14 Mayıs’ta Türkiye kritik bir seçime gidiyor. Bu seçim, ülke tarihi açısından çok önemli bir dönüm noktası olmaya aday gözüküyor.
Kritik öneminin yanı sıra bu seçim aynı zamanda katılan parti ve milletvekili adayı sayısı açısından da Cumhuriyet tarihinin bir rekoru olacak.
14 Mayıs’ta bugüne kadar hiç görmediğimiz uzunlukta bir oy pusulasıyla karşılayacağız. Oy pusulasının üzerindeki parti amblemi sayısı 24 olacak. Üstelik sayıya ittifaklar şemsiyesi altında aktif olarak seçime katılan ama ayrı liste çıkartmayan partiler de var. Millet İttifakı çatısı altındaki Saadet Partisi, Gelecek Partisi, Demokrasi ve Atılım Partisi ve Demokrat Parti; Cumhur İttifakı çatısı altındaki Hür Dava Partisi; Emek ve Demokrasi İttifakı çatısı altındaki Halkların Demokratik Partisi ve Emek Partisi’ni de hesaba katarsak seçimlere aktif olarak katılan parti sayısı 31’e çıkıyor.
Seçimlere 2002’de 18, 2007’de 14, 2011’de 15, 2015’te 20 ve özellikle de bir önceki 2018 seçimlerinde sadece 8 partinin katıldığını hatırlarsak 14 Mayıs seçiminin farkı daha iyi görülüyor.
14 Mayıs seçimlerindeki aday sayısı da 13 bin 35 ile bir rekor. Bundan önce en çok adaylı seçim 2002 seçimiydi ve aday sayısı 10 bin 89 idi. Şimdi buna göre bile yüzde 30’luk bir artış var. Seçimlere katılan aday sayısı 2007’de 7 bin 396, 2011’de 7 bin 696, 2015’te 9 bin 863 ve 2018’de ise sadece 4 bin 851 olmuştu.
Anayasal sistem olarak Türkiye Büyük Millet Meclisi’nin ve fiili durumda milletvekilliğinin öneminin ve etkisinin azaldığı bir 5 yıllık dönemin ardından, hem katılımcı parti sayısının, hem de aday sayısının bu kadar artmış olmasının muhtemel nedeni, sistemde yaşanan tıkanma karşısında arayışların artmış olmasıdır.
14 Mayıs seçimleri seçim yasasıyla ittifak sisteminde yapılan değişiklikle ittifakların kendi hedefleri ve iç dengeleri doğrultusunda farklı taktikler uygulaması açısından da farklılık taşıyor.
Bu durumu en etkin şekliyle Millet İttifakı’nın tercihlerinde görüyoruz. Burada ittifakın lokomotif partisi durumundaki Cumhuriyet Halk Partisi’nin (CHP) en fazla fedakârlık yapan taraf olduğu görülüyor. Örneğin aday listelerini mensup oldukları partiye göre değerlendirirsek, ittifakın ikinci partisi durumunda olan İYİ Parti’nin 87 seçim bölgesinin tamamında toplam 577 aday ile seçime katıldığını görüyoruz. Buna karşın CHP 85 seçim bölgesinde 498 adayla seçime katılıyor. CHP bu haliyle 600 sandalyeli seçime en az adayla katılan partilerden birisi durumunda.
İttifak anlaşmasına bağlı olarak İYİ Parti 9 ilde seçimlere kendisi katılmıyor, ancak adayları CHP listesinden seçime katılıyor. CHP de 7 ilde seçime katılmıyor ve bunların 5’inde adayları İYİ Parti listesinde yer alıyor.
İki parti arasında ortağının adayını listesinde yer verme uygulaması, Ankara ve İstanbul’da farklı bir düzeye çıkıyor. CHP aday listelerinin Ankara 2. Bölge’de 4 ve 5. sırası, İstanbul 1. Bölge’de 6. sırası, İstanbul 2. Bölge’de 9 ve 11. sırası gibi seçilme şansı olan yerler İYİ Parti adaylarına ayrılmış. Oysa bu üç seçim bölgesinin üçünde de İYİ Parti tam liste ile kendisi de seçime giriyor. Yani İYİ Parti böylece bu bölgelerde seçilecek milletvekili sayısından 5 fazla aday gösterme imkânı elde etmiş durumda.
CHP, İYİ Parti’nin seçime girmediği 9 ilde 14 İYİ Parti adayına, İYİ Parti de CHP’nin seçime girmediği 7 ilin 5’inde 6 CHP adayına yer veriyor.
CHP listelerinde 19 İYİ Parti adayına ek olarak 24 Saadet Partisi, 19 Gelecek Partisi, 25 Demokrasi ve Atılım Partisi ve 3 Demokrat Parti adayı yer alıyor.