Mart ayında gerçekleştirilen FOMC toplantısından bu yana küresel piyasalarda ciddi bir volatilite destekli geri çekilme süreci içerisinden geçiyoruz. Geçtiğimiz hafta da tartıştığımız üzere, tek kabahatli Fed olmamakla birlikte, hikayenin bir kısmında payı olmadığını söylemek de güç.
Varlık gruplarının genelinde yeniden fiyatlama süreci söz konusu. Tahvil piyasasının küresel sıkılaşma eğilimine gösterdiği geç tepkinin boyutu her zamanki gibi yüksek oldu ve korkarız henüz Fed’in bilanço cephesinde atmayı planladığı adımların tam anlamıyla beklentiler içerisinde yer aldığını söylemek güç. ABD’nin önderlik ettiği getiri eğrilerindeki yukarı yönlü eğilim şimdilerde kısa-uzun ayrışmasını biraz daha belirginleştirmiş durumda. Kısa vadeliler (2y tahvil örneklenebilir) federal fonlama oranının oluşacağı düşünülen seviyeler etrafında dalgalanırken, orta-uzun vadelilerin şekillendiği 5-10-30y vadeli kıymetlerde faizlerin yükseliş eğimleri ve hızlarında kısmen değişiklik söz konusu. Gerekçe ise çok zor değil: Resesyon kaygıları.
Karşımıza çıkan tabloda en ciddi hasarı hisse senetlerinin aldığı görülüyor. Tam da bu noktada ciddi hataya düşmemek için önemli bir ayrım yapmak gerekiyor: ABD ve diğerleri arasındaki ince çizgi oldukça kritik. Ne gibi? Mesela geride kalan hafta işlemleri baz alınabilir. ABD endekslerindeki değer kayıpları yedinci haftaya taşındı. Dotcom balonundan bu yana en uzun soluklu düşüş sürecini konuşuyoruz. Belli ki bir şeyler yolunda gitmiyor. Ya beklentiler ya da bugüne ait gelişmelerde sorunlar var. Öyle olmasa fiyatlamalar daha sağlıklı bir patikada ilerlerdi. S&P 500 endeksi teknik olarak ‘ayı piyasası’ olarak ifade edilen bölgenin etrafında girip girmemek arasında salınım gösteriyor. Teknoloji cephesindeki gelişmeler ise çok daha can yakıcı durumda. ABD’de listeli teknoloji şirketlerinin piyasa değerleri son satış dalgasında yaklaşık 5.5 trilyon dolar civarında erime gösterdi. Şaka yapılacak rakamlardan söz etmiyoruz. Basit matematik ile 7x Türkiye ekonomisi.
Yine 20 Mayıs ile biten haftaya dönmekte fayda var. MSCI dünya endeksi %-1.16 ile trade ederken, ABD varlıkları hariç (arındırılmış) endeks ise %1.86 yükseliş gösteriyor. Nedir? Hisse senetlerindeki problem biraz daha ABD özelinde şekillenmektedir. İyi midir? Nereden baktığınıza göre değişmekle birlikte şimdilik genele yayılır çıkışın hız kesmek istemesini olumlu okumak mümkündür. Aynı dönem içerisinde S&P 500 endeksi ise %-3 düzeyinde performans sergiliyor. 25-30x aralığına yakınsayan mevcut f/k oranlarından bugün
Peki, neredeyiz? Bizim hesaplamalarımız, dünya hisse senetlerindeki piyasa değeri kaybının
8 Nisan-20 Mayıs arası dönemde 13 trilyon dolar seviyesini aştığını gösteriyor. Yine aynı rakamın yaklaşık 8 trilyon dolarlık kısmı –yarısından fazlası- ABD cephesinden geliyor. Bu esnada dolar endeksinin 105.00’li seviyelere ulaştığını, Amerikan 10y tahvilinde faizin %3’ün üzerine sert şekilde yükseldiğini ve panik satışlarının farklı varlık grupları nezdinde birbirini tetiklediğini unutmamak gerek. Bu nedenle bir noktanın ardından denge arayışının gelmesi gayet doğal bir tepki olacak.
Bu esnada yerel varlıklar… İlk çeyrek finansallarının tamamlanması kısa vadeli işlemlerde haber akışının zayıflamasını ve yön arayışı isteğini destekliyor. Bu nedenle BIST cephesinde yataylaşma-bant aralıklarının ön plana çıktığı fiyatlama eğilimleri görüyoruz. Söz konusu yaklaşım sanayi cephesinde daha belirgin. Bankacılık hisselerinde ise GARAN çağrı etkisini filtrelemek gerekiyor. Liradaki baskılanma ve CDS’in 700bp düzeylerindeki seyri yüksek enflasyonist baskı ortamının mecbur kıldığı getiri arayışı düşüncesini kısmen törpülese de henüz başarılı olmuş değil. Son 1 ayın en merak edilen konusu olan enflasyona endeksli tahvilde ise henüz net bir açıklama ve detay gelmediğinden varlıklar üzerindeki olası etkisini konuşmak kolay ve sağlıklı değil.