Derinin ‘sanat’ hali

Gila BENMAYOR Nasıl Bir Sanat?

Heykeltraş Koray Ariş’in son sergisi Arter’de… Selen Ansen’in kürotörlüğünü üstlendiği sergi adını Pedro Almodovar’ın filminden alıyor: ‘İçinde Yaşadığımız Deri’… Malzemeleri okşayarak, eklemleyerek, nakşederek üreten heykeltraş, Türkiye’de geleneksel sanat alanında deriyi kullanan ilk sanatçı… 

Genç nesil galeri Öktem-Aykut’un kurucularından Tankut Aykut’a göre, yaşayan en önemli heykeltraşlardan biri olan 1944 doğumlu Koray Ariş’in son sergisi geçtiğimiz günlerde Arter’de açıldı.

Arter’de oldukça ses getiren, Ömer Koç’un koleksiyonundan ‘Farz Et Ki Yoksun’ sergisinin de küratörü olan Selen Ansen’ın küratörlüğündeki sergi, İspanyol yönetmen Pedro Almadovar’ın ‘İçinde Yaşadığım Deri’ filminden alıyor.

Serginin baş rolünde deriden üretilen ürünler ve üzerleri deriyle kaplı irili ufakla taşlar var çünkü.

Ansen’in açılış konuşması, Ariş Koray ile ilgili sözleri nasıl bir sanatçıyla karşı karşıya olduğumuzu ortaya koyuyor: “Malzemeleri okşayarak, eklemleyerek, nakşederek heykel yapan” Koray Ariş’i ilk kez Çatalça’daki atölyesinde ziyaret ettiğimde, ağaçlı bir patikadan geçtikten sonra, sanatçının gündelik yürüyüşlerinde civardan topladığı sayısız taşlar, kabuklar ve cam parçaları yere özenle dizilmiş halde çıktı karşıma çıktı”.

İşte o taşlar, kabuklar, Koray Ariş’in altmış yıldan beri büyük bir maharetle kimi zaman köseleyle, kimi zaman inceltilmiş ham deriyle ürettiği çeşitli formlarda heykelleriyle yan yana.

Selen Ansen, sergiyi kurgularken Ariş’in heykel pratiğine, figür, ten, tını, hareket ve denge gibi yapıtlarındaki merkezi temaların merceğinden bir bakış sunuyor.

Sergi alanına adımını attığınızda gözünüze ilk çarpan şey derinin aldığı formların çeşitliliği.

İrili, ufaklı maskeler, büstler, Afrika heykellerini andıran büyükçe heykeller, eski kağıt silecekleri gibi, dengelerini koruyarak iki tarafa hareket edebilen “hacı yatmaz” objeler.

Bu objelerin kimi ağacı andıran büyük kütleler, kimi üzerlerine deri geçirilmiş bronz heykelcikler.

İşiyle ilgili sürekli yeni arayışlar içerisinde olan Koray Ariş’in formlarıyla ilgili. galerisinde sanatçının üç sergisini düzenleyen Tankut Aykut “Konu aslında form. Deri formu muhafaza eden bir şey. Ariş işinin her aşamasında daha organik olanı, daha primitifi ortaya çıkartma çabasında. O yüzden biraz da benzersiz. Ortaya çıkarttığı formu da deriyle giydiriyor, bir kılıfa sokuyor” diyor.

OKAY TEMİZ İLE CAZ KONSERİ

Serginin temalarından tınıyı bizzat deneyimledim.

Sergiyi birlikte gezdiğimiz Arter’in kurucu direktörü Melih Fereli sayesinde.

Koray Ariş’in vurmalı çalgılar gibi kullanılabilen heykeller bölümünde zaten fonda öyle vurmalı çalgı melodisi var.

Bir sanat eseri nasıl vurmalı çalgı olabilir diye merak edeniniz varsa şöyle:

Heykeltraş bazı yuvarlak formlarının üzerine gererek koyduğu deri parmağınızla dokunduğunuz anda ses çıkartıyor.

Melih Fereli bunlardan birine yaklaşıp çalınca tahmin edebileceğiniz gibi kendimi tutamayıp elimi uzattım. Fereli’nin aktardığına göre, Koray Ariş yakın arkadaşı Okay Temiz ile konserini dinlemiş vaktinde…

Türk cazının yurt dışındaki ilk temsilcisi Okay Temiz ile Koray Ariş’in birlikte çaldıkları ilginç bir videoyu ise Tankut Aykut ulaştırdı. 2015 yılında Ariş’in ‘Vurmalı Heykeller’ sergisinin açılışında Okay Semiz ve Koray Ariş’in yanı sıra başka müzisyenler de var.

Hatta geçtiğimiz aylarda kaybettiğimiz ressam Mehmet Güleryüz de Ariş ile birlikte vurmalı heykeli çalıyor. Müthiş bir anı!

Galeri Nev’deki başka bir açılışta ise Koray Ariş, ünlü bateristler Ferit Odman ve Berke Özgümüş ile spontane bir konser veriyor. Kendi ürettiği eserlerin tınısı en iyi bilen Ariş’in bizzat kendisi.

 

ROMA’DA DERİNİN KEŞFİ

Heykelleri müzikal enstrüman olarak kullanan Ariş, İstanbul Devlet Güzel Sanatlar Akademisi heykel bölümünde Şadi Çalık’ın öğrencisi olarak okuyor.

1969 yılında mezun olduktan sonra burslu olarak gittiği Roma’da, Roma Güzel Sanatlar Akademisi’nde Prof. Dr. Emilio Greco ile çalışıyor.

Roma sokaklarında daha ucuz malzeme arayışında iken bir dükkanda kösele deriler görüyor ve öğrenci bursuyla kolay erişebileceği için bu malzemeyi kullanmaya karar veriyor.

Roma’da kendi atölyesini kuran sanatçı, aynı zamanda televizyon filmlerinin kostümlerini yapıyor. İtalya’nın çeşitli şehirlerinde sergiler açıyor.

1974 yılında Türkiye’ye döndükten sonra Güzel Sanatlar Akademisi’nde 1977 yılına kadar öğretim görevlisi olarak çalışıyor.

Derinin yanı sıra bronz, alçı, ahşap gibi malzemelerle de üreten Koray Ariş çeşitli nedenlerle akademiye küsüyor, ayrılıyor ve bağımsız olarak çalışmaya başlıyor.

Arter’deki sergisini gezerken ayaküstü sohbet ettiğimiz Koray Ariş her eserinin önünde durarak ayrıntılı bir şekilde anlatıyor.

Her ikisi de Güzel Sanatlar Akademisi olan anne ve babasının da bazı eserlerini sergiye eklediğini söylüyor. Grafik mezunu babasının posterleri, annesinin çini işlemeleriyle duvarda. Son derece mütevazi, işini tutkuyla yapan ve dediği gibi işini yaparken mutlu olan biri: “Bakın bu deri çerçeveyi Roma’da yapmıştım. Zanaatkarlık var da var işin içinde. Deri kolay bir malzeme değil. Şurada gördüğünüz işlerin yüzde 90 benim elimden çıkmıştır. Çizersiniz bir demirciye yaptırırsınız, boyacıya yaptırırsınız. Ama çocukluğumdan beri her şeyi A’dan Z’ye kendim

yapmayı seviyorum. Böyle mutlu oluyorum”.

Arter’deki ‘İçinde Yaşadığımız Deri’ Sergisini ziyaret edin, sergide yaşayacağınız deneyim gerçekten benzersiz.

 

Yeniyi arayanlara ödül…

Baksı Sanat Kültür Vakfı’nın Doğan Holding’in desteğiyle ilk olarak 2019 yılında hayata geçirdiği Anadolu Ödülleri bu yıl 'Yeniyi Aramak' alt başlığıyla, beş dalda sahiplerini buldu.

Anadolu’nun kültürel çeşitliliğini desteklemek amacıyla 2019 yılında hayata geçirilen Anadolu Ödülleri, bu yıl beşinci kez sahiplerini buldu. Baksı Kültür Sanat Vakfı tarafından Doğan Holding’in destekleriyle hayata geçen bu çalışma ile, “Anadolu’nun zengin tarihi, kültürü ve insani değerlerini görünür kılmak”  hedefleniyor.

2024 yılında “Yeniyi Aramak” alt başlığıyla gerçekleştirilen ödül süreci, moderniteyle şekillenen toplumsal, bireysel ve politik dönüşümlerin düşünüldüğü bir çerçevede ele alındı. Ödüller, son yüzyılın üretimlerini beş farklı disiplin altında değerlendirdi. Ayrıca, “ahde vefa” niteliğinde verilen “Doğan Değer Ödülü” ve sanat dünyasının önde gelen isimlerine verilen “Onur Ödülü” de sahiplerini buldu. Kazananları listesi şöyle:

Mimarlık : Mimarlar Derneği 1927

Görsel Sanatlar: Mardin Bienali ve Mardin Sinema Derneği

Sinema: Film Yönetmenleri Derneği

Müzik: Erdal Erzincan Gezici Bağlama Atölyesi

Edebiyat: Orhan Kemal Roman Armağanı

 ‘Doğan Değerler Ödülü’ Atatürk Kitaplığı’na, Onur Ödülü ise kültür-sanat hayatımıza  70 yıllık katkısı nedeniyle Doğan Hızlan’a verildi.

Tüm yazılarını göster