Başkan Trump’ın önceki gün Davos’ta yaptığı konuşmada ABD ekonomisinin kendi döneminde nasıl harikalar yarattığını anlatmasından sonra ABD maliye bakanı Steven Mnuchin ve Trump’ın baş ekonomi danışmanı Larry Kudlow’un da katıldığı oturumları izledim. Dün de ekonomi ve finans dünyasındaki gelişmelerle ilgili oturumlara katıldım. Edindiğim izlenimleri yarın yayınlanacak yazımda paylaşacağım. Bugünkü yazımda ise Davos 2020’nin hangi ortamda gerçekleştiğini ve neler düşündürdüğünü anlatmak istiyorum.
Yıllardır ilgiyle izlediğim Amerikalı siyaset yorumcusu Walter Russell Mead, 21 Ocak tarihli Wall Street Journal gazetesinde yayınlan yazısında, benim düşündüklerimi yansıtan bir Davos değerlendirmesi yapmış. Şu ilginç soruyu soruyor yazısının sonunda: “Bu hafta Davos’ta toplanıp dünyanın geleceğini tartışacak olan milyonerler, milyarderler ve Greta Thunberg, hayli tuhaf bir konumda bulunmanın sıkıntısını yaşayacaklar. Onlar bütün yetkinlikleri, deneyimleri, kozmopolit vizyonları ve hatta bütün iyi niyetleriyle, aslında nereye doğru gittiğini bilmedikleri ve kontrolleri dışında bulunan bir trenin birinci mevki vagonunda seyahat ettiklerinin farkındalar mı acaba?”
Davos’ta kimler neyi tartışıyor?
Ben onun kadar ileri gitmeyeceğim, trenin tamamen Davos elitlerinin kontrolü dışında bulunduğunu düşünmüyorum ama Davos 2020’nin iddialı amaçlarıyla doğurabileceği sonuçlar arasındaki ilişkiyi düşünürken Russel Mead’in yaptığı benzetmeyi hatırda tutmakta yarar var.
Bir kere bu yıl Davos toplantılarının 50.’sini düzenleyen Dünya Ekonomik Forumu (WEF) Avrupalı ve Batılı bir kuruluş. Batı’nın tetiklediği küreselleşme olgusunun güçlü bir savunucusu olarak başta Çin olmak üzere birçok ülkede ilk varlık gösteren Batılı kuruşlardan biri. Ancak sonuçta Avrupa merkezli ve küresel sermayenin desteğiyle ve küresel elitlerin katkısıyla yaşayan bir kuruluş. Bu yılki özel jetleriyle Davos’a gelen 150 milyarderin toplam servetinin 500 milyar doları bulduğu haberini geçen hafta okudum.
Davos 2020’de bu milyarderlerin de katılımıyla tartışılacak konuların başında iklim değişikliği tehdidi geliyor. Bu tartışmaya katılmak üzere Davos’a gelenler arasında geçen yıl dünya çapında büyük ilgi gören iklim değişikliğine karşı kampanyayı başlatan Greta Thunberg ve arkadaşları da var. Dünkü Financial Times gazetesinde, iklim değişikliği ile mücadeleye katıldıklarını açıklamış bulunan büyük finans kuruluşlarının iki yüzlüğünü ortaya koyan AVAAZ adlı küresel aktivizm örgütünün tam sayfa ilanı yayınlandı. 45 milyon online üyesi bulunan AVAAZ’ın kurucusu olan Ricken Patel, daha önce WEF tarafından “genç global lider” seçilmiş biri.
Davos çıkmaza çare arıyor
Davos 2020’de tartışılanlar somut bir sonuç verir mi, başta iklim değişikliği olmak üzere öne çıkan sorunlara çare olacak uygulanabilir çözümler ortaya konabilir mi gibi sorulara çözüm ararken tüm bu çelişkileri hesaba katmak gerekiyor. Unutmayalım ki iklim değişikliği sorununu ciddiye almadığını önceki gün Davos’ta bir kez daha açıklayan ABD Başkanı Trump’ın bir kez daha itibar gördüğü bir toplantıdan söz ediyoruz. WEF’in, “Davos’a geleceğim” diyen ve Davos’ta seçim propagandası yapan Trump’a “gelme” deme gücü yok.
Dünya Ekonomik Forumu’nun bu yıl öne çıkardığı gündem maddeleri arasında iklim değişikliği sorunundan sonra ikinci sırada yer alan konu olan kapitalizmin geleceği konusunda da çok farklı görüşler bulunduğu bir sır değil. WEF’in kurucu başkanı Klaus Schwab’ın öteden beri savunduğu “paydaşlar kapitalizmi” şu anda ABD’de ve dünyada, iş dünyasının önde gelen kuruluşlarında ilgi görmüş gibi. Ama konunun ayrıntılarına girildiğinde bencil olmayan ve bütün paydaşların desteğini kazanmaya çalışan bir kapitalizm anlayışının iş dünyasında yaygın kabul görmesinin hiç de kolay olmayacağı görülüyor.
Davos şu anda dünyadaki endişeyi ve belirsizliği yaratan temel sorunlara çare arıyor ama WEF’in yapısının ve etkisinin söz konusu sorunların çözümüne ne kadar katkı yapabileceğini kestirmek kolay değil. Yazının başındaki alıntıya geri dönecek olursak, içinde bulundukları trenin lüks birinci mevki vagonunda dünyanın sorunlarına çare arayan Davos müdavimlerinin, trenin nereye gideceğini belirleyecek konumda olmaması Davos 2020’nin hedeflerine varmasını zorlaştırıyor.