Dayanıklı ekonomi için teknoloji nasıl sorgulanmalı?

Rüştü BOZKURT BUZDAĞININ DİBİ

Bilim ve teknolojik buluşlar umutları beslediği kadar, korkuların da kaynağıdır. Yarıiletken teknolojinin Büyük Dil Modelleri üzerine kurulu yapay zekâ algoritmalarının ulaştığı düzey teknolojiye bağlanan umutları da korkuları da bir kez daha gündemin ilk sıralarına taşıdı.

Teknolojik yeniliklerin doğasında, kaynak kullanımı etkinleştireceği, üretkenliğini artıracağı ve refah düzeyini yükselteceği beklentileri her zaman vardır. Yapay zekâ gelişmelerine yönelik küresel ölçekteki tartışmalarda ise teknolojik gelişmelerin olumlu etkilerinden çok olumsuzluklarının öne çıktığı gözleniyor: İnsanları işsiz bırakacağı, geçim zorlukları yaratacağı, eşitsizlikleri artıracağı, sosyal ayrışmaları besleyerek toplumsal huzuru bozacağı gibi olası beklentiler daha çok dillendiriliyor.

Teknolojik gelişmelerin sorgulanması, olası fırsatların en üst düzeyde değerlendirme, tehlikeleri de en düşük maliyetle savuşturma arayışları hepimiz adına olumlu bir gelişme olarak not edilmeli.

Teknoloji deyince ne anlıyoruz?

Teknoloji insanlık için bir “amaç” olmaktan çok “araç” tır. Teknoloji, insanoğlunun çıplak gücüyle yapamadıklarını, aklını kullanarak geliştirdiği “araç-gereç ve metotlarla” yapabilmesidir. Teknoloji kavramı iki bileşe dayanıyor: “Araç-gereç” ve “metot”. Araç-gerecin önemini halkımızın binlerce yıllık akıl birikimi, “alet yapar el övünür” özdeyişiyle anlatır. Metot ise amaç ve hedefe bizi götürecek olan en kısa ve etkili yoldur; önemini kavramak isteyenler de, “Metot o kadar önemsizdir ki, sadece asası etkiler!” anlatımının ne demek istediğini enine boyuna düşünmelidir.

Araç-gereç ve metot bileşenlerinden oluşan teknoloji, insandan bağımsız ele aldığımızda, olumlu ya da olumsuz etkilerinden söz edilemez. Teknolojilerin olumlu ya da olumsuz etkileri, onu geliştiren ve kullanan insanlara bağlıdır. Teknolojik gelişmeler insanları yaşatmak için de kullanabilir; öldürücü silah yapımı için de. Bu açıdan bakıldığında, teknolojiyi kullanan insanların medeniyet tasavvurları, hayata bakışlarını yönlendiren felsefeleri, iş yapma tarzlarını belirleyen kuramsal çerçeveleri, deney yapmalarını ve deneyim kazanmalarını belirleyen modelleri yaratılan sonuçların arka planını oluşturur.

Teknolojik buluşlar ve etkilerini tartışırken yenilik bağlamı ihmal edilmemeli. Yenilik tartışmalarında yerleşik hale gelen güçlendiren, sürdüren ve verimlilik yenilikleri kavramlarının bileşenleri hakkında net bilgi sahibi değilsek, tartışmalar sapabilir; ilgili “seçkin azınlıkların” kendi aralarında güç birlikleri ve yaratmak istedikleri sonuç için gerekli olan “kitle desteğine” erişmek zorlaşır.

Teknolojinin yenilik boyutunun kitle yararına dönüştürülmesi proje-odaklı yönetişimle hızlandırılabilir.

Teknoloji sorgulamalarının önemli yönlerinden bir diğeri, “uyum” konusunda bilgiye dayalı fikirlerin netleştirilmesidir. Değişim ve dönüşümlere uyum “proje-odaklı” ele alınır; fizibilite mantığına dayalı, ihtiyaç, veri, malumat, bilgi, anlama ve anlamlandırma eksenli çabalarla sürdürülürse, gecikmeden ve gereksiz bedeller ödenmeden dönüşüm hayata taşınabilir.

Teknoloji konusunda söz söyleyen herkesin kendini sorgulaması önemli bir güç oluşturabilir: Öncelikle, “teknoloji” dendiği zaman ne anladığımız net olarak belirlenmeli. Teknolojik gelişmelerde kritik eşiği aşacak kitle desteğini arkamıza alabilmek için “ortak algı” oluşturma özeni göstermeli. Teknolojinin temel bileşenlerinden biri olan “metot” konusunda bilinç düzeyimiz ölçülmeli. Uygarlık tasavvurumuzun, felsefemizin, kuramsal çerçevelerimizin ve modellerimizin yaşamın öz gerçeğine ne kadar uyduğu, uyum için yeterli olup olmadığı sorgulanmalı. Teknolojik uyum, uzun dönemli bakışlardan beslenmeli, bir plana, tutarlı bir stratejiye, stratejiyle bütünleşen taktiklere, bizi yaratmak istediğimiz sonuca götürecek uygulamalara dayalı sürdürülmeli.

Teknolojinin nitelik değiştirmesi

Teknolojinin geçim örgütlenmesi, yaşam tarzları ve yaşam biçimlerine etkilerini hepimiz yaşayarak deneyimliyoruz. Teknolojinin nitelik değişikliğini iyi kavrarsak, alternatif tepki biçimlerimizi daha iyi uygular ve belirleriz.

Sanayi Devrimini yaratan teknolojilerin temel özelliği “insanın kol gücünün uzantısı” olmalarıydı: İnsanoğlu göklerde uçtu, yeraltının ve okyanusların derinliklerine indi, dikey sondajlara yataylarını ekleyerek kaynaklara ulaşım ve erişim sağlandı. Yeryüzündeki teleskoplar, uzayın derinliklerini görüntüleyen uydular sonsuz büyüklükleri gözleme ve izleme potansiyelleri oluşturdu. Ulaşım ve iletişim teknolojileri küresel ölçekte bağlantı, iletişim-etkilemiş, rekabet ve işbirlikleri potansiyellerini artırdı. Potansiyellerin gerektiği gibi zenginliğe ve insan yaşamını kolaylaştırmaya dönüştürülmesi tamamen bize bağlı,

Bugünün teknolojisi insanın kol gücünün uzantısı olmanın ötesinde zihin gücünün uzantısı olma özelliğine sahip. Yeni teknolojiler uzayın derinliklerine uzanan sonsuz büyüklükler kadar atom, bayt ve gen gibi sonsuz küçükleri gözleme, izleme, anlama ve manipüle etme potansiyellerini değerlendirmemize de olanak yaratıyor.

Özenle izlenmesi gereken bir başka nitelik boyutuna dikkatlerimizi odaklamalıyız: Yakın zamana kadar insan zihni, bütün bilimsel ve teknolojik gelişmelerin kaldıracıydı. Bugün, büyük veri, makine öğrenimi, biyoteknoloji gibi teknik olanaklar, teknolojiyi zihnin kaldıracı haline getirdi. Bu çok köklü nitelik değişmesini dikkate almaksızın, teknolojinin olumlu yönlerini öne çıkarırken, zararlı yönlerini en aza indiremeyiz.

Teknolojinin bir başka nitelik değişmesi, insanların performansını artırma kadar onun yerini almaya da aday olması.

Teknolojideki nitelik değişmelerinin izini sürmeden onun kapsayıcı ve verimlilik artırıcı yönlerini öne çıkararak, zararlı yönlerini arka planlara itilmesini sağlamayız.

Teknolojinin yönetimi

Teknolojinin niteliği değiştikçe, onu yönlendirecek insanoğlunun yaratacağı yararların da zararların da ölçeği büyüyor. Bugünün ortak sorumluluğu, teknolojinin yarattığı potansiyelleri değerlendirerek, yeni işler yaratması, yeni gelir kaynakları oluşturması, yeni yaşam tarzları ve yaşam biçimlerini destekleyecek, refahı artıracak, insanlığın yaşamını kolaylaştıracak etkilerini öne çıkarmaktır.

Teknolojik yenilikler engelleri aşarak erişim alanını genişletiyor. “Dil engelinin” aşılması, küresel ölçekte insanların iletişim-etkileşim içine girmesini sağlıyor. Çok farklı kültürel önyargılara sahip insanların yoğun iletişim ve etkileşimi “ ani temas kırılganlıkları” yaratabilir. Bu kırılganlıkların kültürel çatışmalara dönüşmemesi için ülke yönetimlerinin “kitle bilgilendirmesi” konusunu yeni koşullara göre hızla ele almaları gerekiyor. Geleneksel yaratılış inançları, yeni kimlik değerleri, bağlanma ve aidiyet ihtiyaçlarını geçmiştekinden farklı biçimde yönetme ihtiyacı çiğ gibi büyüyor.

Teknolojik gelişme üretim örgütlenmesi ve örüntüsünü daha karmaşık hale getiriyor. Karmaşayı kavrayışa dönüştürmek için ileri derecede uzmanlık ihtiyacı da artıyor. İleri derecede uzman azınlıkların gelirleri ile büyük kitlelerin gelirleri arasındaki makas hızla açılabilir. Gelir dağılımındaki eşitsizliği besleyen teknolojik gelişmeler karşısında alınacak önlemler, etkili yönetim biçimleri de sürekli tartışma gündeminde yer alması gereken sorunlarımızdır.

Etkin yönetişim, “Memleket ile Mehmet’in yararlarını dengelemek” ise, teknolojik uyum sürecinde konunun nasıl değerlendirilmesi gerektiğini tartışma gündeminde diri tutmalıyız.

Gazete köşe yazısı sınırları içinde tartışma gündemine taşımak istediğimiz sorunlarda hiç kimsenin “doğru” olanı söyleme gücü yok. Doğruya, alıcı bir ruhla birbirimizi anlamaya çalışarak yaklaşabiliriz. Eğer geleceği inşa edecek “dayanıklı bir ekonomi” oluşturmaya içtenlikle inanıyorsak teknoloji tartışmalarını en ince ayrıntılarıyla ve en büyük boyutlarıyla sorgulamalız.

Tüm yazılarını göster