Demokrasi adım adım gelişen bazen de geriye giden bir siyasal rejim. Antik Yunan döneminde sistem doğrudan halka dayanıyordu yani temsil yoktu. Yasalar halkın bir fiil oyları ile yapılıyordu. Nüfusun artması ile sistem daha sonra temsili demokrasiye dönse de bu kolay olmadı. Kimi zaman temsili demokrasi otoriter rejimlere dönüştü. Almanya’da Naziler seçim yolu ile iktidara geldiler ancak ülke işgal edilince sahneden çekildiler. Temsili demokrasi (liberal demokrasi) 4-5 yılda halkın oy verdiği sistem değil. Kurumsal yapılanma ve seçimler birlikte işlediğinde demokrasiden söz edilebilir. Kurumsal yapılanmanın ana aktörleri yasama, yargı, yürütme ve demokratik kitle örgütleridir.
Liberal demokrasilerde yasama aynı zamanda yürütmeyi denetler. Bu denetim yürütmenin otoriterleşmesini engeller. Bu yok olduğunda sistem otoriter (Rusya) ya da melez demokrasiye (Türkiye) dönüşür. Hele ki yasama yürütmenin emrine girdi ise artık demokrasiden yani halk iradesinden bahsetme mümkün olmaz. Türkiye böyle bir ülke olma yolunda hızla ilerliyor. Bu savımı açmama gerek yok. TBMM TV’de oturumlar yayınlanıyor. Fazla değil bir saatinizi verin yasamanın ne hale geldiğini görürsünüz. İktidar ortakları Meclise getirdikleri ya da yürütme tarafından getirilen yasa taslaklarının noktasına bile dokundurmuyor. İktidar milletvekilleri gelen yasa önerileri üzerine yürütmenin ifadeleri dışında tek kelime edemiyorlar. Adeta kendilerine oy verenlerin (asil) vekilleri değiller. Dolayısıyla artık kendilerine oy verenlerin (asil) değil, seçim listesine adlarını yazan başkan, reis, şefin taleplerini karşılıyorlar. Vicdani ve etik olmayan bu emirleri yerine getirmekteler. Bu robotlaşma doğal olarak milletvekillerinin halk (asil) nezdinde saygınlıklarını yok etmekte. Örneğin iktidar partilerinin milletvekilleri emeklilerin maaş artışına karşı çıkarken, ülkenin eğitim sisteminin çökmesine neden olacak maarif yasası ve köpeklerin katledilmesine sesleri çıkmamakta.
22 yıldır iktidarda olan siyasal parti bugüne kadar sürekli millet iradesinden (asil) söz etti. Halka rağmen halka karşı onlarca düzenleme yaptılar, ancak asiller bu yasal düzenlemelerin yaratacağı yıkımı algılayamadı.
Şimdi buna dayanarak gelin bugünlerde gündemi meşgul eden dört konuyu da halka götürelim. Bu konular:
-Mülteciler ülkelerine geri gönderilmesi
-Sokak köpeklerinin katledilmesi
-Maarif yasası
-Emeklilerin maaşlarının artırılma(ma)sı
Son yapılan seçimlerle çoğunluğunu yitiren siyasal iktidarın sıraladığımız konularda yapacağı düzenlemeler hukukidir ancak meşru değildir. Bu yasal düzenlemeler halka sorulmalı. Hükümet mutlaka bu düzenlemeleri yapmak istiyorsa bunu vekillerle değil, asillerle yani halkla yapmalı.
Söylemek istediğimiz net olarak şudur: Dört konu halka sorulmalı yani halk oylaması yapılmalı. Çıkacak sonuca da her kesim saygı duymalı.
Okuma önerisi: Ersin Kalaycıoğlu, Halk Yönetimi.