Cumhuriyet’in ilk röntgen profesörü

Vahap MUNYAR İŞ DÜNYASINDA DİYALOG

THE Coca-Cola Company eski üst düzey yöneticisi, Türk Hava Yolları’nın (THY) önceki dönem yönetim kurulu başkanlarından, eski ANAP Milletvekili Cem Kozlu, geçenlerde gazeteye uğradı.

Kozlu, Osman Saffet Arolat ve Hakan Güldağ’la birlikte sohbete başlamadan önce çantasından çıkardığı bir kitabı imzaladı:

  • Bir Tıp Şehidi Salahattin Mehmet Erk, Cumhuriyet’in İlk Röntgen Profesörü…

Kitabın ilk sayfasındaki yazar Cem Mehmet Kozlu’yu tanıtan bölümde daha önce yazdığı kitapların listesine baktım:

  • Avrupa’ya Hayır Diyebilen Türkiye
  • Liderin Kitaplığı
  • Liderin Takım Çantası
  • Kurumsal Kültür
  • Rising Above The Clouds
  • Bulutların Üstüne Tırmanırken
  • Uluslararası Pazarlama
  • Öfkeden Çözüme
  • Türkiye Mucizesi İçin
  • Sogo Şoşa: Dışa Açılmada Bir Japon Dersi
  • Dalmaçya Kıyıları

Yeni kitabının esin kaynağına geçti:

-          Salahattin Mehmet Erk, benim dedem. Dedemin karısına aşkı, memleket aşkı ve meslek tutkusunu, aile fertlerimizden topladığım mektuplarından, yazışmalarından yola çıkarak yazdım.

Dedesinin Türkiye’nin ilk röntgen profesörü olduğunu belirtti:

-          Dedem ülkemizin ilk röntgen uzmanı değil ama ilk röntgen profesörü. Viyana’da iki profesörün yanında asistanlık yapmış.

Dedesinin Birinci Dünya Savaşı’nda çiçeği burnunda bir doktor teğmen olarak üç cephede, Çanakkale, Balkanlar ve Filistin’de görev yaptığını anlattı:

-          Anneannem Sabahat Hanım’a yazdığı mektuplar, radyoloji ihtisası için gittiği Viyana ve çeşitli Alman şehirlerinden ona ve kayınvalidesi Azime Hanım’a gönderdiği kartpostallar, tıp alanında sakladığı kupürler, meslektaşlarının onu anlatan yazıları kitabın kaynağı oldu.

Ardından ekledi:

-          Bu kitapta, 20’nci asrın ilk 20 yılında genç bir tıp öğrencisinin savaştaki hizmetlerini, mütarekeden sonra işgal altındaki İstanbul ve Viyana anılarını, Cumhuriyet’in kuruluşundan sonraki mesleki çaba ve katkılarını okuyacaksınız.

Kozlu anlatırken kitabın son bölümünde Prof. Salahattin Mehmet Erk’in vefatıyla ilgili bölümü okudum:

-          Meslektaşları farklı bir tedavi önerirler, kabul eder. Beyninin belli bir noktasına alkol iğnesi yapılır. İğneden sonra neneme, “Kafatasımın içinde sanki bir atom bombası patladı” dediği söylenir. Kısa bir süre sonra kötüleşir ve vefat eder.

-          Bazı meslektaşları yanlış uygulanan iğnenin erken ölümüne neden olduğunu konuşurlar. Çoğu ise 30 yılı aşkın maruz kaldığı X-ışınlarının bünyesini zayıflatıp 57 yaşında zamansız ölümüne neden olduğunu düşünür.

Kozlu, kitapta dedesinin “Röntgen Şuaatının Keşfi, Tarihçesi” notlarına da yer verdi:

-          Röntgen şuaatının tatbikatından en büyük istifadeyi tababet görmektedir. Röntgenden istifade bidayette yalnız cerrahiye ve ancak kırık, çıkıkta inhisar etmekte idi. Sonraları bazı dahili hastalıkların teşhisinde de istifade olunmaya başladı.

-          Memleketimizde radyoloji inkişafını Cumhuriyet’e medyundur…

Cem Kozlu’nun “Bir Tıp Şehidi, Salahattin Mehmet Erk, Cumhuriyet’in İlk Röntgen Profesörü” kitabı Remzi Kitabevi yayını olarak çıktı. Üstelik kısa sürede ikinci baskısı da yapıldı.

Almanya’da röntgen fabrikası gezdim, biz o kadar geri kalmışız ki

CEM Kozlu’nun “Cumhuriyet’in İlk Röntgen Profesörü” kitabında Prof. Salahattin Mehmet Erk’in Frankfurt’tan eşi Sabahat Hanım’a yazdığı şu mektup dikkatimi çekti:

-          Bugün Veifa Werke ismindeki büyük bir röntgen fabrikasını gezdim. İnsan adeta alıklaşıyor. Düşünüyorum da biz Avrupa’ya nazaran o kadar geri kalmışız ki, insanın aklı almıyor.

-          Biz Avrupa’nın eteğine erişebilmek için Himalaya Dağları gibi kim bilir kaç tane büyük dağ aşacak kadar dev adımlarıyla çalışmalıyız gerek maddi, gerek manevi ve gerekse mali cihetlerce…

-          Şimdiye kadar Avrupa’nın bize tahakküm etmekte ve el’an dahi edegelmekte olmasının sebebini bu muazzam müessesatı gördükçe anlıyorum ve kendi kendime diyorum ki, hakikaten bizler şimdiye kadar ölü gibi uyumuşuz.

-          Eğer bundan sonra da hakiki manasıyla bu büyük ve derin uykudan uyanmaz isek vay halimize!..

-          İnsan buralarını dev müessesatı gördükten sonra ancak dünya olduğunu ve dünyada nasıl yaşanıldığını anlıyor.

Çocuklar fabrika tozuyla büyüyor burada kredi batmaz

HAKAN Güldağ, Şeref Oğuz, Handan Sema Ceylan ve Ali Eskalen ile birlikte Kahramanmaraş Ticaret ve Sanayi Odası’ndayız (KMTSO).

Masada KMTSO Yönetim Kurulu Başkanı Şahin Balcıoğlu’nun yanısırsa yönetim kurulu üyeleri Abdullah Şirikçi, Ertuğrul Korkut Tanrıverdi, Mehmet Beşen, Nazlı Ceylan Balduk Korkut, Mikail Utlu, Kahramanmaraş Genç Girişimciler Kurulu Başkanı Aykut Balcıoğlu var.

Şahin Balcıoğlu, Hüsnü Özyeğin’in Finansbank’ın sahibi olduğu dönemden bir anekdot anlattı:

-          Hüsnü Özyeğin, Finansbank şube açılışı için Kahramanmaraş’a gelmişti. Bazı fabrikaları gezdi. Sanayici ailelerin çocuklarını fabrikalarda gördü. Kredi limitlerini artırma kararı aldı.

Özyeğin’in o tur sırasında banka şube müdürüne verdiği mesajı anımsadı:

-          Hüsnü Bey, “Burada sanayici ailelerin çocukları fabrika tozuyla büyüyor. O çocuklar büyüyünce ailelerinin işine sahip çıkar. Yani, Kahramanmaraş’ta kredi batmaz” dedi.

Balcıoğlu, Özyeğin’in kentteki sanayicilere, iş insanlarına verdiği sözü de aktardı:

-          Hüsnü Bey, “Eğer şubemizden kredi işinizi çözemezseniz beni arayın. Ben çözerim” diye söz de verdi.

Balcıoğlu, anekdotu aktardıktan sonra ekledi:

-          Kahramanmaraş’ta bankacılar çok rahattır. Çünkü, Hüsnü Özyeğin’in de yıllar önce gözlemlediği gibi burada kolay kolay kredi batmaz.

Kahramanmaraş’ın ihracatta 1.4 milyar doları yakalaması, 2023 için 5 milyar dolarlık hedef koyması, kentteki sanayinin gücünü, ikinci, üçüncü kuşakların bayrağı yukarı taşıdığını gösteriyor.

Tüm yazılarını göster