2 hafta önceki yazımda Türkiye’nin koronavirüsten sakınmasının imkansız olduğunu ve bu hastalığın iktisaden ilk etkisinin toplu taşıma, konser, gösteri, fuarcılık, spor müsabakaları, AVM’ler ve restoranlar gibi insanların toplu halde bulundukları yerlere ve organizasyonlara olan talebin düşmesiyle görüleceğini belirtmiştim. Ayrıca, bu hastalığın sağlık harcamaları ve hastaneler üzerine getireceği ağır yüke de vurgu yapmıştım. Hastalığın yayılması ve toplumların önemli bir bölümünün hastalanması durumunda, bununla baş edebilecek altyapı hiçbir ülkede yok.
Maalesef, 2 hafta gibi kısa bir süre içerisinde bu öngörülerim fazlasıyla gerçekliğe dönüşmüş vaziyette. Artık pek çok ülkede okulların geçici olarak kapatılması ve evden çalışma imkanı olan durumlarda işe gidilmemesi seçenekleri bile gündemde. Bütün bu gelişmelerin sonucunda dünya milli gelir artışının değil yavaşlaması, bir süre için ciddi bir şekilde daralması bile söz konusu olabilir. Unutmayalım ki, özellikle bizim de dahil olduğumuz daha gelişmiş ekonomilerde hizmetler sektörünün milli hasıladan aldığı pay yüzde 60’ın üzerinde. Bu hastalık da bu sektörlerin neredeyse tamamını ciddi şekilde etkileyecektir. Hastalığın etki yaptığı sektörlerde talep daralmasının yüzde 10-20 kadar olacağını ve sadece 2 çeyrek kadar etkili olacağını varsaydığımız iyimser bir senaryoda bile, bu durumun kümülatif olarak büyüme üzerindeki etkisi (özellikle çarpan etkilerini de dikkate aldığımızda) çok yüksek olabilir.
Geçen hafta da belirttiğim gibi bence Fed Başkanı Powell hayatının hatasını yaparak (“Davranışsal İktisat” prensipleri ile ilgili hiçbir şey bilmediğini de kanıtlayarak) piyasalarda bir panik havası yaratmayı başardı. (Belki son 1 haftadır gördüğümüz satışlarla borsalarda gelinen seviyeleri yıl içerisinde eninde sonunda görecektik ama bu daha düzenli bir şekilde gerçekleşebilirdi.) Üstelik aldığı faiz düşürme kararının (ki buna kuşkusuz diğer merkez bankaları da zaman içinde eşlik edecek) Covid-19’un yaratacağı ekonomik tahribatı önlemede hemen hemen hiçbir etkisi olmayacak. Tabii, bu karışıklıkta Suudi Arabistan’ın Rusya’ya “vebayı gösterip sıtmaya razı etmek” taktiğiyle petrol fiyatlarını rekor bir şekilde düşürmesi de piyasalardaki belirsizlikleri (ve VIX risk endeksini) ayyuka çıkaran bir gelişme oldu. Bu süreçte ABD tahvilleri “güvenli liman” olma özellikleri nedeniyle tarihin en düşük getirilerine geriledi.
Çin’de ortaya çıkan Covid- 19’un bugünlerde bu ülkedeki yayılma hızı yavaşlamış vaziyette. Buna karşın batı ülkelerinde belirgin bir artış söz konusu. (Hastalığın yayılma hızı, buna karşı da sağlık altyapı imkanlarının ve toplumsal karar alma mekanizmalarının zayıflığı ile en riskli konumda bulunan 2 ülke İtalya ve ABD.) Mutlaka ki, hastalığın şu anda geometrik bir hızda devam eden küresel yayılma hızında görülecek yavaşlama piyasalara rahat bir nefes aldıracaktır. Ancak bunu sağlamak için, hem komünist bir rejimi, hem de dayanışmacı bir toplumsal yapısı olan Çin’in uyguladığı katı kuralları uygulamakta “liberal” batı ekonomileri oldukça zorlanabilir. Çin’in uygulamaya koyduğu bazı radikal tedbirleri hatırlarsak: 930 milyon insanı kapsayan seyahat kısıtlamaları ve karantinalar, toplu ulaşım araçlarının ve sosyal alanların daimi dezenfeksiyonu, toplu giriş-çıkış noktalarına konulan uzaktan ateş ölçer cihazları, evlere gıda temini, okulların kapatılarak çevrimiçi ders yapılmasına imkan sağlayan apps’lerin devreye sokulması, insanların kuyruk ve asansör gibi yakınlaşma gereken yerlerde birbirleri arasında en az 1.5 metre mesafe bırakması vs.
Kuşkusuz pandemiğin sönmeye yüz tutmasıyla panik azalacak ve piyasalar tekrar toparlanmaya başlayacaktır. Ancak, şu anda en büyük bilinmez bu pandemiğin ne zaman söneceği. Bununla ilgili takip etmemiz gereken istatistik ise “Re” (efektif üreme rakamı). Epidemiyolojide baz üreme rakamı olan “Ro” hiçbir tedbir alınmaması durumunda bir hastanın hastalığı kaç kişiye geçireceğini gösterir. (Bu rakam kızamık gibi çok bulaşıcı hastalıklarda 18’e kadar çıkabiliyor.) “Re” ise alınan tedbirler sonucunda ulaşılan “efektif” üreme oranını göstermekte. Çin’de hastalığın ilk çıkışında 3.8 olan Re’nin bugünlerde 0.32’ye gerilediği hesaplanmakta. Re rakamının 1’in altına kalıcı bir şekilde düşmesi salgının sönmeye başladığını gösteriyor. Nitekim, Çin’de artık salgının bitme aşamasına geldiği söylenebilir. Şimdi takip etmemiz gereken dünyanın geri kalanı ve Türkiye.