Bundan neredeyse tam 35 yıl önce 26 Mart 1989’da yapılan yerel seçimlerde özellikle İstanbul’daki seçimi kimin kazanacağı büyük önem taşıyordu. 24 Mart 1984’de yapılan seçimde İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı seçilen Bedrettin Dalan beş yıl boyunca aktif bir belediye başkanı olarak İstanbul’a damgasını vurmuştu. Mensubu bulunduğu Turgut Özal’ın Anavatan Partisi(ANAP) da 1983’den beri iktidardaydı ve İstanbul’da seçimi kaybetmesi beklenmiyordu. Ancak özellikda le ekonomiyle ilgili vaatlerini gerçekleştiremeyen Özal’ın ve ANAP’ın inişe geçmeye başladığı da bir gerçekti.
Özal’ı Aşmak İçin
Benim bu süreci anlatan Özal’ı Aşmak İçin başlığını taşıyan kitabım yerel seçimlerden hemen önce yayınlanmış ve şaşırtıcı bir ilgi görmüştü. Ben buna rağmen Dalan’ın İstanbul’u kaybetmesini beklemiyordum. O zaman çalıştığım Cumhuriyet gazetesinde ilk sonuçlar geldiğinde de fazla heyecana kapılmadım. Ancak işin rengi belli olunca şaşkınlıkla karışık bir sevinç yaşayabildim.
Sonuçta ortaya çıkan tablo çarpıcıydı. İstanbul’da birinci parti olan Erdal İnönü’nun CHP’si oyların %28.69’unu, ikinci parti olan Süleyman Demirel’in Doğru Yol Partisi oyların %25.13’ünü almış, Özal’ın ANAP’ı ise %21.89 ile ancak üçüncü parti olabilmişti. Bu sonuçlar ANAP’ın ve Özal’ın gerileme dönemine girdiğinin ilk somut işareti oldu.
İmamoğlu kaybederse
35 yıl sonra şimdi gelinen noktada tamamen farklı bir tablo var karşımızda. İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığını kimin kazanacağı bir kez daha büyük önem taşıyor ama koşullar farklı. Şu anda Başkan olan Ekrem İmamoğlu, 2002’den beri Türkiye’yi yöneten partinin, yani AKP’nin adayı değil, muhalefetteki CHP’nin adayı. İmamoğlu’nun 5 yıl önce tekrarlanan seçimde AKP’li rakibine 800,000 fark atarak bu göreve gelmesi, zafer sarhoşu iktidar partisinin ve liderinin gözünde onu en tehlikeli siyasi rakip haline getirdi. Şimdi Cumhurbaşkanı Erdoğan bütün kabine üyeleri dahil herkesi seferber etti İmamoğlu’nun kaybetmesini sağlamak için. Önümüzdeki günlerde akla gelebilecek her türlü yöntemi kullanarak İmamoğlu’nun seçimi kazanmasını önlemeye çalışacaklar.
İmamoğlu bütün bu engellemelere rağmen Pazar günkü seçimi kazanırsa bu AKP ve Erdoğan için büyük bir darbe olacak. Erdoğan’ın ve AKP’nin Türkiye’yi babalarının çiftliği gibi yönetmesine tepki duyan herkesin 31 Mart’ta oyunu kullanırken bunu unutmaması gerekiyor.