Cumhuriyet’te 101’den sonrası

Osman ULAGAY DÜNYA GÖZÜ

Türkiye Cumhuriyeti’nin 101.yılı dün görkemli törenlerle kutlandı büyük şehirlerimizde. Birkaç kentteki gösterleri televizyondan izlerken törenlere katılan gençlerin kararlı ve etkileyici yürüyüleri bir an için unutturdu son haftaların ürkütücü gelişmelerini. Her an yeni bir felaket haberiyle, yeni bir kabusla karşılaşmamak için mümkün mertebe uzak duruyorum televizyon haberlerinden, aklını yemiş görünen etkili ve yetkili zevat konuşmaya başlayınca derhal başka kanala geçiyorum. Dün buna gerek kalmadan izledim gösterileri.

Dün sabah, her gün okuduğum gazetelere  göz atarken de sanırım Türkiye’ye özgü bir olay olan Atatürk hayranlığının yeni örnekleri sayesinde güne umutlu başlamıştım. Hiç olmazsa bir 29 Ekimi daha Atatürk’e dil uzatmayı marifet sanan yaratıkların yeni hezeyanlarına maruz kalmadan geçirmek umudundaydım.

Demokrasinin krizi

Türkiye Cumhuriyeti 101 yaşına geldi ama demokrasinin tüm vecibelerinin yerine getirildiği bir ülkede yaşadığımızı iddia edemeyiz her halde. Tanınmış İngiliz tarihçi Timothy Garton Ash yıllar önce İstanbul’da katıldığı bir toplantıda şöyle bir ifade kullanmıştı: “2005 yılında bir Avrupalı olarak dondurulup 2017 yılında uyandırılsaydım her halde bir şok yaşayarak hemen ölürdüm” demişti.

İngiliz tarihçinin ne demek istediğini şimdi Türkiye’de yaşayan bir gazete yazarı olarak çok daha iyi anlıyorum. Bugün Türkiye’de yaşananlar Avrupa’da yaşansa Timothy Garton Ash aramızdan ayrılmış olurdu her halde.

Bugün Türkiye’de yaşanmakta olanlar aslında dünyada yaşanmakta olanların bir uzantısı sanki. Demokrasi bugün yalnızca Türkiye’de değil, demokrasiyi içselleştirmiş olan Batı ülkelerinde de tehdit altında. Popülizm dalgası birçok ülkede yükselirken demokrasinin, insan haklarının, ifade özgürlüğünün değerini bilen insanlar panik içinde. Donald Trump’ın çok yakında yeniden ABD Başkanı olması ihtimali artarken panik yaşayanların sayısı da artıyor.

Demokrasinin sigortaları

Demokrasiyi içselleştirmiş olan Batı toplumlarında sistemi koruyacak toplumsal güçler ve yapısal sigortalar var. Demokrasiye karşı akımların güçlenmesi demokrasiyi savunmaya hazır olan güçleri derhal harekete geçiriyor. Ayrıca yükselen popülizm dalgasının demokrasiyi yeni temellere oturtma ihtiyacını ortaya çıkartmış olması da demokrasiyi savunan güçlerin kolay teslim olmayacağını gösteriyor.

Türkiye’nin çıkmazı

Biz ise demokrasiyi savunmanın giderek zorlaştığı bir ülkede yaşıyoruz. Demokrasiyi özümsemiş geniş bir toplumsal tabanın var olduğunu ve gereğinde demokrasiyi savunacağını söylemek olanaksız. Türkiye demokrasiden uzaklaşan, entelektüel kapasitesi köreltilmiş, bilim ve teknolojideki gelişmelere ayak uyduramayan bir ülke haline gelirken bu gidişata karşı çıkarak topluma umut aşılayacak bir siyasi lider ve hareket de yok ortada. :u koşullarda geleceğe iyimser bakmak da hiç kolay değil.

Bir yıl sonra Türkiye Cumhuriyeti’nin 102.yılını kutlarken umarım daha iyimser bir tablo çizebiliriz.      

  

     

Tüm yazılarını göster