Depremden kime ne, tüketicinin güveni zirvede!

Alaattin AKTAŞ EKO ANALİZ

✔ Ayın ilk yarısındaki alan çalışmasıyla oluşturulan tüketici güven endeksinde şubatta ocak ayına göre yüzde 4.3 artış var. 

✔ Hani depremin etkisi? Verilerin çoğu 6 Şubat'tan önce derlenmiş de, bu artış o yüzdenmiş! 

✔ İki haftaya yüzde 4.3 artış yansıması için ya ilk beş günde tüketici güveni yüzde 15 kadar iyileşti ya da depremin pek etkisi olmadı.

TÜİK ile Merkez Bankası’nın ortaklaşa gerçekleştirdiği aylık tüketici eğilim anketinin sonuçlarından elde edilen veriler gösteriyor ki şubat ayında tüketicinin ekonomiye duyduğu güven yüzde 4.3 oranında artmış. Ocak ayında da yüzde 4.6’lık bir artış kaydedilmişti. 

Ocak ayında böyle bir artış normaldi. Olumsuz bir algı yaratacak herhangi bir durum yoktu. Maaşlar artırılmıştı, ekonomik gidişatın iyi mi, yoksa kötü mü olduğuna ilişkin en temel gösterge sayılan döviz yatay seyrediyordu ve tüm bunlar tüketicinin moralini yükseltmiş olabilirdi.

Peki ya şubat için, şubattaki yüzde 4.3’lük artış için ne diyeceğiz?

İki olasılık var:

Ya bu deprem felaketi vatandaşı gerçekte hiç mi hiç etkilemedi ve dökülenler timsah gözyaşı...

Ya da TÜİK ve Merkez Bankası’nın bu ölçümünün ciddiye alınır tarafı yok...

İlk olasılık gerçek olabilir mi, bu felaket karşısında üzülmeyen, duygulanmayan, morali bozulmayan kimse var mı? 

Geriye kalıyor ikinci olasılık. 

Ben bu duruma başka türlü bir açıklama getiremiyorum.

Gerçi deprem felaketi ve tüketici güvenindeki bu artışın nasıl bir çelişki olduğu görülmüş TÜİK’in yaptığı açıklamaya şöyle bir not eklenmiş:

“Tüketici eğilim anketi verilerinin önemli bir kısmı 6 Şubat 2023’ten önce derlendiği için sonuçlar büyük ölçüde deprem öncesi durumu yansıtmaktadır.”

Tüketici güven endeksi, ilgili ayın ilk iki haftasındaki verilerle oluşturuluyor. TÜİK’in bu endeksle ilgili metaverisinde aynen şu ifade var:

“Anketin alan uygulama dönemi her ayın ilk iki haftasıdır.”

Deprem 6 Şubat’ın ilk saatlerinde meydana geldi. Yani 6 Şubat’tan önceki gün sayısı yalnızca 5. 

Şubatın 28 çektiğini dikkate alarak ilk iki haftayı 14 gün kabul edersek, 6 Şubat'tan itibaren olan gün sayısı 9. 

Yok eğer anketle ilgili alan uygulamasını işgünü bazında değerlendirirsek, deprem öncesinde yalnızca 3 gün, deprem ve sonrasında ise 7 gün var. 

Nasıl oluyor da işgünü bazlı hesaplamada 3 günün verileri, 10 günün ortalamasını yüzde 4.3’lük bir artışa getiriyor?

Toplam gün sayısı üstünden de bir hesap yapalım:

Anlaşılan ilk 5 günde ekonomiye güvenle ilgili veriler yüzde 15 civarında bir artışa işaret ediyordu. Sonraki 9 günde yüzde 5 kadar bir gerileme oldu ve bu da ortalamayı yüzde 4.3’e ancak çekebildi!  

Tüketici güveni belli ki uçuşa geçmiş ama deprem bunu frenlemiş!

Sahi deprem olmasa tüketici güven endeksi şubatta yüzde 15 dolayında mı artacaktı?

Bile bile lades!

TÜİK ile Merkez Bankası’nın birlikte gerçekleştirdikleri tüketici eğilim anketinin deprem dolayısıyla mevcut hesaplama takvimine göre sağlıklı sonuç vermeyeceği gün gibi ortadayken bu aya özgü olarak farklı bir hesaplama yapılamaz mıydı?

Bu endeks hesaplamasında her ayın ikinci yarısında olanlar zaten dikkate alınmıyor ve o dönemin etkileri bir sonraki ayın endeksine yansıyacak diye varsayılıyor.

Dolayısıyla bu kez de deprem öncesindeki veriler göz ardı edilemez miydi?

Çünkü 6 Şubat'tan önceki birkaç günün artık hiçbir önemi yok. Bu dikkate alınarak şubat ayına özgü farklı bir hesaplama çok daha doğru bir yaklaşım olurdu.

Ama rutin açıklamaya küçük bir cümle eklenmekle yetinildi.

YURT DIŞI ÜRETİCİ FİYATLARI YÖNÜNÜ YİNE YUKARI MI ÇEVİRİYOR?

Yurt dışı üretici fiyatlarındaki yıllık artış geçen yılın ağustos ayında yüzde 119 ile zirveye çıkmış ve daha sonra gerilemeye başlamıştı. Aylık artışlar, bir önceki yılın aylık oranlarının altında kalıyor ve bu da gerileme yaşanmasını sağlıyordu.  

İşte yıllık orandaki bu gerileme eğilimi bu yılın ocak ayında sekteye uğradı. Geçen yıl ocakta yüzde 3.25 olan yurt dışı üretici fiyatları artışı, bu yıl yüzde 4 düzeyinde oluştu. Bunun sonucunda da aralıkta yüzde 50'ye kadar inmiş olan yıllık artış oranı, ocak sonunda yüzde 51'e yükseldi.

Yıllık oranda çok ciddi bir fark, çok ciddi bir artış söz konusu değil. Ama bu bir eğilim değişikliğine işaret ederse işte o zaman kötü.

Kaldı ki ocak ayındaki artışın geçen yılın üstüne çıkmasında en büyük etkiyi enerji kaleminin yapmış olması da sevimsiz bir gelişme. Enerji grubundaki ocak ayı artışı yüzde 10 oldu. Bu grubun yıllık artış oranı da yüzde 51’lik genel artışın çok üstünde ve yüzde 80 düzeyinde. 

 Yurt içi fiyatları etkiler

Yurt dışı üretici fiyatlarında yaşanacak artış, tabii ki ağırlıkla hangi kalemlerden kaynaklandığına bağlı olarak yurt içi fiyatları da etkileyecektir.

Bu artışın ocak ayında olduğu gibi enerji grubundan kaynaklanması, bizim için hiç de hayra alamet bir gelişme değil. 

Deprem dolayısıyla zaten bozulmuş olan tüm dengelere bir de yurt dışı etkisi binerse enflasyonla ilgili bütün hesapları bir kez daha gözden geçirmek gerekecek.

Tüm yazılarını göster