Deprem sonrası yaralarımızı sarıyoruz

Serhat GÜRLEYEN GENİŞ AÇI

ABD ve Avrupa banka şoklarının kontrol altına alınmasıyla birlikte piyasalar Fed ve ECB’nin mayıs başında vereceği para politikası kararlarına odaklanıyor. 

Geçtiğimiz hafta yayınlanan öncü PMI verileri bu konuda üç önemli ipucu veriyor. (i) Banka şoklarına rağmen ABD ve Avrupa ekonomileri hizmet sektöründeki canlanma sayesinde toparlanıyor. (ii) ABD ekonomisinde imalat sanayi toparlanıyor ve enflasyon baskısı artıyor. (iii) Avrupa ekonomisinde imalat sanayi zayıflamaya devam ediyor, enflasyon baskısı azalıyor. 

Piyasalar Fed’in mayıs ayında son bir faiz artışı sonrasında kısa bir süre bekleyip, sonbahar aylarından itibaren faiz indirmeye başlayacağını fiyatlıyor. Açıklanan veriler henüz bu görüşü desteklemiyor. Biz en azından bu sene sonuna, muhtemelen seneye ilkbahara kadar faiz indirimi beklemiyoruz. 

Piyasalar ECB’nin önümüzdeki 2-3 toplantıda toplam 75 baz faiz artırıp, durmasını bekliyor. Fed örneğinin tersine ECB’nin hızlı faiz indirmesi beklenmiyor. Bizim görüşümüzle büyük ölçüde tutarlı. 

Merkez bankalarının faiz döngüsünün sonuna yaklaşması Türkiye ekonomisini destekleyen bir gelişme mi? Maalesef hayır. Küresel faiz oranları ve Türkiye’nin risk primi çok yükseldi. 

Buna karşın Türkiye şirketlerinin rekabet gücünü küçümsememek gerekiyor. Mart ayı PMI ve SAMEKS verileri Türkiye sanayinin depremin yaralarını sarmaya başladığını gösteriyor. 

Mart ayında 50.9’a yükselen manşet PMI endeksi ve üretim alt endeksi net genişleme sinyali veriyor. Küçük ölçekli Anadolu şirketlerinin yoğun temsil edildiği MÜSİAD SAMEKS endeksi depremin yaşandığı şubat ayında sert daraldıktan sonra mart ayında güçlü toparlanıyor. 

Mart ayı TİM verileri ihracatta yılın ilk üç ayında yeni bir rekor kırıldığını gösteriyor. En çok ihracat yaptığımız on ilin altısına ihracatımızın azalmasına rağmen yeni pazarlara ulaşarak rekor kırmışız. 

Deprem bölgesindeki illerin ihracatı şubat ayındaki sert gerileme sonrasında mart ayında 2022 yılının yüzde 80’ine ulaştı. Hatay, Kahramanmaraş, Elazığ negatif ayrışıyor, ama toparlanmaya katılıyor. 

İhracattaki toparlanmaya rağmen Türkiye tarihi olarak çok yüksek cari açığını veriyor. Uygulanan finansal baskılama ve şirketlerin dövize erişiminin zorlaştırılması ithalatı patlatıp, rezervleri azaltarak dış dengemizi kırılgan hale getiriyor. Deprem sonrası bölge ekonomisinin yeniden inşa edilme süreci cari açığı artıran diğer bir gelişme. 

Seçimden sonra Türkiye’yi zorlu bir süreç bekliyor. Faiz oranlarının küresel olarak arttığı, uluslararası borçlanmaya erişimin zorlaştığı bir ortama yüksek cari açık ile giriyoruz. 

Mevcut ekonomi politikaları ile Türkiye’nin dünya piyasalarından borçlanıp, sermaye yoğun sektörlerde rekabet etmesi çok zor. Seçim sonrası ekonomi politikaların normale döndürülmesi ve küresel yatırımcının ikna edilerek risk primimizin azaltılması gerekiyor.

Tüm yazılarını göster