Bugün yeni bir ekonomiye giden yolda sormamız gereken çok kritik bir soru var: Gerçek ekonomik değer nedir ve bunu kim yaratıyor? İşte tam da bu noktada anlattıklarına kulak vermemiz gereken bu yüzyıl için önemli bir isim var, Mariana Mazzucato! Bu yazıda da görüşlerini bolca kullanacağım.
Değer yaratma ve varlık oluşturma gibi güçlü kavramlar, genellikle finans, inovasyon ve yaratıcılık gibi unsurlarla ilişkilendirilir. Ancak, değer yaratanlar kimlerdir? Bu terimleri kullanarak bazı insanların değer yaratmadığını mı ima ediyoruz? Eğer öyleyse, onlar kimler? Tembellik yapanlar mı? Değer sömürenler mi? Değer yok edenler mi?
Bu soruya yanıt verebilmek için, aslında düzgün bir değer teorisine sahip olmamız gerekiyor. Yeni ekonomi tasarımlarıyla ilgilenen biri olarak ve pek çok ekonomistin yorumlarıyla itiraf etmemiz gereken bir gerçek var: değer teorisine dair yolumuzu kaybettik. Artık bu konuyu ciddi şekilde sorgulamıyoruz. Değer yaratma ve değer sömürme, üretken ve üretken olmayan faaliyetler arasındaki farklar üzerine gerçekten zorlayıcı sorular sormayı bıraktık. Finansal ve finansal olmayan değer kavramını tamamen piyasaların birkaç görünmez algoritmasına teslim ettik.
Örneğin, 2009 yılında, finansal krizin hemen ardından, Goldman Sachs CEO’su, çalışanlarının dünyanın en üretken insanları olduğunu söyledi. Bu nasıl mümkün olabilir? 2007-2010 yılları arasında 8.8 milyon insan işini kaybetti ve birçok insan evini kaybetti. Bankalar, özellikle Goldman Sachs, sorunlu finansal ürünler üreterek bu krizin merkezindeydi ve sonunda Amerikan vergi mükellefl eri tarafından 10 milyar dolar ile kurtarıldılar. Ancak vergi mükellefl eri kendilerini değer yaratıcı olarak övmüyordu. Peki ya krizlerden tutun da gündelik akışlara kadar değerin gerçek üreticisi kimdi?
Bu, aslında nasıl yolumuzu kaybettiğimizi gösteren önemli bir örnekti. 300 yıl önce ekonomistler, değer kavramını tartışıyordu. O zamanlar, fizyokratlar tarım işçiliğini değer kaynağı olarak görüyorlardı. Sanayi devrimi ile birlikte, klasik ekonomistler ise sanayi işçiliğine odaklandılar. Ancak günümüzde, neoklasik ekonomi ile birlikte, değer kavramı daha subjektif bir hal aldı ve fiyatların değeri belirlediği bir sisteme geçiş yapıldı. Artık değer bir finansal göstergeler setinin en sonunda yazan kavrama dönüştü ve bu da tüm belirsizliğiyle devam etti.
Bu değişim, ekonominin nasıl ölçüldüğünü, hangi faaliyetlerin desteklendiğini ve ekonominin nasıl yönlendirildiğini etkiledi. Günümüzde, finans sektörü büyük ölçüde kendi kendini finanse eden bir yapı haline geldi. Bu da üretime yeniden yatırım yapılmaması ve sonuçta iş becerilerinin ve yeni işlerin yaratılmaması anlamına geliyor. Sistemlere hizmet etmesi gereken finans kendine hizmet eden ve kendine hizmet ettiren bir noktaya evrildi. Bu da beraberinde büyüme hikayesinin dönülmez ufk unda olduğumuza dair bizi kandırdı çünkü sistem her şeyi tüm bu hamleleriyle bunun üstüne ördü.
Bugün yeni bir hikaye yazmak zorunda olduğumuzu biliyoruz. Artık bu sistemin ilerlemeyeceği oldukça aşikar. Ve yeni bir hikaye yaratmak için Mazzucato’ya kulak vermeli ve değer kavramını yeniden düşünmeliyiz. Örneğin, Yeni Zelanda ve Bhutan gibi ülkeler, gayri safi milli mutluluk gibi yeni ölçütler geliştirmeye çalışıyor. Ancak sadece yeni unsurlar eklemek de bizim için yeterli değil. Değer sömürme ve değer yaratma arasındaki farkları gerçekten anlamamız gerekiyor. Bu, ekonomik çıktıları nasıl ölçtüğümüzü, ekonomiyi nasıl yönlendirdiğimizi ve hangi faaliyetleri teşvik ettiğimizi etkileyen kritik bir meselenin de tam olarak kalbinde yer alıyor. Ölçmeli miyiz ölçtüğümüz paremetreler neler olacak ve gerçek değer kimin?
Bu perspektiften, kapitalizm eleştirisi yapmak ve daha adil bir ekonomi modeli önerileri sunmak mümkün. Bu bakış açısıyla birlikte büyümenin ötesini gören 21. yüzyılda değer kavramının kodlarını yeniden oluşturan bir ekonomi yazmamız gerekiyor. Sahi kim bugün değerli olan? Futbolcular mı, sermayedarlar mı, konserleriyle ülke ekonomisini değiştirebilenler mi yoksa yeni bir ekonomi hikayesi yazmanın peşine düşenler mi? 21. yüzyılda kim değerli?