Deprem bir doğal afettir. İnsanoğlu doğa karşısında acizdir. Doğa hükmünü icra ediyor. Doğa olaylarını önleyebilecek bir güç yok. En gelişmiş teknolojilerin bile doğa karşısında çaresiz kaldığı bir gerçektir.
Ama afetten korunmak ve afet zararını en aza indirmek, elde olan bir şeydir ve bu, sorumluluk makamında oturanların görevidir. Bunun örnekleri de var. Türkiye bu açıdan ne yazık ki iyi durumda değil.
5 Şubat’ı 6 Şubat’a bağlayan gece sabaha karşı saat 04.17’de Kahramanmaraş Pazarcık merkezli olarak meydana gelen ve 10 ili kapsayan ilki 7.7 arkasından 7.5’lik deprem, Türkiye, hatta bölge açısından yüzyılın felaketi olarak tarihe geçti.
Can kaybı sayısı henüz bilinmiyor. Ama olayın büyüklüğü dikkate alınıp benzerleri ile karşılaştırıldığında can kaybının ne yazık ki on binlerle ifade edileceği tahmin ediliyor. Can kayıpları ve enkaz altında kalanlardan kurtarılmayı bekleyenler sorunu yanında, kış ortasında sokakta kalan on binlerce insan var.
Kar altında, ayazda, soğukta sokakta kalanların karınlarını doyurmaktan önce başlarını sokabilecekleri, barınabilecekleri ortam yaratılması bu insanların bir yerlere yerleştirilmesi konusunda başta kamu yönetimi olmak üzere herkese görev düşüyor.
Cumhurbaşkanı Yardımcısı Fuat Oktay, depremzedelerin oldukları yerden başka bir yere gitmek istemeleri halinde ulaşımlarının sağlanacağını, gittikleri yerlerde kalabilecekleri otellerde konaklama ve iaşelerinin karşılanması konusunda otelci dernekleri ile işbirliği halinde çalıştıklarını söyledi.
Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu da depremzedelerin gelip kalabilmeleri için AKTOB, ALTİD, BETÜYAB ve ilgili kuruluşların yoğun çaba harcadıklarını belirterek “Kemer, Manavgat ve Alanya’da kış sezonu sebebiyle kapalı olan birçok işletme sahibi otellerini açacaklar. 50 bin yatak temin ederek acil olan barınma ihtiyacına bu olanağı sağladıkları için otelcilerimize canı gönülden teşekkür ediyorum” dedi.
Bu noktada sektör kurumları ve meslek örgütleri üyelerini harekete geçirip yerel ve mülki yönetimlerle işbirliği yaparak kimi tesisin tümünü kimi otelinin birkaç odasını depremzedelere tahsis etti.
Bu arada oluşturulan sistem ile yurdun her yanından tek tek otellerinde konaklayabilecek kişilere oda açtı.
Oteller gösterdiği duyarlılık takdire değerdir.
Öte yandan bulunduğu yeri terk etmek istemeyen depremzedeler için bir de oldukları yerde kalabilmelerine olanak sağlamak amacıyla açılan karavan gönderme kampanyasına da hem şirket hem de kişiler bazında epey katılım oldu. Kimi karavanını verdi, kimi karavanın yakıtını karşıladı kimi karavanı TIR aracıyla bölgeye ulaştırdı.
Toplum bu duyarlılığı gösterirken sorumluluk mevkiinden bulunan siyasilerin orası şu parti, burası bu partinin deyip yardım çalışmalarını engelleyecek düzeyde uygulamalar yapmasını kim nasıl açıklayabilir? Bunun bir açıklaması yok. İnsanlık dışı bu anlayıştan size oy da gelmez.