Dün, Uluslararası Çalışma Örgütü’nün (ILO) Adana ve Mersin’deki, “Daha İyi Hayatlar İçin Daha Çok Fırsat” temasıyla duyurulan Hayata Fırsat Projesi kapsamındaki çalışmalarını ve faaliyetlerini yerinde inceledik.
Çalışma hayatının önemli kurumlarından birisi olan ILO tüm dünyada olduğu gibi ülkemizde de başta çocuk işçilik, çalışma koşullarının iyileştirilmesi, mevsimlik işçiler, iş sağlığı ve güvenliği, sendikalaşma ve kadınlara yönelik ayrımcılığın kaldırılması gibi çalışanları ilgilendiren birçok konuda çalışmalar yapıyor.
Bir grup gazeteci arkadaşımızla Mersin ve Adana’da incelemelerini yaptığımız Hayata Fırsat Projesi Avrupa Birliği tarafından finanse ediliyor. Türkiye’de geçici koruma altındaki Suriyeliler ve Türk vatandaşlarını ekonomik ve sosyal olarak güçlendirmeyi ve iş gücü piyasası ve yönetişim mekanizmalarını güçlendirmeyi amaçlıyor. Bu doğrultuda, proje süresince mesleki eğitimler, girişimcilik ve farkındalık eğitimleri verilecek, teşviklerle girişimcilik destekleniyor.
ILO'nun Amacı
Esasen ILO tüm çalışanların ve işverenlerin yakından bilmesi gereken önemli bir kurum.
Daha önce de bu konuyu ele almıştım. Ama yeri geldiğinden hem bir hatırlatma hem de okurlarımızı bilgilendirmenin faydalı olacağını düşünüyorum.
ILO'nun amacı, hükümetleri, işverenleri ve işçileri çalışma standartları oluşturmak, politikalar ve programlar geliştirmek üzere bir araya getirerek çalışan kadınların ve erkeklerin ihtiyaçlarının karşılanmasını sağlamaktır.
Bugün ILO insana yakışır işler yaratılmasına; çalışanları ve iş çevrelerini kalıcı bir barış, refah ve ilerlemeye sahip çıkmaya yöneltecek ekonomik koşullarla çalışma koşullarının sağlanmasına yardım etmektedir. Bu hedeflere yönelik çalışmaların desteklenmesinde ILO çalışma yaşamına ilişkin benzersiz bir uzmanlık ve deney birikiminden yararlanmaktadır.
ILO’nun Türkiye’deki Çalışmaları
ILO geçici koruma altındaki Suriyeli çalışanlar ve işverenlerle proje kapsamında işbirliği yapılan Türk işverenler için bazı destekler veriyor. Hayata Fırsat Projesi, 1 Şubat 2018 ve 31 Ocak 2020 tarihleri arasında iki yıl için uygulanan bir proje. Özellikle hem Suriyeli hem de Türk vatandaşı dezavantajlı grupların çalışma şartlarının iyileştirilmesi, kayıtlı/sosyal güvenceli çalışmalarının sağlanması ve mesleki eğitimlerle desteklenmesi amaçlanıyor.
Türkiye, dünyada en fazla mülteci barındıran ülkelerden birisi, ülkemizde 3,5 milyonun üzerinde geçici koruma sağlanan Suriyeli var. Çoğunlukla da, mevsimlik tarım, inşaat, tekstil ve imalat işleri ile vasıfsız gerektirmeyen günübirlik işlerde kayıt dışı çalıştıkları görülüyor.
Bu proje kapsamında Ankara, İstanbul, Bursa, Konya, Gaziantep, Şanlıurfa, Adana, Mersin ve Hatay olmak üzere 9 ilde 400 iş yerinde ve toplam 12 bin 600 geçici koruma kapsamındaki Suriyeli, 4 bin 300 Türk vatandaşı için ekonomik ve sosyal açıdan güçlendirilmeleri ve meslek edinmelerinin sağlanmasına çalışılıyor.
Avrupa Birliği tarafından finanse edilen ve ILO - Aile, Çalışma ve Sosyal Politikalar Bakanlığı İş gücü Genel Müdürlüğü koordinasyonunda ve işbirliğinde 1 Şubat 2018-31.1.2020 tarihleri arasında yürütülecek “Hayata Fırsat” projesi ile Türkiye’de geçici koruma kapsamındaki Suriyeliler ve Türk vatandaşlarının ekonomik ve sosyal olarak güçlendirilmesi, iş gücü piyasasına girişlerinin kolaylaştırılması ve desteklenmesi amaçlanıyor. SGK pimleri ve çalışma izni masrafları bu proje bütçesinden karşılanıyor.
Proje kapsamında özellikle geçici koruma kapsamındaki Suriyeliler ve Türk vatandaşlarının istihdam edilebilirlik ve iş gücü piyasasına erişimlerinin artırılması, sosyal ve ekonomik hayata uyumun artırılması, insana yakışır iş imkanlarının yaratılması, yerel ekonomik kalkınma ve istihdam imkanlarının yaratılması için potansiyelin tespit edilmesi, devlet kurumları ve sosyal ortakların ulusal politikaları uygulama kapasitelerinin iyileştirilmesi ve iş yerinde temel haklar ve ilkeler hakkında farkındalığın artırılması sonuçları bekleniyor.
Sahiplenmeyle verim artışı
Mersin ve Adana’da proje kapsamındaki işletmelerde yaptığım gözlemlerimde, Suriyelilerin kayıtlı çalıştıkları işyerlerini sahiplendikleri ve aidiyet hissettiklerini gördüm. Dünyanın önemli markaları için üretim yapan tekstil işletmesi sahibi Ekrem beyin “yabancılıklarını hissetmemeleri” için kaynaştırmaya dönük çabaları çok faydalı olmuş. Aidiyet hissi ve sahiplenme ile birlikte verimlilik ve kalitede artmış.
Toplumun merak ettiği sorulardan birisi olan Suriyeliler kendi ülkesine dönmek ister mi diye sorduğum 28 yaşındaki erkek bir işçi, Türkiye kontrolündeki bölgelerde iş ve istihdam imkanı sağlanması durumunda çoğunluğun gideceğini belirtti. Güven ortamının sağlanması ve bu bölgelerde yatırımlarla birlikte istihdam sağlanması faydalı olacak.