Tatilimizi geçirmek üzere gittiğimiz Cunda adası, bilindiği gibi tarihi ve kültürel zenginlikleri barındıran, denizi ve harika doğasıyla Ege Bölgemizin cennet köşelerinden Ayvalık ilçemizin şirin beldelerinden.
Ayvalık-Cunda ve yöresi yoğun yazlık konutların, otel ve pansiyonların konuşlandığı, yılın her mevsiminde yerli ve yabancı turist akımına uğrayan bir bölgemiz. Tatilde, Cunda adası sahilinde ve ara sokaklarında yerleşik restoran, cafe işleten esnaflarımız, yolcu taşıyan tekne sahipleri ile mandıra işletmeciliği, zeytin yağı ve sabun üretimi yapan işletmelerin yöneticileri ile pandemi sürecinde ve sonrasında ekonomik ve sosyal alanda yaşadıklarını konuşma olanağını buldum. Anlatılanlardan derlediğim bilgileri sizlerle paylaşmak istiyorum. Restoranlarda Ege mutfağını oluşturan zeytinyağlı Ege mezeleri, yöresel ot çeşitleri, balık ve et çeşitleri buranın ortak mönüsünü oluşturuyor.
Bunlardan kısaca bilgi vermek isterim. Yöresel otları; turp otu, hardal otu, semizotu, istifno, arapsaçı, deniz börülcesi, sıcak ot (akkız) , hindiba, izvinya, ısparaca, cipez, ebegümeci, pey, ısırgan salatası, brokoli salatası, girit ezmesi, kabak çiçeği dolması olarak sayabilirim. (Bunlar sadece benim not alabildiklerimden) Deniz ürünlerine gelince; Ayvalık’a özgü “Papalina balığı” ve mevsim balık çeşitleri, midye dolma, midye tava, kalamar tava, kalamar ızgara, kalamar dolma, karides bademli, lakerda, kalamar salatası, karides salatası, ahtapot salatası, deniz ürünleri kokteyl gibi zengin ürünlerinden oluşan mezeler.
Konuşmalara gelirsek; Ahmet Nihat Bekit tarafından 1978 yılında hizmete açılan “Bay Nihat “Rumlardan kalma sarımsak taşları ile bezenmiş tarihi binası ve otantik atmosferi balık pastırması, balık sucuğu, soslu kılıç balığı ve uskumru çirozun da yer aldığı, deniz ürünleriyle hazırlanmış 100’e yakın meze ve yemeğiyle meşhur.
Ülkemizin en iyi 10 balık restoranları arasında sayılıyor. Restoranı Bay Nihat’ın oğulları Volkan ve Hakan kardeşler işletiyor. Her ikisi de müşterilerine hizmetin kaliteli sunulması için olağanüstü çalışıyorlar. “Biz 12 ay hizmet veririz, pandemi sürecinde biz de kapalı kaldık. Bu süreç bizi de zorladı.
Haziran ayında yeni normal yaşamla birlikte mesafe ve hijyen kurallarını uygulayarak hizmet vermeye başladık. Çok şükür hızla toparlıyoruz” diyor kardeşler.
Tarihi bir binada ve bahçesinde müşterilerini ağırlayan Körfez Restoran’ın sahibi Çoban lakabıyla tanınan Salih bey de süreci şu sözleriyle anlatıyor; Yıllardır şef olarak bu meslekte bilgi ve tecrübem oldu. Kendi işimi açtım pandemi de yeterli destek alamasam da haziran ayı başından beri hizmet veriyoruz, darlandık, zorlandık ancak bunları inşallah aşıyoruz” diyor.
Körfez Restoran’ın şef garsonu Rasim beyden de söz etmem gerekecek. Benim de lakabım Çoban Rasim’dir. 13 yaşına kadar Kastamonu Cide’de koyun güttüm. “İstanbul’da yamak olarak girdiğim meslekte 40 yılı geride bıraktım, devlet büyüklerine ,ünlülere çok hizmet ettim ” diyerek cep telefonundaki fotoğraflardan sn. Recep Tayip Erdoğan’la, rahmetli Sn. Süleyman Demirel’le birlikte olduğu kareleri gösteriyor. Kendisinin seçtiği sayıları 10’u geçen Ege otlarıyla masamızı donatan Rasim beyin ikramı Hürrem Sultan tatlısıyla yemeğimizi noktaladık. İşinin ehli, müşteriyle diyaloğu müthiş tam bir fenomen Rasim bey.
Cunda’dan son konuştuğum kişi, Yakamoz Avlulu Meyhane’nin sahibi Girit’ten mübadelede gelen aileden Onur Onay. Güler yüzlü, sempatik davranışlarıyla avlu ve sokakta konuşlandırdığı beyaz-mavi boyalı tahta masa ve sandalyelerde müşterilerine hizmet sunuyor. Entellektüel bir müşteri profiline sahip olduğu görülüyor. Onur bey, “Bizim aile Girit’ten geldiği için mutfağımızda Girit özelliği taşıyor” ifade ediyor. Menüde balık çeşitlerinin yanı sıra Cunda, Ege, Girit ve Anadolu mutfağından eşsiz lezzetler arasında tercih yapmak sizin için oldukça zor. Onur bey “Mekan ailemizin olmasına rağmen pandemide diğer giderleri karşılamada elbette zorlandık. Adada bu yıl işlerimiz geçen yıla göre yarı-yarıya azaldı. Yine de bayramda sevindik diyebilirim” diyor.
Bu kez konuştuğum kişi Kesebir Mandıra’nın sahibi İsmail Kesebir. İsmail bey adaya gelen konuklarla ilgili ilginç bir tespit yapmış. “Bu yıl adaya özellikle bayramda gelenlerin bir bölümünün tatil kredisini kullananların olduğuna tanık oldum. Keza kaldıkları pansiyonlarda sabah kahvaltısı için iş yerimizin kapanışına yakın saatlerde gelip yarım kilo peynir için iki kredi kartı kullananları gördüm” diyor.
Gerek İsmail bey gerekse konuştuklarımdan Cömert Zeytinyağı ve sabun sanayi genel müdürü Abdurrahman Tüfekçi ile zeytinyağı üreten Evliyazade firmasının, satış elemanları; “Ayvalık yöresinde yazlıklarda kalanlar salgın sebebiyle, merkeze ve Cunda’ya gezmeye, alışverişe bile gelmeye çekiniyorlar. Bölgede yazlıkları olan yüzlerce gurbetçi vatandaşlarımızda bu sene salgın nedeniyle gelemediler. Salgın ekonomik yönüyle bütün dünyada olduğu gibi bizi de sarstı. Ayvalık’a ve Cunda’ya gelenler bu yıl yarı-yarıya azaldı. Gerek eski müşterilerimize gerekse internetten bize ulaşan yeni müşterilerimize kargoyla satışımızı sürdürüyoruz” diyorlar.
Cunda’dan bir notta Cunda-Ayvalık motorları ve tur tekneleri işletenlerden; “Günde bir seferde 8- 10 kişiyle gidip geliyoruz. Bayram olsa da gelenler zayıf kaldı. Koy turlarına 15-20 kişi bulabilirsek Allah bereket versin diyoruz” diyorlar.
Son konuştuğum kişi ise bu kez “Ayvalık Cumhuriyet Lokantası” müdürü Hakkı bey oldu.
Sahibi Ayvalık’tan düşmanı atmak için çete kuran Kuvay-i Milliyecilerden. Türk bayrakları ve Mustafa Kemal Atatürk ve silah arkadaşlarının fotoğraflarının yer aldığı köşe bizim gibi buraya gelenlerin beğenisini kazanıyor. Birbirinden leziz çeşidi bol sulu ev yemekleri, pidesi, harika kebaplarıyla Ayvalık’ta ünlenmiş bir lokanta. Hakkı bey, “Konum olarak Adliye Sarayı’nın karşısındayız.
Kapalı kalmanın yanı sıra Adliye de kısıtlama nedeniyle pandemi sürecinde ciddi sıkıntı yaşadık.
Çekilen sıkıntılara rağmen umudumuzu yitirmedik, müşterilerimizin desteğini alarak hizmetimizi inançla sürdürüyoruz” diyor.
Umudunu yitirmeyenleri selamlayarak, Cunda tatilimden derlediğim notları sonlandırıyorum.