There are lies, damned lies, and statistics.
– Mark Twain
Bir olay
Egeli bir arkadaşımdan dinlemiştim bu yaşanmış olayı. Adam, küçük aşçı dükkânında yemeğini yemiş. Elini yıkayacak su arıyormuş. Dükkânın arkasında mutfağın önündeki büyük tencereleri görmüş. Herhalde su da bunların birindedir deyip en öndeki tencerenin kapağını açmış. O sırada aşçı da müşterinin arkasından nefes nefese geliyormuş. Müşteri, kapağın altından bakan eşek başını görmüş. Aynı anda da aşçı ile göz göze gelmiş. Aşçı müşterisine “Sen ödeme gari” demiş. Başka bir şey de dememiş.
Bir makale
Geçtiğimiz günlerde her köşe yazarına nasip olmayacak bir şey oldu. Bizim gazetenin yazarı Alaattin Aktaş’ın bir makalesi (https://www.ekonomim.com/kose-yazisi/iste-tuikin-devlet-sirri-gibi-sakladigi-madde-fiyatlari/753114) birçok televizyon kanalının haberlerine konu oldu.
Bildiğiniz gibi TÜİK, 2022 Nisan ayından sonra Tüketici Fiyat Endeksi’ne (TÜFE) giren maddelerin fiyatlarını yayınlamamaya başlamıştı. Aktaş da son yayımlanan madde fiyatlarını, yani TÜİK’in madde fiyatlarını ve TÜİK’in enflasyon rakamlarını kullanarak bu maddelerin bugünkü fiyatlarının ne olması gerektiğini hesaplamıştı. Hesaplanan bu rakamlarla gerçek değerler arasındaki farklar büyük olunca büyük ses getirdi. TÜİK Başkanı ertesi gün gazetelerin Ankara temsilcilerini çağırarak bir basın toplantısı yaptı, açıklamalarda bulundu.
Tüketici Fiyat Endeksi nedir?
Önce şunu belirtmek isterim ki, öğrenim hayatımda epey ekonomi dersi aldım. Ekonomi konularında hep okurum da. Ama “Ben ekonomistim” diyecek kadar cesur(!) değilim. Gerçekten, ben ekonomist değilim. Ama bu endeks olayına matematiksel modelleme açısından ve bir yurttaş gözüyle bakacağım.
Aslında endeks, basit bir matematiksel modeldir. Endeks modelini bir örnekle anlatalım. Gerçi şimdi da lüks oldu ama hani eski romanlardaki kahramanlar yoksulluğunu anlatmak için “Sadece peynir ekmek yiyerek günlerimi geçiyordum “ derdi ya. Şimdi öğündeki, ekonomistlerin deyimiyle sepetteki bu iki madde için bir fiyat endeksi oluşturalım. Ekmek ve peynirin birim fiyatlarına E ve P diyelim. Bu iki fiyatı kullanarak sepetin birim fiyatını bulacağız. Sepetin fiyatı, bu iki fiyatın ağırlıklı ortalamasıdır. Ağırlıklar, kişinin öğünündeki ekmek ve peynirin kullanım oranları olarak alınabilir; ağırlıklar e ve p olsun. Böylece endeksimizin alt yapısı şöyle olacaktır:
e x E + p x P
Daha anlaşılır olmak için somut bir örnek verelim. Ağırlık olarak da ekmek için 0,70 ve peynir için de 0,30 seçelim. Endeksin başlangıcında ekmek 10 TL (E1=10) ve peynir 200 TL (P1=200) olsun. Diyelim ki, bir yıl sonra rakamlar şöyle olmuş: E2=15 ve P2=340. Böylece endeksimizin alt-yapısı şöyle olacaktır:
e x E1+ p x P1 =0,70x10+0,30x200=67
e x E2+ p x P2 =0,70x15+0,30x340=112,5
Endeksin başlangıç noktasına 100 denir. Bunun sonucunda
TÜF1=100
TÜF2= (112,5 / 67) X 100=167,9
Böylece bu dönem sonunda bu sepet için enflasyon, 168/100=1,68, yani %68 olacaktır.
Endeks modelini kurarken yapacağınız seçimler vardır. Birincisi, sepete hangi ürünleri koyacaksınız meselesidir. Yukardaki örneğimizde sepette ekmek ve peynir olmak üzere iki ürün vardır. İkinci seçim meselesi ise, ağırlıklı ortalamada kullanılacak ağırlıklardır.
Peki, istatistik nerde devreye girmektedir? Modele koyduğumuz fiyatlarda. Unutmayın ekmek için de peynir için de ülkenin her yanında aynı olan fiyat yoktur. O zaman değişik yerlerinden gelen fiyatların ortalamasını koyacaksınız.
Aktaş ne yapmıştı?
Peki, Aktaş ne yapmıştı? Bizim örneğimizden gidersek, Aktaş’ın elinde maddelerin ilk fiyatları (Nisan 2022 tarihindeki) (E1=10 ve P1=200) ve enflasyon rakamı %68 vardı. Buradan yola çıkarak bu maddelerin bugünkü fiyatlarını bulmuştu.
E2*=10x1,68=16,8 TL
P2*=200x1,68=336 TL
Bu örnekte gördüğünüz gibi, bulunan rakamlar (16,8 ve 336) endeks hesabında kullanılmış rakamlarla (15 ve 340) yüzde yüz örtüşmüyor, ama birbirine yakın değerler.
TÜİK bazı endeksler için tek madde kullanmış; örneğin, uzman doktor muayenesi. O zaman hesaplanan rakam ile endeks hesabında kullanılmış rakam tam örtüşecek demektir. Aktaş’ın belirtiğine göre TÜİK Nisan 2022 tarihinde uzman doktor muayenesi fiyatı için 28 TL vermiş. Haziran 2024 tarihine kadar artış oranı için de yine TÜİK %19,37 demiş. O zaman Haziran 2024’te uzman doktor muayene ücreti 28 X 1.1937 = 34TL çıkmış. Bu, tabi ki çok anormal bir rakam. Ama bu rakam nasıl çıktı? İki rakamı çarparak çıktı; örneğin, a=b X c gibi. Eğer a çok anormalse, suç ya b’de, ya c’de ya da ikisindedir. Uzman doktor ücretinde de hem b hem de c TÜİK imalatıdır. Böylece Aktaş, TÜİK rakamlarındaki anormalliği çok çarpıcı biçimde ortaya koymuştur.
Endekslerin önemi
TÜİK, her konuda istatistikler yayınlıyor. Kimseden bir ses çıkmıyor. Ama neden tüketici fiyat endeksi her ay açıklandığında “Hadi canım sende” sesleri yükselir? Çünkü enflasyon denen şey halka yabancı değildir. Bu fiyatlarla her gün haşır neşirdir. TÜİK’in endekse giren madde fiyatlarını açıklandığı dönemlerde fiyatların düşüklüğüne hayret ederdik. “Herhalde yiyecek fiyatlarını Meclis lokantasının alışveriş ettiği marketten alıyorlar” derdik. Ya da “TÜİK bu fiyatları aldığı yerleri söylese de biz de oradan alsak” temennisinde bulunurduk. Ama TÜİK’in enflasyonla savaşa katkıları inkâr edilemez. Diğer taraftan, ekonomi literatürüne de katkısı büyük;“TÜİK enflasyonu” diye yeni bir enflasyon kavramı getirdi. Türkçeye yeni bir terim kazandırdı; “TÜİK bile” terimi ortaya çıktı,
Tüketici fiyat endeksi, sık ve yaygın kullanımı olan bir değerdir. Doğrudan halkın kesesine dokunur. Örneğin, bu rakamlar ücret artışlarında, kira artışlarında kullanılır. Diyelim ki, emeklisiniz ve maaşınız 10.000 TL. Ve de yıl sonunda maaşınıza enflasyon oranında zam yapılacak. Eğer TÜİK enflasyon rakamını %10 eksik gösterse, emeklinin eline geçecek para 1000 lira eksik olacaktır. Bunun bir yıl içinde toplamı 12.000 liradır. Başka bir deyişle TÜİK, bir yıl içinde kişi başına 12.000 TL’yi emeklinin cüzdanından almış demektir. Üstelik ikinci yıla girerken emeklinin maaşı olması gerekenden 1000 TL daha düşük olacaktır.
Bu endeks ülkemizde kira kontratlarında kullanılıyor. Diyelim ki, bir evin kirası 20.000 TL ve TÜiK, enflasyon rakamında %10’luk bir eksik bildirme yaptı. Ev sahibinin eline her ay 2000 lira eksik geçecek demektir. Başka bir deyişle TÜİK, o yıl ev sahibinin cebinden 24.000 lirayı almaktadır. Gelecek yıl da kira değeri olması gerekenin altında olacaktır.
Sonuç
Alaattin Aktaş, hayırlı bir iş yapmıştır. TÜİK’in “Tüketici fiyat endeksi”ndeki çarpıklığı ortaya koymuştur.
TÜİK’in endekse giren madde fiyatlarını açıklamamasını şimdi daha iyi anlıyorum. Endekste kullanılan fiyatlar, gerçek fiyatlardan bu kadar uzak ise TÜİK bu madde fiyatlarını açıklamamakta haklıdır. Gerçekten fiyatlar bu ise “anlatıcılığı olmaz”.
Her vatandaş, açıklanan verinin ortalama olduğunu anlamayabilir. Ama halk arasında matematik bilenler de olabilir. Onun için fazla konuşmaya gerek yoktur. “Enflasyon rakamının şu kadar olması uygun görülmüştür” deyip, yukardaki aşçı gibi TÜİK yetkilisinin de susması gerekir diye düşünüyorum.
Bir ülkenin itibarı, kurumlarının itibarı ile ölçülür, Bir istatistik kurumunun itibarı ise verdiği istatistiklerin güvenirliği ile doğru orantılıdır. Gördük ki, TÜİK’in Tüketici Fiyat Endeksi güven telkin etmiyor. O zaman diğer verilere de şüphe ile bakıyorsunuz. İşte bu nedenle, Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) güven tazelemek için şeffaf olmalı ve ölçümleri doğru yapmalıdır. Doğru ve düzgün olmayan ölçümler her yapıyı bozar.