Bugün Kahramanmaraş merkezli deprem felaketinin birinci yıldönümü. Bir yıl sonra deprem yaralarının ne ölçüde sarıldığını değerlendiren tartışmalar esas olarak imar-inşaat faaliyetleriyle sınırlı yürüyor. Bu bir yönüyle doğal bir durum. Ancak deprem yaralarını sarmayı sadece konut ve altyapı inşaatıyla sınırlı görmek büyük yanılgı olur. Çünkü sorunun sosyal boyutu da en az konut ve altyapı sorunu kadar yakıcı bir sorun. Depremzede illerin sosyal kırılganlık açısından en hassas ve en zor durumdaki iller arasında yer alması, konunun önemini daha da artırıyor.
2022 yılı göstergeleri depremzede illerin deprem öncesinde bile ne kadar kırılgan durumda olduğunu gösteriyor. 2023 yılına ilişkin sosyal göstergelere henüz açıklanmadığı için karşılaştırmalı bir resim ortaya koyma şansımız şu an için yok. 2022 yılı verilerinin ortaya koyduğu manzara ana hatlarıyla şöyle:
* 2022 itibarıyla deprem bölgesindeki 11 ilin toplam nüfusu 14 milyonu aşıyor. Deprem toplam nüfusun yüzde 16.4’ünü yani 6’da 1’ini doğrudan etkiledi. Bu sosyal sarsıntının boyutunun da büyük olduğunu gösteriyor.
* Deprem illerinde daha genç bir nüfus var. Elazığ dışındaki 10 ilde ortanca yaş Türkiye’nin altında. Örneğin Türkiye için ortanca yaş 33.49 iken Şanlıurfa’da 20.84.
* Deprem bölgesinde nüfusun yüzde 28.71’i 14 yaş ve altındaki çocuklardan oluşuyor. Bu oran diğer 70 il için yüzde 20.64. Bu oran Şanlıurfa’da yüzde 38.43’e kadar çıkıyor. 0-14 yaş grubunun nüfustaki payı Diyarbakır’da yüzde 31.67, Gaziantep’te yüzde 30.80.
* Bu durum deprem bölgesindeki yaş bağımlılık oranını Türkiye ortalamasının çok üstüne taşıyor. Çalışma çağı dışında sayılan 0-14 yaş grubu ile 65 ve üstü yaştaki nüfusun, çalışma çağındaki 15-64 yaş grubuna oranı olan toplam yaş bağımlılık oranı depremzede illerde yüzde 56.45’i buluyor. Bu oran Türkiye ortalaması için yüzde 46.80, depremzede iller dışındaki 70 il için ise yüzde 46.80.
* Toplam yaş bağımlılık oranı Şanlıurfa’da yüzde 74.09’a ulaşıyor. Şanlıurfa Türkiye’de toplam yaş bağımlılık oranı en yüksek il konumunda. Toplam yaş bağımlılık oranı Diyarbakır’da yüzde 58.29, Gaziantep’te yüzde 57.67 ve Adıyaman’da yüzde 57.11. Bu iller de 81 il içinde üst sıralarda yer alıyor.
* 12 yıllık zorunlu eğitim uygulamasına bağlı olarak 17 yaşa kadar olan nüfus fiilen çalışma çağının dışında kalıyor. 0-17 yaş grubunu çalışma çağı dışında kabul edersek Şanlıurfa’da toplam yaş bağımlılık oranı yüzde 96.23’e çıkıyor. Diyarbakır’ın oranı ise yüzde74.56 oluyor. Kadın istihdam oranının düşük olması, yani 15-64 yaş grubunun yarısını oluşturan kadınların çok azının çalışıyor olması yüksek yaş bağımlılık oranının yarattığı sorunları iyice artırıyor. Sorunun bir diğer boyutu da bu durumun çocuk işçiliğini artırıyor olması.
* Deprem bölgesinde ortalama hanehalkı sayısının daha büyük olması da istihdam kaybı ve düşük istihdam oranı sorununun olumsuz etkisini büyütüyor. Diğer 70 ilde 3.07 olan hanehalkı büyüklüğü depremzede illerde 3.77. Hanehalkı büyüklüğü Şanlıurfa’da 4.81, Diyarbakır’da 4.24 ile Türkiye ortalamasının çok üstünde.
* Deprem bölgesinde sosyal güvenlik şemsiyesi altındaki nüfusun oranı da daha düşük. 70 ilde nüfusun yarısının aktif çalıştığı kayıtlı bir işi veya SGK’dan aldığı bir aylığı var. Depremzede 11 ilde bu oran üçte bire düşüyor. Depremzede illerde nüfusun 5’te biri Genel Sağlık Sigortası primini ödeyemeyecek kadar yoksul.
Bu veriler, deprem yaralarının sağlıklı ve tatmin edici düzeyde sarılabilmesi için deprem bölgesinde çok kapsamlı sosyal politikalara da ihtiyaç olduğunu ortaya koyuyor.