknolojilerin giderek daha fazla benimsenmesi ve finansal işlemleri için dijital kanalları kullanma eğiliminde olan müşteri sayısının artması dijital bankacılık pazarının büyümesini sağlamaktadır.
Bankacılık sektöründe dijital kanallardan hizmet iki farklı şekilde gündeme gelmektedir: Bir yandan geleneksel bankalar kurdukları dijital kanallar üzerinden müşterilerine ulaşmakta, diğer yandan ise sadece dijital kanallarda hizmet veren, fiziki şubesi olmayan bankalar yaygınlaşmaktadır.
Dijital bankacılıkta müşteriler açısından üç temel avantaj ile ön plana çıkmaktadır:
İstenilen yerde ve istenilen zamanda bankacılık işlemi yapabilme olanağının sağladığı kolaylık ve rahatlık dijital bankacılık çözümlerinin temel avantajlarından biridir.
Diğer taraftan dijital banka kanalları yüz yüze bankacılık kadar, hatta ondan daha fazla işlem türünü bir araya getirerek, müşterinin önündeki ürün çeşitliliğini artırabilmektedir.
Dijital bankacılık, müşteriye kendi kendine hizmet verme becerisi sağlayarak mali durumu üzerinde kontrol sahibi olmasına, dilediği şekilde parasını yönetmesine imkân vermektedir.
Konuya bankalar açısından bakıldığında, dijital kanalları öne çıkaran üç farklı etkiden söz edilebilir:
Ön, orta ve arka ofis fonksiyonlarında operasyonel verimliliğin artırılması, operasyonel maliyetleri düşürülmesi, daha çok sayıda müşteriye daha kolay ve ucuz yoldan ulaşılması, dijitalleşme yönündeki temel çekici faktörlerdir. Özetle bankaların dijitalleşme yoluyla gelirlerini yükseltip, operasyonel maliyetlerini azaltarak kârlılıklarını artırmayı hedefledikleri görülmektedir.
Dijitalleşme yolunda karşılaşılan engel ve risklerden de söz etmek gerekmektedir:
Sistemde oluşabilecek kesinti riskinin proaktif şekilde yönetimi, siber alandan gelebilecek tehditlere karşı konulması, hatalı dijitalleşme stratejisi tercihlerinin önlenmesi dijital bankacılık alanında gündemi işgal eden öncelikli konulardır. Diğer taraftan sektörün büyümesinde karşılaşılan bir diğer kısıt veri analitiği, iş analizi ve kurumsal mimari konularında yetkin çalışan bulmada yaşanan zorluklardır.
Konuya ülkemizdeki finansal hizmet müşterileri ve bankacılık sektörü açısından bakacak olursak, teknolojinin her alanında olduğu gibi finansal hizmetler alanında da Türk tüketicisinin dijital kanal ve ürünlere son derece yatkın olduğu, yeniliklere hızla uyum sağladığı görülmektedir.
Bu trende şahit olan bankalar bir yandan dijital hizmet kanallarını geliştirmekte, sunulan hizmet çeşitliliğini artırmakta, diğer taraftan da sadece dijital kanallardan hizmet sunan yeni bankaların kurulmasına yönelik tercihler çoğalmaktadır.
Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurumu bu yönde yaşanan gelişmelerin paralelinde konuyu düzenlemek üzere Dijital Bankaların Faaliyet Esasları ile Servis Modeli Bankacılığı Hakkında Yönetmelik yayımlamıştır.
Yönetmelikte dijital banka, bankacılık hizmetlerini fiziksel şubeler yerine elektronik bankacılık hizmetleri dağıtım kanalları aracılığıyla sunan kredi kuruluşu olarak tanımlanmıştır. Dijital bankalar mevduat ve katılım bankası olarak kurulabilecektir.
Dijital bankaların faaliyet izni alabilmesi için gerekli olan asgari ödenmiş sermaye tutarı, bir milyar Türk Lirası olarak belirlenmiştir.
Dijital bankalar, ilgili Yönetmelikte ya da ilgili alt düzenlemelerde aksi belirtilmediği sürece, mevduat ya da katılım bankası olmalarına göre, kredi kuruluşlarının gerçekleştirebileceği tüm faaliyetleri yerine getirebileceklerdir. Ancak yönetmelik dijital bankalar için çeşitli faaliyet kısıtlamaları da getirmiştir. Dijital bankaların kredi müşterileri, yalnızca finansal tüketicilerden ve KOBİ’lerden oluşabilecektir.
Dijital bankalar, KOBİ boyutunu aşmayan işletmelere hizmet sunmaya başladıktan sonra, söz konusu işletmelerin KOBİ boyutunu aşması durumunda, söz konusu işletmeler yeniden KOBİ boyutu sınırlarına dâhil oluncaya kadar yalnızca KOBİ boyutunu aşan müşterilere sunulabileceği belirtilen hizmetleri sunabilecektir. Dijital bankaların KOBİ boyutunu aşan işletmelere sunabileceği işlemler ise döviz kredisi kullandırımı ile sınırlıdır.
Yönetmelik dijital bankaların belli bir büyüklüğe ve yönetim kapasitesine ulaşmaları halinde söz konusu kısıtlamaların dışına çıkmasına da imkân tanımıştır. Dijital bankanın, faaliyet izni sürecinde ya da faaliyet izni aldıktan ödenmiş sermaye tutarını iki milyar beşyüz milyon Türk Lirasına çıkarması halinde, dijital bankanın yapacağı başvuru üzerine Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurulu, yeni durumda risklerini yönetebileceğine kanaat getirdiği dijital bankalar için öngörülen faaliyet kısıtlamalarının tamamen ya da uygun göreceği bir geçiş planı çerçevesinde kademeli olarak kaldırılmasına karar verebilecektir.
Dijital bankaların genel müdürlük ile genel müdürlüğe bağlı hizmet birimleri dışında muhabirlik, acentelik, temsilcilik gibi her ne ad altında olursa olsun teşkilatlanmaya gitmesine, fiziksel şube açasına izin verilmemektedir. Dijital bankaların, müşteri şikâyetlerini ele almak üzere en az bir fiziksel büro kurması ise zorunlu tutulmuştur.
Dijital bankalar kendi kuracakları ATM ağları ya da diğer ATM ağları üzerinden müşterilerine hizmet sunabilecek, diğer taraftan 23/2/2006 tarihli ve 5464 sayılı Banka Kartları ve Kredi Kartları Kanunu ile 6493 sayılı Kanun uyarınca ihraç edecekleri ödeme araçlarını kabul etmek üzere kendileriyle anlaşma yapan işyerleri vasıtasıyla, müşterilerine nakit çekim ya da ön ödemeli ödeme araçlarına bakiye yükleme hizmeti verebileceklerdir.
BDDK dijital bankacılık alanında müşteri mağduriyetinin önlenmesi için kurumlardan hizmet süreklilik taahhüdü de istemektedir. Buna göre dijital bankaların, sunmakta oldukları elektronik bankacılık hizmetleri için, her bir dağıtım kanalı bazında, taahhüt edilen süreklilik yüzdesi değerlerini internet sitelerinin ana sayfasında görünecek şekilde ilan etmeleri gerekmektedir. Dijital bankaların internet bankacılığı ve mobil bankacılık dağıtım kanalları için taahhüt edilen süreklilik yüzdesi de %99,8’den daha düşük bir değer olamayacaktır.
Türk bankacılık sektöründe yoğunlaşma düzeyi yüksektir. İlk on bankanın toplam aktif, mevduat ve kredilerden aldıkları pay %90’lara ulaşmaktadır. Ölçek ekonomisi büyük oyunculara önemli maliyet avantajları sağlamaktadır. Yüksek yoğunlaşmaya rağmen hem mevduat hem de kredi tarafında önemli bir rekabete de şahit olunabilmektedir. Sektörün etkili bankaları dijital kanallardaki yarışta hâkimiyetlerini sürdürebilmek için büyük yatırımlar yapmaktadır. Buna karşılık yeni oyuncuların dijital banka kurarak sektöre girdikleri, yeni girişlere yönelik başvuruların da değerlendirme aşamasında olduğu görülmektedir. Göreli olarak düşük ödenmiş sermaye şartı yeni dijital banka açılışlarına olan ilgiyi artırmaktadır. Yeni aktörlerin bu derece zorlu bir piyasada gösterecekleri performans da merakla beklenmektedir.