Damızlık ithalatını durduracak proje ve incirde iki büyük tehlike

Ali Ekber YILDIRIM TARIM DÜNYASINDAN

Türkiye’nin hayvancılıkta en önemli sorunu ithalat bağımlılığı… A’dan Z’ye her şey ithal ediliyor. Damızlık materyal, yem hammaddesi, canlı hayvan (kesimlik, besilik), karkas et, çoban, aşı, ilaç, sperma hemen her şey ithal. Elbette bunların hepsi Türkiye’de de üretiliyor.

Ancak, 2010 yılından bu yana sadece canlı hayvan ve et ithalatına 11 milyar doların üzerinde döviz ödendi. Yem hammaddelerine yılda 3-4 milyar dolar ödeniyor. Kırmızı et fiyatındaki artış bahane edilerek ithalat sürdürülüyor ve birileri bu işten çok büyük paralar kazanıyor.

Hayvancılıktaki bu ithalat sarmalı nasıl kırılacak?

Zaman zaman önemli projeler gündeme gelse de kalıcı bir çözüm bulunamıyor. Belki de bulunmak istenmiyor. İthalatın devam etmesi işlerine geliyor.

Damızlık düve merkezleri neden yaşatılamadı?

Faruk Çelik’in Tarım Bakanı olduğu dönemde, 2016’da açıklanan Milli Tarım Projesi’nin en önemli ayaklarından birisi hayvancılıkta ithalatı önleyecek, üretimi artıracak yerli ve milli bir projenin yaşama geçirilmesiydi. Bu kapsamda hayvancılıkta bölge bazında ihtisaslaşmaya gidildi. Türkiye’nin 32 ili damızlık düve üretim merkezi ilan edildi. Bu illerde en az 500 baş kapasiteli damızlık gebe düve merkezlerinin kurulması için inşaat, hayvan ve makine alımında yüzde 50 hibe desteği verileceği açıklandı. Kurulacak damızlık düve merkezleri düve ihtiyacının yurt içinden karşılanması ve ithalatın sona erdirilmesi hedeflendi.

Damızlık Sığır Yetiştirici Birlikleri’nin yanı sıra bazı illerde özel girişimciler tarafından olmak üzere 22 ilde damızlık düve merkezi kurulması çalışmalar başlatıldı.

Genel olarak bakıldığında hayvancılıkta üretimin planlaması, ithalata bağımlılığın azaltılması, üretimin, ticaretin ve ihracatın yapılandırılması gibi önemli stratejileri olan bu proje, Faruk Çelik’in görevden ayrılması ile deyim yerindeyse kaderiyle baş başa bırakıldı.

Faruk Çelik’ten sonra göreve gelen Ahmet Eşref Fakıbaba, bu projeyi yok sayarak, ithalatla karşılanmak üzere “250 bin damızlık düve projesi”, “5 bin baş koyun projesi” gibi yeni projeler başlattı.

Hayvan ithalatı bitecek denildi, ithalatta rekor kırıldı

Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi’ne geçince, Bekir Pakdemirli Tarım ve Orman Bakanı yapıldı. Pakdemirli; “2022’den sonra hayvan ithalatı sona erecek, ihtiyacımız kalmayacak” dedi. Türkiye, 2023’ün ilk 11 ayında 1 milyar doların üzerinde sığır ithalatı yaptı. İthalattaki artış oranı yüzde 940 oldu.

Düve merkezlerinin çoğu kapandı. Sedat Güngör’ün başkanlığını yaptığı Aydın Damızlık Sığır Yetiştiricileri Birliği, Ziraat Bankası ile işbirliği yaparak düve üretim merkezini ayakta tutan ender kuruluşlardan birisi oldu.

Aydın Bozdoğan’da Türkiye İş Bankası Tarım İhtisas Şubesi’nin açılışında çiftçilerle sohbetimizde hayvancılık konusu ana gündem konularından birisi oldu. Diğer konuları dün yazmıştım.

Bozdoğan Tarım ve Orman İlçe Müdürü Soner Altun, Aydın Damızlık Sığır Yetiştiricileri Birliği ile yaptıkları işbirliği ve 5 yıllık bir projeden söz etti.

Projenin ayrıntılarını konuştuk. Gerekli destek sağlanır ve ülke genelinde uygulanırsa damızlık ithalatını azaltabilir hatta ihracat bile yapılabilir.

Damızlık ithalatını durduracak proje

Soner Altun, projenin ayrıntılarını şöyle anlattı: “Biz geçen sene bir proje başlattık. Düvelere dişi sperma attık. Doğan buzağıların tamamı dişi oldu. Dolayısıyla elimizde bir materyal oldu. Bu projeye Aydın Valiliği Yatırım İzleme ve Koordinasyon Başkanlığı’ndan destek aldık. Önceki bakanımız projeyi duyunca ‘Aydın geneline yayın’ diyerek destek verdi. Ödenek gönderdiler. Şu anda 7 ilçemizde dişi sperma projesi devam ediyor. Sadece 4 buzağı ile bizim projemizin bedeli karşılanmış oldu. Fakat bu da yetmiyor, dedik ki 18 ile 45 yaş arasında hayvancılık yapanlar, yapmak isteyenler ayrı bir işletme, hastalıktan ari işletme kursunlar. Bu işletmeler en az 20 en fazla 50 baş olacak. Bunların ilk anaçlarını Hollanda’dan getirelim. Damızlık Birliği’nin veterinerleri 5 yıl boyunca suni tohumlamalarını yapsınlar. Doğam buzağıların yarısını kendi ihtiyaçları için işletmelerinde değerlendirsinler, Diğerlerini Damızlık Birliği’nde Bakanlığın belirleyeceği en üst fiyattan devrini, satışını yapsınlar. Bu işletmeler aynı zamanda süt sığırcılığı yapacakları için sütten kesilmiş buzağılarını verdikleri zaman işletmeye bir akış olacak. Bu şekilde yapılacak sözleşme ile Ziraat Bankası’na olacak kredi borçlarını da ödemiş olacak. Buna yönelik projemizi yaptık. İl müdürlüğümüzle değerlendirdikten sonra bakanlığımıza sunacağız.

Bu projeyi hayata geçirdiğimizde şunu öğrenmiş olacağız biz düve yetiştirebiliyoruz. Uşak, Manisa, Afyon, İzmir’den Ankara’dan gelip buradan değerli damızlık alacaklar. Yeni işletme kuranlar için çok büyük avantaj olacak.

Bu fikir nerden çıktı biliyor musunuz? Üç gencimiz bir işletme kurdu. Sağdan soldan düve topladılar hepsi brusella, tüberküloz çıktı ve hepsini kestirmek zorunda kaldılar. Ama böyle hastalıktan ari düve işletmelerimiz olursa bu sorunu çözmüş oluruz ve ithal damızlık ihtiyacı azalmış olur. Gün gelir damızlık ihraç ederiz. Bu işletmelerimiz sıkı denetlenecek, özel kayıt altında tutulacak. Gençlerimiz buna hazır. Şimdiye kadar 50 gencimiz gelip ‘beni bu projeye yaz’ dedi.”

Özetle hayvancılıkta ithalat sarmalını kıracak projeler geliştirmek gerekiyor. Bozdoğan’da İlçe Tarım Ve Orman Müdürlüğü’nün bu projesi bu anlamda önemli.

Bugün Niğde’deyim

Sizler bu satırları okuduğunuzda ben Niğde’de olacağım. Tarım Öğretimi’nin 178. yılı kutlama programı kapsamında Niğde Ömer Halisdemir Üniversitesi’nde “Cumhuriyetten Günümüze Tarımın 100 Yılı” konulu bir konuşma yapacağım. Etkinlik 10 Ocak Çarşamba günü saat 13.30’da Şehit Ömer Halisdemir Kongre ve Kültür Merkezi’nde olacak.

Damızlık Düve Projesi uygulandığında neler olacak?

1- Entansif damızlık süt sığırı üreticisi işletmeciliği bilinci gelişecek,

2- Geçim ve gelir kaynağı olan işletme sayısı artacak,

3- Bozdoğan damızlık hayvan temininde merkez haline gelecek,

4- Kendi öz sermayeleri ile entansif düve işletmesi kuracak yetiştiricilere referans olacak,

5- Süt sığırcılığında süt ve buzağı verimliliği artacak

6- Beş yılın sonunda kümülatif olarak 10 bin damızlık sayısına ulaşılacak,

7- Yıllık Ortalama 7 bin 500 ton süt üretilecektir.

İncirin geleceğini tehdit eden iki tehlike

Bozdoğan’ın önemli ürünlerinden birisi de incir. Türkiye, kuru incir üretiminde ve ihracatında dünyada ilk sırada. Yıllık ortalama 80-90 bin ton kuru incir üreten Türkiye, bunun yüzde 90’nını ihraç ediyor.

Ege Kuru meyve ve Mamulleri İhracatçıları Birliği verilerine göre, Türkiye, 2022/2023 sezonunda 73 bin 388 ton kuru incir ihraç etti. Bu miktar bazında bugüne kadarki en yüksek ihracat, bu ihracattan elde edilen gelir ise 260 milyon dolar. Türkiye, 100’den fazla ülkeye incir ihracatı yapsa da ana pazarlar Avrupa ve Amerika. Bu yılın ilk 3 aylık döneminde 27 bin ton kuru incir ihracatı yapıldı.

Tariş’te çalıştığı dönemden beri tanıdığım ve yurt dışı fuarlarda inciri tanıtmak için çaba gösteren Banu Özgün Er’e incirdeki son durumu sordum ve çarpıcı bilgiler verdi. Jeotermal enerji santrallerinin ve Avrupa’da yaşlanan nüfusun incir için gelecekte iki büyük tehlike olduğunu ve buna yönelik önlemler alınması gerektiğini söyleyen Banu Özgün Er’in anlattıkları özetle şöyle:

- İhracatta rekor fiyat

“ Bu yıl kuru incirde beklenen rekolte 92 bin ton olarak tahmin edildi. Daha önce üretimin 120 bin ton olacağı ifade edilmişti. Ancak, olumsuz hava koşulları, özellikle Ağustos ve Eylül‘den sonraki yağışlar ürünü olumsuz etkiledi. İlk ihracat tarihi 6 Ekim olarak belirlendi. Uzak pazarlar için geç bir tarih olarak eleştirildi. Ama daha erken tarih belirlense de zaten yeterince ürün yoktu.

İncirin yüzde 80-90’ı zaten ihracata gidiyor. Üreticiden kuru incirin kilosu sezon başlangıcında 90 liradan alındı. Daha sonra fiyat 120 liraya kadar çıktı. Tariş, önce 92 lira alım fiyatı açıkladı, sonra ürün alabilmek için fiyatı 120 liraya yükseltti. Fakat piyasaya çok ciddi bir etkisi olmadı. İhracat fiyatı 6 Ekim’den bugüne her boydan incir için geçerli olan ortalama fiyat kilo başına 4,19 dolar oldu. Orta boy incirler 6 dolar seviyelerinde. Bu, ihracatta rekor fiyattır.

- İncir sanayi ürünü değil, belli bir sezonu var

İncir, noel, yılbaşı gibi dönemlerde tüketiliyor ve daha çok da Avrupa ülkeleri alıyor. Ancak, Avrupa ülkeleri fiyattan dolayı alım miktarlarını azalttı. Bu sezon toplamda bugüne kadar 27 bin ton kuru incir ihracatı yapıldı. Geçen sene aynı dönemde 30 bin tondu. Yüzde 10 civarında bir azalma var.

Üzüm gibi sanayi, endüstriyel bir ürün değil. Bu nedenle belli bir sezonu var. Özellikle paskalya döneminde daha çok satılıyor Yani yıl boyu satılan bir ürün değil. Ayrıca Avrupa’da yaşlanan nüfus nedeniyle tüketim azalıyor. Gençler inciri çok tanımıyor, tüketmiyor. Tanıtım konusunda bazı çalışmalar yapıldı ama bu yetersiz kaldı. Yeni jenerasyona inciri tanıtmamız gerekiyor.

- Aflatoksin sorunu çözüm bekliyor

İncirde en önemli sorun aflatoksin, okratoksin. İhracatta ürününüz red edildi ise 3 seçenek var; birincisi, kalıntı değerini daha yüksek kabul eden üçüncü bir ülkeye gönderirsiniz. İkincisi ülkenize getri getirirsiniz, üçüncüsü de imha edersiniz. Bu konuda da çok farklı uygulamalar var. Avrupa Birliği ortak bir karar alamadığı için inisiyatifi ülkelerin kendilerine bıraktı. Her ülke farklı bir şekilde uyguluyor. Örneğin Fransa, böyle bir durumda ne olursa olsun başka bir ülkeye gönderilmesini veya geri getirilmesini istemiyor ürünün imha edilmesine karar veriyor. İtalya benzer bir uygulama içinde. Almanya, geri gönderilmesine izin veriyor. Eskiden yüzde 20 oranında analiz yapılırken şimdi her konteynır analiz ediliyor. Buda ciddi zaman kaybı. Çünkü sonuç alıncaya kadar ürününüz orada bekliyor. İhracatçı için bu tür sıkıntılar hep gündemde. Tarım Bakanlığı yetkilileri ile görüşülüyor ama henüz olumlu sonuç alınamadı.

- Jeotermal incirin geleceğin tehdit ediyor

İncir daha çok ihraç edilen bir ürün, yurtiçinde tüketimin artması gerekiyor. İçeride ne kadar tüketirsiniz ihracatta o kadar güçlü olursunuz. Amerika Birleşik Devletleri birçok üründe bunu yapıyor.

İncirdeki en önemli sorun jeotermal enerji santralleri. Dünyada incirin yetiştiği ender bölgelerden birisi Aydın ve çevresi. Yıllık 80-90 bin ton kuru incir üretimi var. Dünyanın başka yerinde bu kurutmalık incirin üretimi yok ve siz böyle bir alanı jeotermal ile bir anlamda üretimi yok ediyorsunuz. Jeotermal santrallerin yarattığı nem hem inciri hem de zeytini ciddi olumsuz etkiliyor.”

Tüm yazılarını göster