Ünlü iktisatçı Kenneth Rogoff, bundan yaklaşık 10 yıl önce Davos’ta CNBC-e ile bir söyleşisinde “Davos’taki konsensüsün hep tersi olur” demişti. Bu hafta yine Davos’taydı ve yine CNBC-e’nin yayınında Berfu Güven’in konuğuydu. Berfu, ona geçmişteki sözünü hatırlattı, Harvard’ın ünlü hocası hâlâ aynı görüşte olduğunu söyledi. Ben de bu görüşe kısmen katılmakla birlikte daha önce 14 yıl aralıksız gittiğim Davos’ta ortaya çıkan “konsensüs”leri de göz ardı edemiyorum.
Bu yıl Dünya Ekonomik Forumu’nu (WEF) izlemek üzere Davos’a gitmedim ama orada konuşulanları CNBC-e ve Reuters gibi kaynaklardan takip etmeye çalışıyorum. Anladığım kadarıyla bu yıl Davos’ta bir konsensüs bulmak oldukça zor olacak. Kafaların hiç bu kadar karışık olduğunu görmemiştim. Küresel ekonomik krizin hemen öncesinde 2008 yılında yapılan WEF’te bile bu kadar belirsizlik yoktu.
Davos’taki bu kafa karışıklığının en net göstergesi yapılan araştırmalar ile konuşulanlar arasındaki farklılık.
Kamu kurumlarına ve özel kuruluşlara dünya çapında sektör odaklı denetim, vergi ve danışmanlık hizmetleri sunan PwC, 28 yıldır düzenli olarak CEO’lar arasında bir çalışma yapar ve bunu WEF başladığında açıklar. Benim çok önemsediğim bir araştırmadır. PwC bu yıl da 109 ülkeden 4 bin 701 CEO’nun katılımıyla araştırmasını yaptı. Buna göre dünya çapındaki CEO’ların yüzde 60’ı önümüzdeki 12 ay içinde küresel ekonomik büyümenin artmasını bekliyormuş. Araştırmaya göre, CEO’ların yüzde 42’si gelecek yıl çalışan sayısını yüzde 5 veya daha fazla artırmayı planlarken, yalnızca yüzde 17’si bir düşüş beklediğini ifade etmiş. Uluslararası denetim ve danışmanlık firması EY’nin yaptığı bir araştırmaya göre de dünya çapındaki CEO’ların %73’ü şirketlerinin büyüme beklentileri konusunda iyimser.
Anketlerde iyimser bir hava ortaya çıkmış ama Davos’ta katılımcılarla yapılan röportajlarda ve düzenlenen panellerde konuşulanlar o kadar iyimser değil. Aynı Kasım ayında Bakü’de yapılan COP iklim zirvesinde olduğu gibi Trump ve uygulayacağı politikalar Davos’ta da gündemi işgal etmiş görünüyor. Avrupa’ya ilişkin endişeler de artmış.
Mesela, dünyanın en büyük varlık fonu olan Norges Bank Investment Management CEO’su Nicolai Tangen, 2025’in en önemli riskleri arasında ABD’nin gümrük tarifelerini artırmasının yol açacağı enflasyonu sayıyor. Tangen CNBC’ye yaptığı açıklamada, faiz indirim sürecinin beklenenden daha yavaş olabileceğini ve kamu borçlarının artabileceğini vurguladı. UBS CEO’su Sergio Ermotti’ye de göre de “Tarifeler enflasyonun aşağıya gelmesine yardımcı olmayacak. Bundan dolayı faizler insanların beklediği kadar hızlı aşağı gelmeyecek.”
Davos’a katılan iş dünyası liderlerinin en büyük kaygısı, Trump’ın uygulayacağı ekonomik politikaların belirsizliği. Trump’ın geçtiğimiz pazartesi günü göreve başlamasıyla birlikte piyasalar daha temkinli hale geldi. Hem iş dünyasında hem de siyasette herkes, Trump faktörünü hesaplayarak pozisyon almak istiyor. Davos’taki röportajlarda hemen herkesin yüzünde aynı tedirginlik vardı.
Eski IMF Baş ekonomisti ve Chicago Üniversitesi profesörü Raghuram Rajan, “Trump bir belirsizlik yaratmış durumda… Piyasalar yüksek tarifelerden çekiniyor. Ben ise tarifelerin devreye gireceğini düşünüyorum. Avrupa ülkelerinin çok ciddi stres yaşadığını düşünüyorum. Umuyorum ki; son dönemdeki yavaş büyüme hızı nedeniyle Avrupalı liderler gerekli politik değişiklikleri yapacaktır” diyerek hem Trump tedirginliğine hem de Avrupa’nın üzerindeki baskıya dikkat çekti.
Gerçekten de Avrupa şu an kritik bir dönemeçte.
Davos’ta konuşan Avrupa Komisyonu Başkanı Ursula von der Leyen, “Avrupa iş yapmaya hazırdır” diyerek, Trump’a iş birliği kapısını aralamak istedi. Leyen’in konuşmasındaki ana mesajı AB’nin yeni Amerikan yönetimi ile müzakereye hazır olduğuydu. Alman Başbakanı Olaf Scholz da ılımlı bir ton ile ABD’nin Almanya’nın Avrupa dışındaki en yakın müttefiki olduğuna dikkat çekti. Ancak Trump’ın cevabı farklıydı. Anın ve tekrar kavuştuğu gücün tadını çıkaran Trump “Avrupa’nın hızlı bir şekilde yapabileceği tek şey petrolümüzü ve gazımızı satın almaktır" diyerek ABD’nin enerji ihracatını artırma arzusunu açığa vurdu.
Sonuç olarak, Davos’ta Siemens Energy’nin danışma kurulu başkanı Joe Kaeser’in de dediği gibi, Avrupa Birliği Trump’ın ikinci dönemi için hazır değil. Trump faktörünün Avrupa’yı bile tedirgin ettiği bir ortamda, iş dünyasının temkinli olması hiç de şaşırtıcı değil.
Peki 2025 nasıl bir olacak?
Jeopolitika ve strateji profesörü Simon Evenett, Berfu ile röportajında bu sorunun yanıtını kısa ve net bir şekilde vermiş: “2025 başı ve sonu çok farklı bir yıl olabilir.” Siyah kuğulara hazır olun.