AK Parti hükümetinin Ortadoğu’da izlediği dış politika Rusya ile ABD arasında denge kurmaya çalışmak olarak özetlenebilir.
Bu denge-ABD’de bir önceki Trump yönetiminin de yardımıyla- Suriye’de, Libya’da, Azerbaycan’da Türkiye’nin kendisine alan açmasına fayda da sağladı.
Ancak 2021’le birlikte artık yeni aktörler devreye giriyor; bölgede -deyim yerindeyse- kartlar yeniden dağıtılıyor.
Geçen hafta yaşanan birbirinden çok farklı gibi görünen birkaç gelişme Türkiye’yi çok zorlamaya aday.
Blinken'ın mesajları alarm veriyor
ABD Dışişleri Bakanı Anthony Blinken geçen hafta aynı gün içinde Türkiye ve Yunanistan Dışişleri Bakanları’yla telefon görüşmesi yaptı. Görüşmelerden sonra da Washington’dan görüşmelere ilişkin birer yazılı açıklama yapıldı.
Yazılı açıklamalar ABD’nin Ege ve Akdeniz’de bugüne kadar tutturduğu Türk-Yunan dengesinin artık Atina lehine kaydığını gösteriyor.
Amerikan Dışişleri’nin Türkiye açıklamasında insan hakları ve demokratikleşme vurgusu öne çıktı; Blinken’ın mevkidaşı Çavuşoğlu’na “demokratik kurumların, kapsayıcı yönetim ve insan haklarına saygının” önemini vurguladığı yer aldı açıklamada. Yunanistan açıklamasında ise bu konular hiç yer almadı.
Blinken’ın Yunan mevkidaşıyla görüşmesine ilişkin açıklamada ise Türkiye’ye karşı giderek güçlenen Rum-Yunan-İsrail yakınlaşmasına çok güçlü bir destek mesajı yer aldı. Blinken, Ege ve Akdeniz’deki dengede, Atina tarafında durduğunu ortaya koydu.
Gara sonrası ne olacak? Türkiye operasyonu Sincar'a genişletebilir mi?
Geçen hafta Gara operasyonu ve şehitlerimiz siyasetin ana gündem maddesiydi.
Mehmetçik, Kuzey Irak’ta yürüttüğü Pençe Kartal operasyonunda bugüne kadar “bölgeyi temizle ve kontrol altında tut” stratejisini yürüttü. Yani Kuzey Irak’ta Gara öncesi yapılan operasyonlarda PKK teröristlerinden temizlenen bölgelere kurulan geçici TSK üsleri ile teröristlerin yeniden mevzilenmesinin önüne geçmesi amaçlandı. Ancak Gara’da bu olmadı. Bölgeden gelen haberler, bölge temizlendikten sonra Mehmetçiğin de Gara’dan çekildiğini gösteriyor.
Gara sonrasında gözler Suriye-Irak sınırında yer alan, PKK teröristlerinin Suriye’deki uzantısı PYD-YPG kontrolündeki bölgeye geçiş için kullandıkları Sincar’a çevrildi. Mehmetçiğin geçişleri engellemek için Sincar’a da operasyon yapma, bölgeyi temizleyip kontrol altında tutma yolunu seçebileceği, uzmanlar tarafından konuşulmaya başlandı. Ancak bu konudaki tartışmalar sürerken, Joe Biden’ın Başkanlığı’nın Suriye’deki ilk adımının, Sincar’ın hemen karşısında Suriye tarafında kalan Haseke’de bir “Amerikan üssü kurulması” olduğu ortaya çıktı. Belli ki ABD, Irak-Suriye-Türkiye üçgeninin Suriye tarafında bu üssü kurarak, Türkiye’ye oldukça bir sert mesaj verme yolunu seçti.
AK Parti hükümeti Gara sonrası ABD'ye kızdı ama ya Rusya?
Kuzey Irak’ın Gara bölgesinde TSK operasyonu sonrasında ABD ile yaşanan gerilim malum; Washington’un Gara’da PKK terör örgütü tarafından rehin tutulan Türk vatandaşlarının öldürülmesi konusunda Türk yetkililerin açıklamalarına “eğer doğrulanırsa” kaygıyla yaklaşması ilişkilerin geldiği “güvensizlik ortamını” iyice ortaya koydu. Ankara’nın bastırması sonucu Washington söylemini düzeltti ama tortu kaybolmadı. -ABD’nin söylemini düzeltmesi için Amerikan Büyükelçisi’nin Dışişleri’ne çağrılması rutin bir uygulama. Ancak Amerikalı Büyükelçi aynı gün teamüllerin dışına çıkarılarak Milli Savunma Bakanlığı’na da davet edildi ve kendisine operasyon konusunda bilgi verildi. Amerikalı Büyükelçi’ne bilgilendirmenin daha MSB Hulusi Akar ve İçişleri Bakanı Süleyman Soylu TBMM’ye gidip, parti liderleri ile görüşmeden ve Genel Kurul’a hitap etmeden yapılmış olması ayrıca dikkat çekici.-
Ancak AK Parti hükümeti Washington’a -haklı olarak- tepki gösterirken, Moskova’nın Gara’ya yaklaşımı gözlerden kaçtı.
Gara’da Türkiye’nin 16 şehit vermesine karşı Rusya’nın tepkisi, sadece Rus Büyükelçiliği’nin twitter hesabından, o da olaydan üç gün sonra, verildi. Rus Büyükelçiliği’nin Gara mesajında aynen şöyle denildi:
“Terörle mücadelede Türkiye ile dayanışma içindeyiz. Türk halkının acısını paylaşmaktayız. Şehit edilenlerin ailelerine ve yakınlarına en derin taziyelerimizi sunarız.”
PKK’nın adının geçmediği bir taziye mesajı.
Ama Batı’ya, özellikle ABD’ye hem taziye mesajlarındaki gecikme, hem de kullanılan dil nedeniyle sert tepki gösteren Ankara’dan, Rusya’ya karşı herhangi bir ses seda gelmedi.
İşin ilginç tarafı, bu mesajın yayınlandığı günlerde Rusya, Suriye’de Fırat’ın doğusunu kontrol eden PKK uzantısı PYD-YPG ile Esad yönetimini barıştırmak için arabuluculuğa soyunmuştu.
Yani Rusya’dan da Türkiye’nin PKK terörüyle mücadelesine beklenen destek yok.
Denge siyasetinin getirisi buraya kadarmış...