Türkiye İhracatçılar Meclisi (TİM) verilerine göre Nisan ayı ihracatımız yüzde 17,2 geriledi. Ocak-Nisan (4 aylık) ihracatımız da yüzde 3 düştü. Ancak, bazı sektörlerimiz var ki Nisan ayı ihracat rakamları ciddi alarm veriyor. En yüksek oranlı ihracat düşüşünü yüzde 46,8’lik gerilemeyle Çelik ihracatında gördük. Çelik ihracatı 2022 Nisan ayında 2 milyar 16 milyon dolarken Nisan 2023’te 1 milyar 71 milyon dolara geriledi. Demir ve Demir Dışı Metaller ihracatımız da yüzde 33,4 geriledi. Geçen yıl Nisan’da 1 milyar 490 milyon dolar olan rakam bu Nisan’da 996 milyon dolara gerilemiş durumda. Türkiye’nin demir, çelik ve diğer metaller ihracatı çok hızlı eridi. Yıl sonuna kadar sanayinin temeli sayılan bu iki konudaki üretim ve ihracat sıkıntısına çözüm bulunamazsa 2022’de toplam 35,5 milyar doları bulan ihracatımız bu yıl 20 milyar doların altında kalabilir. Çelik, demir ve demir dışı metallerde üretim ve ihracattaki bu kötü tablonun ‘neden oluştuğunu ve nasıl iyileştirilebileceğini’ Çelik İhracatçıları Birliği (ÇİB) Başkanı Adnan Aslan ile Demir ve Demir Dışı Metaller İhracatçılar Birliği (İDDMİB) Başkanı Çetin Tecdelioğlu’na sordum. İki başkan da ciddi boyutlarda kaygılı ve yaşanan kan kaybının kısa sürede duracak gibi görünmediğini belirtiyor, çözüm için önerilerde bulunuyor.
Cezayir ABD’yi, Mısır ve BAE Avrupa’yı kaptı
ÇİB Başkanı Adnan Aslan, sözü hiç dolandırmadan yanıtlıyor: “Çelik ihracatımız 4 ayda yüzde 50 düştü. Hem miktar hem değer olarak ciddi geriledik. Bu sonuçtaki esas etken enerji fiyatları. Son dönemdeki indirimlere rağmen bizde enerji fiyatları çok yüksek kaldı ve bu durum maliyet fiyat arasında uçurum yarattı, bize büyük pazar kaybettirdi. Sanayicinin kullandığı enerji, son 1,5 yılda yüzde 400 zam gördü ama indirimler yüzde 50’lerde kaldı. Cezayir, ABD pazarımızı kaptı. Avrupa’yı Mısır’a kaybettik. BAE de Avrupa’ya Kanada’ya ciddi ihracat fırsatı yakaladı. Enerjisi bol ve ucuz olan rakiplerimiz çelikte ihracat pazarlarımızı ele geçirdi. Bizim çelik kotaları birkaç ayda dolardı artık dolduramıyoruz. Çünkü fiyat tutmuyor. Enerji fiyatlarını sert indirmeden de bu sıkıntıyı aşamayız. Hammaddemiz ağırlıklı olarak hurda ithalatına bağımlı ve biraz burada fiyatlar lehimize geriledi ama bu genel tablo için çok yetersiz.” Başkan Aslan’a “tek sorun enerji mi” diye sorunca küresel resesyonun da talebi düşürdüğünü ve bu nedenle fiyat rekabetinin daha büyük sorun haline geldiğini vurguluyor. Şöyle devam ediyor: “Depremlerin ikili etkisi oldu. Bölgedeki tesisler en az bir aydan fazla üretim yapamadı ama inşa sürecine dönük eş zamanlı olarak da iç talep yükseldi. Müteahhitler yüklü miktarlarda stok alımı yaptı. Ancak iç talep stoklar tamamlandıktan sonra devam etmez, dolayısıyla bizim kapasiteleri ancak ihracatı yeniden hızlandırarak doldurabiliriz. Bu gidişle kapasiteler çok düşük kalacak. Çözüm olarak doğalgaz fiyatlarının çok sert indirilmesi gerekiyor. Çünkü maliyetimizin temeli enerji. Sadece biz değil bütün sanayimiz doğalgazı çok pahalı kullanıyor. Avrupa’dan bile pahalıyız. Şu andaki tabloya göre 2022’de 20 milyon ton olan ihracatımız bu sene 11 milyon tonda kalır. Geçen yıl çelik ihracatımız 21 milyar doların üzerindeydi, bu sene yarıya inebilir. Bu ay itibariyle ihracatta değer bazında daha sert düşüşler olacak gibi görünüyor.”
Reel kur ve finansman çözülmezse fırsatlar kaçar
İDDMİB Başkanı Çetin Tecdelioğlu ise ‘enerji fiyatları’ dışında en az onun kadar önemli üç konuya dikkati çekiyor. Tecdelioğlu, “İhracatımızdaki bu sert frenin ana sebeplerinden biri tabii ki depremlerdir. İskenderun ve Adana bölgesindeki fabrikalarımız çok olumsuz etkilendi. İskenderun Limanı da halen sıkıntılı ve bu nedenle lojistik problemler yaşanıyor. Ayrıca kurların enflasyon karşısında çok düşük kalmış olması da ihracatımız için çok önemli sıkıntı. Kurların kesinlikle reel hareket etmesi gerekiyor. Kur yerinde saydı ama bizim Türk Lirası maliyetlerimizin çok hızlı yükseldi bu da rekabet gücümüzü olumsuz etkiledi, adeta kaybettirdi” diyor. Başkan Tecdelioğlu, demir ve demir dışı metallere özel olarak da “finansmana erişimin neredeyse imkânsız hale geldiğini’ belirterek şöyle devam ediyor: “Bizim hammaddede dışa bağımlı olduğumuzu, finansmana erişim yoksa ancak öz kaynaklarımızla iş yapabileceğimizi ama bunun yetersiz olduğunu herkes biliyor ve biz finansmana erişemiyoruz. Bu nedenle de firmalarımız küçüldüler, kapasitelerini iyice kıstılar, stoklarını düşürdüler. Şu anda kısıtlı öz kaynaklarıyla ya da ihtiyaçları kadar değil de ne kadar borç bulabiliyorlarsa o kadar iş yapıyorlar. Kapasiteler ortalama yüzde 50’lerin altına indi.”
İDDMİB Başkanı Tecdelioğlu da küresel resesyonun ihracata kötü etkisini vurguluyor ama aynı zamanda Türkiye için kaçan fırsatlara da dikkati çekiyor: “Kötüleşen tabloda küresel resesyonun etkisi büyük, Rusya-Ukrayna savaşının dengeleri bozması da önemli etken. Pandemi döneminde Çin’e karşı lojistik sorunlar nedeniyle bize dönen siparişler, Çin’in yeniden devreye girmesiyle geri gitti. Çin devleti ihracatını ciddi anlamda destekliyor. Pandemide altın dönem yaşadık ama o dönem maalesef bitti. ABD, Rusya, Çin eksenindeki çekişmelerden Türkiye için yine büyük fırsatlar doğuyor ama bu fırsatları değerlendirmek için bizim iç şartlarımız çok yetersiz kalıyor. Oysa bizler bu fırsatlar için önemli yatırımlar da yapmıştık. 2022’de 14,3 milyar dolarlık ihracat yapmıştık, bu yıl için 16 milyar dolar hedefimiz vardı. Şu anda geçen yılı yakalamak büyük başarı gibi görünüyor.”