Çünkü çürüme, yapıyı bir arada tutan yasaları işlevsiz kılar. Başka yasalara itaat edilmeyen yerde çürüme, tek yasa olur. Çürümenin çaresi yoktur. Devrini tamamlayacaktır. Çürüme bir kez başlamaya görsün, hükmünü icra edene dek sürecek, bir sonraki taze, güçlü ve temiz yapının gübreliği olacaktır.
Kötü haber; çürüme başladığında engellenmiyor oluşudur da iyi haber; gelecek kuşağın yeşereceği tarlada yeni fidanların boy atacağı, farklı bir geleceğin vaadi olan gübreliğe dönüşeceğidir. Toplumu çürüten, bireyler arasındaki görünmez bağlar olan asabiyetin (İbni Haldun’un önerisi) azalmasıdır.
Babalar ve oğullar
Kurucu babalar, değerleriyle vardır ve ülkeyi inşa eder, toplumu var kılarlar. Oğulları da babaları kadar olmasa da değerleriyle toplumu güçlendirirler, bayındır kılarlar. Ancak üçüncü nesil, torunlar; kurucu babaların değerlerini unutmuş, aralarındaki dayanışma bağını zayıflatmışlardır.
Bu dönemde sanat, edebiyat, mimari, estetik gelişir. Torunların çocukları ise çürüme neslidir. Asabiyet yok olmuştur. Geriye, bencil, çıkarcı, değerlerini yitirmiş, ahlakı çökertmiş, hedonist yapı gelmiştir. Bu nesil; büyük bedeller ödeyecek ve doğuracağı çocuklar yeniçağın kurucuları olacaktır.
İKİ SORU İKİ CEVAP / Stratejiye dair…
Çürüme birdenbire mi olur?
Çürümenin 4 evreli devranına dair; 1-Zor zamanlar güçlü liderler doğurur, 2-Güçlü liderler kolay ortamlar üretir, 3-Kolay ortamlar zayıf liderler var eder. 4-Zayıf liderler zor zamanları geri getirecektir. Bu metodolojiyi, ister yüzyıl öncesinden ister çeyrek asır öncesinden başlatın, işe yarayacaktır.
Çürümenin belirtileri nedir?
Zor zamanlar, tanımını çürümeden alır… Liyakati dışlarsın, bilen değil bizden insanlara meyledersin, terazinin ayarıyla oynarsın, devlet malını deniz yemeyeni domuz diye tanımlarsın, bal tutan parmağını yalamaya başlar, hukuk gücünü kaybeder ve yerini güçlüler hukukuna bırakır.
not/ Çürük toplum hapishaneye dönüşür
Çürüme tepeden başlar, tabana yayılır. Çürüme bir kez tetiklenince, toplumsal değerler ihlal edilir. Demokrasi talebi yoktur, imtiyaz talebi vardır. Otorite talebi de yükselir. Ancak otoritenden beklenti, “çıkar” olur. Aile bozulur, değerler yok olunca aile bireyleri menfaat yığınlarına dönüşür.
Neticede çürük toplum; bireylerinin içinde çürüdüğü hapishaneye dönüşecektir. Çürümeye dair akılda kalmasını umduğum şudur ki çürümenin, bir kez başladığında durdurulamayacağıdır. Bu yüzden senin sağlam olman yetmez, çürüklerden de uzak durman gerekecektir.
Bozuk olanı tamir edersin, kırık olanı onarırsın, eski olanı yenilersin, sökük olanı diker, eksik olanı tamamlarsın ancak çürük olana çare yoktur. Çürüme, entropinin (geri döndürülemez bozulma) kaçınılmaz sonucudur. İster yemek olsun ister insan ister toplum; çürüyeni değiştirmek zorundasın.
Nice kurum, değişen zamana ayak uyduramadığı için köhnemiştir. Değer üretmemeye başlayan her kavram, silinmeye mahkûmdur. Hele ki toplumun bireyleri arasındaki ilişkileri düzenleyen hukuk çürümüşse, toplumsal barış bozulacak, bireysel çıkarlar ön plana çıkacak ve temel yapılar çökecektir.
Bireylerin bencilleşmesi, toplumları çürütür diyorsak, bir sonraki toplumun da gübreliği oluşuyor demektir. Son söz; senin sağlam olman yetmez, çürüklerden uzak durmalısın yoksa sen de çürürsün.