Selçuk Turgay AZAK / Vergi Müfettişi
Bilindiği üzere, sahte belge kullanılması, Vergi Usul Kanununun (VUK) 359. maddesi kapsamında kaçakçılık suçu olarak kabul ediliyor, sahte belge kullanan mükelleflere kayba uğrattıkları vergi aslı için 3 (üç) kat vergi ziyaı cezası kesiliyor ve ayrıca fiili işleyen mükellefler ya da kanuni temsilciler vergi suçu kapsamında hapis cezalarına muhatap olabiliyorlar. Ancak, söz konusu sahte belgeleri bilmeden kullanan mükellefler için suçun manevi unsuru oluşmadığından, VUK 359. madde kapsamında kaçakçılık suçu doğmayabiliyor (306 Sıra No.lu VUK Genel Tebliği).
Bilmeden sahte belge kullanırsanız ne olur?
Sahte belgelerin bilerek kullanılıp kullanılmadığının araştırılmasında bu belgeleri bilmeden kullandığı sonucuna varılan mükellefler ya da tüzel kişilerde temsilciler hakkında suç duyurusunda bulunulmuyor ve hapis cezası ile muhatap olmuyorlar. Ayrıca, kaçakçılık fiili oluşmadığından, bu mükellefler adına 3 (üç) kat vergi ziyaı cezası yerine 1 (bir) vergi ziyaı cezası kesiliyor.
Alım gerçek kabul edilirse ne olur?
Yapılan tespit ve vergi incelemelerinde mükelleflerin sahte belgeye konu olan alışlarının gerçek olduğu kanaatine varılırsa, bu sefer Vergi İdaresi, söz konusu alışların belgesi olmadığından hareketle mükellefler adına, yapılan alım tutarları üzerinden VUK 353/1 maddesi gereğince % 10 oranında özel usulsüzlük cezası kesiyor.
Vergi İdaresi, mükellefe özetle; “Sen bu malları gerçekten almışsın, inandık, ancak fatura sahte, yani söz konusu fatura üzerindeki KDV Hazine’ye intikal etmemiş, o zaman senin bu alışın belgesiz alış durumuna dönüşüyor ve bu sebeple sana özel usulsüzlük cezası keseceğim.” diyor.
Özel usulsüzlük cezası olmalı mı?
VUK 353/1 maddesi kapsamında, mükellefler tarafından mal veya hizmet alım ya da satımı yapılmasına rağmen ilgili bentte yazılı olan belgelerin düzenlenmemesi ve alınmaması durumunda, düzenlenmesi gereken her bir belge için 1.1.2022'den itibaren 500 Türk lirası’ndan aşağı olmamak üzere bu belgelere yazılması gereken meblağın veya meblağ farkının % 10'u nispetinde özel usulsüzlük cezası kesiliyor (534 Sıra No.lu VUK Genel Tebliği).
Vergi İdaresi anılan konu açısından, faturayı düzenleyen mükellefi sahte belge düzenleyici olarak tespit ettiğinden dolayı, adına fatura düzenlenen mükelleflerin alışlarının gerçek olduğu tespitini yapmakta, akabinde söz konusu gerçek alışların başkasından yapıldığı sonucuna ulaşmaktadır. Yani Vergi İdaresi; “Faturayı X’den almışsın ama X sahte belge düzenleyicisi… Malı gerçekten aldığını kabul ediyoruz. Ama gerçek alışa ilişkin alınan belge sahte olduğu için söz konusu alış, belgesiz alış olarak değerlendirilecektir ve bu sebeple özel usulsüzlük cezası kesilecektir.” şeklinde tespitte bulunuyor.
Diğer taraftan, özel usulsüzlük cezası olay anında tespit edilmesine gerek olmayan bir durum cezasıdır ancak, taraflar somut olarak belirlenmeden yani somut tespit yapılmadan, sadece belgesiz alış yapıldığından hareketle özel usulsüzlük cezası kesilmesi doğru değil. Çünkü VUK 353/1 inci maddesinin lafzına ve ruhuna baktığımızda ve hukuki belirlilik ilkesini de göz önünde bulundurduğumuzda; ilgili kanun metninde yer alan ‘‘………… düzenlemek ve almak zorunda olanların……….’’ ibaresi ile, belgesiz gerçekleştirilecek bir işlem için alan ve satan tarafın hangi kişi ya da firma olduğu somut olarak tespit edilmeden ve belirlenmeden VUK 353/1 maddesi kapsamında ceza kesilemeyeceği ifade ediliyor.
Ayrıca, Danıştay Dava Daireleri ve Vergi Dava Daireleri Kurulu da benzer olaylarda üzerinde durduğumuz kanuni zemin üzerinde durumu değerlendirerek, özel usulsüzlük cezası kesilemeyeceği yönünde kararlar veriyor. Bu konuda Danıştay tarafından verilen kararların gözönünde tutulması gerektiğini değerlendiriyoruz.