2020 başlangıcından bu yana gerek içerisi için gerekse dışarısı için yazdığım yazılara göz attım. İki başlık dışında başka bir konunun öne çıktığına denk gelmedim. Bizim buralar için sıklıkla “yabancı yatırımcı” konusunu, diğer mahalle için de “belirsizliklerin devamı” noktasına takılmışım. Doğru mu yapmışım? Açıkçası bunu zaman gösterecek. O gün gelene dek bildiklerimizi anlatma çabasına devam. O vakit değişmeyen, değişmeyecek olan konulardan devam edelim. Gelin birlikte üzerine kafa yormaya çalışalım.
Bildiklerimizin üzerinden geçelim. Dış finansal koşullardaki destekleyici ortam devam ediyor. Bu durum, aralarında bizim de bulunduğumuz gelişmekte olan ülke varlıkları için de gelişmişler için de geçerli. Dümenin yönetimi hala Fed’in kontrolünde. Hikayenin o tarafında ciddi değişiklik olmadıkça tersi yönde bir hamle kısa vadede beklenmiyor. Hikayenin özeti, en erken yıl ortasına dek borçlanma maliyetleri artmayacak gibi görünüyor. Hal böyle olunca da gelişmekte olan ülkelerdeki para politikaları aşağı yönde revize edilme durumunu muhafaza edecek. Asya ülkeleri Çin’den doğan tahribatın boyutunu azaltmak, geri kalan kesim ise büyüme oranlarını ve içerideki harcamaları desteklemek amacıyla politika faizlerini indirmeye devam edecekler. Rusya, Brezilya, Türkiye derken son olarak Endonezya da bu yönde adım attı. Faiz indi. Yetmedi, Brezilya da BCB bankalardaki zorunlu karşılıkları da aşağı çektiğini açıkladı. Buna göre, yüzde 31’den yüzde 25’e çekilecek olan yeni rasyo ile birlikte 16 Mart sonrası efektif olacak yeni dönemde piyasaya 49 milyar Brezilya Real'ini serbest bırakacak. Nedir? Büyüme teması gelişmekte olan ülkeler için artık enflasyonun bir adım önündedir. Başka nedir? “Herkes, aynı anda, aynı yönde” faiz indirme eğilimini korumakla birlikte faizin aşağıda gideceği alan artık sınırlanmıştır. Bu da şimdilik bir köşede dursun ama geri dönüp üzerine tartışalım.
Ne diyorduk? Belirsizliklerin devamı. Bu cephede de farklılık yok. 2020’nin iki siyah kuğusu i) ABD-İran gerginliği ii) Çin kaynaklı Covid-19 salgını globaldeki temayı şekillendiriyor. Elde henüz ciddi anlamda kapsamlı makro veri seti olmasa da aşikar ki ilk çeyrek büyümeleri Çin başta olmak üzere ciddi zayıflama gösterecek. Mesele, ivme kaybındaki yayılmanın dünyanın geri kalanına ne kadar sirayet edeceği. Örneğin, Avrupa Birliği ve tabii ki Almanya. Bölgenin lider ekonomisindeki zayıflama yan kollardan Doğu Avrupa ve dünya büyümesi açısından aşağı yönde baskı kurabilir. Nitekim 2019’da bu durumu gözlemledik. İlk tahminler çeyrek bazda PMI’lardaki zayıflamanın 2-3 puan civarına ulaşıp Çin’deki olası “V” tipi toparlanma ile birlikte ana resmi çok fazla değiştirmeyeceği. Dileriz öyle de olur. Aksi senaryo hepimiz için oyun değiştirici faktör olarak devreye gireceğinden farklı hamleleri zorunlu kılacak. Kılmasın.
Bir önceki paragraftaki siyah kuğu maddelerini genişletelim ister misiniz? Bence tam da zamanı. Benim adayım “güçlü Amerikan Doları” temasının yeniden belirmesi. 2020 başlangıcında global yatırım bankalarının beklentileri arasındaki ayrışmayı biraz şaşkınlık biraz da endişe duyarak okumuş, ben de “ihtiyat” tarafında yer almıştım. Amerikan Doları’nın seyri konusunda ikiye bölünen yatırım dünyasını teyit eder nitelikte gelişmeler yaşanıyor. Geride kalan hafta içerisinde bunu yakından test ettik. Dolar endeksi 100.00 sınırına dek yükselirken, enteresan olduğu kadar dikkat çekici şekilde aynı durumu ons altın için de takip ettik. Dikkat: Her ikisi de riskli zamanların tercih edilenleri. Her ikisi de fiyatlama mekanizması gereği çoğunlukla ters yönlü çalışan varlık sınıfları. Ne oldu? 30 günlük kümülatif korelasyonları Haziran 2016’dan bu yana ilk kez artıya geçmek üzere. Nedir? Belirsizlik anlamında Brexit oylaması ile eşdeğer algı söz konusu denebilir.
Başlığı tekrar ederek içeriye dönelim ve toparlayalım ister misiniz? Değişmeyen, değişmeyecek olan: Yabancı yatırımcının çıkışı ve bizim mutlaka bu konuya çözüm bulmamız gerektiği. TCMB haftalık verilerini baz alıyorum. Yurtdışı yerleşiklerin portföy hareketleri repo dahil 2020’de 2.3 milyar dolar çıkışı gösteriyor. 2019’un tamamı 2.7 milyar dolar olmuştu. 1 yılın tamamını henüz 2 ay dolmadan takip ediyoruz. Olumlu mu? Maalesef, tabii ki değil. Üstelik bu çıkışın 1.4 milyar dolarlık kısmı 7 ve 14 Şubat haftalarında, tek başına 1.1 milyar dolar ile yine repo dahil DİBS kaleminden oluyor. Bu esnada kapanış fiyatı bazında 10 yıllık gösterge tahvilimizde faiz 136 baz puan yükselirken, yabancı payı da yüzde 9.2’ye geriliyor.
Bugünlerde liradaki zayıflamanın büyük çoğunluğu global Amerikan Doları fiyatlaması kaynaklı. Geri kalan kısım da kendimize has jeopolitik haber akışından. Ve-fakat gösterge tahvillerdeki faiz yükselişi ve yabancı yatırımcı çıkışı emsallerimizle paralel seyreden gelişmeler değil. Varlıklara yönelik algı ve parasal aktarım mekanizmasının sağlıklı çalışması açısından ikisini de yeniden düşünmek elzem olsa gerek.