Depremin 22’nci gününde bu defa Malatya’da 5,5 büyüklüğünde deprem. Ölüm var yaralı var, yıkılan binalar var. Bir kez daha doğa, hata ve noksanlarımızı yüzümüze vurdu ve görünen o ki biz öğrenene dek deprem kendini hatırlatacak. Burada sorun; bizlerin bu uyarıları fazla ciddiye almayışımızdır.
En temel hatalarımızın böylesine yüzümüze vurulduğu süreçte bizler hala birbirimizi suçluyor, kabahati kendi dışımızda arıyoruz. On binlerin öldüğü, yüzbinlerin yaralandığı ortamda dahi birleşemiyoruz. Oysa deprem var gücüyle haykırıyor; “sen öğrenene kadar ders devam edecektir.”
DAHA İYİ PLANLA, GÜVENLİ BİNA KUR
İnşaat sektöründeki yolsuzluklar, konut peşinde koşanların metrekareyle, fiyatla, krediyle uğraşırken, aldığı binanın niteliğine aldırmaması… Araba alırken para verip kontrol ettiriyoruz ama canımızı emanet ettiğimiz binanın sağlamlığıyla ilgili değiliz. Kaporta çiziğine tahammülümüz yok ama kesilen kolon umurumuzda değil.
Deprem değil bina öldürür. Aslında cehalet öldürür, tamah öldürür, mal hırsı öldürür, rant iştahı öldürür. Kötü beton öldürür, denetimsiz inşaat öldürür. Bu kadara mı? Ne gezer; saymakla bitmez. Oy almak için imarı affetmek öldürür, coğrafyayı bilmemek öldürür. Ahlaki çürümüşlük öldürür.
YAP
- Deprem otoritesi oluştur ve tüm bakanlıkların üzerinde konuşlandır.
- Enkazın yerine imar iznini bu otorite versin.
- Belediyeler uygun zeminli arsa üretsin.
- Yaralı fabrikalarını iyileştir, bir an önce üretime başlamasını sağla.
- Dünyaya yardım eden Kızılay, eski kabiliyetine kavuşturulsun.
YAPMA
- Deprem bahanesiyle yeni vergi çıkarma.
- İmar affını anayasal düzeyde yasakla.
- İmar izni sürecindekileri depremden birinci derecede sorumlu tut.
- Yardımları tekelinde toplama, bireysel destekleri engelleme.
- Koltuğunu koruma adına başkalarını suçlama.
NOT
KÖPEK HAVLAMASI İLE DEPREM OLMAZ
Ne zaman bir afet olsa, hep yarım kalıyoruz. Yine kaybediyoruz. Temennide bulunuyor ama tedbir almıyoruz. Köpek havlaması ile deprem olmaz. Deprem, doğal bir afettir ve biz engelleyemeyiz. Ancak tedbir geliştirebiliriz. Tedbir ile temenniyi karıştırdığımızda ise çuvallarız.
Açgözlülük ve kısa vadeli kazanç hırsı; doğanın ve çevrenin yok edilişi; şehirleri beton mezarlar haline çevirdi. İnsanların kendi elleriyle yarattığı kâbusların içinde oturmaya başladı. Deprem, bu kâbusların ne kadar acımasız olduğunu bir kez daha hatırlattı.
Ucuza getirilmiş ve kontrol edilmemiş yapılar… Yolsuzluklar, usulsüzlükler ve plansız yapı; mücadele etmemiz gereken hatalarımız… Yoksa doğaya yalvarsak; “ey doğa, biz insanlar senin güçlü yıkımından korkuyoruz. Lütfen bize acı verme, yıkma, öldürme. Sana sesleniyoruz, bizi duy!” desek, acaba duyar mı?
Belki de bize şu cevabı verir; “her bela, öğreticidir. Ders alırsan fırsatın olur, almazsan cezan.”