Teller ve kablolar hayatımızın günlük rutini açısından çok önemlidir ve kablolar hayatımızda kritik bir rol oynar. Çoğu zaman, tel ve kablo terimleri aynı şeyi tanımlamak için kullanılır, ancak en basit anlatımla, tel tek bir elektrik iletkendir; kablo ise kılıf içinde sarılmış bir grup teldir. Bize kullandığımız enerjiyi ileten teller ve kablolar olmasaydı, aydınlatma olmayacak, buzdolabı, çamaşır makinesi, televizyon gibi hayatımızı kolay ve konforlu hale getiren elektronik ekipmanlarınızın hiçbiri çalışmayacak ve hayatımız gerçekten zorlaşacaktı. Gündelik hayatımızda kullandığımız veya farkına varmasak da bize hizmet sağlayan birçok ekipmanın, altyapının tel ve kablolar sayesinde çalışıyor olduğunu söyleyebiliriz.
25-27 Temmuz tarihlerinde kablo ve tel üreticileri, uluslararası kuruluşların temsilcileri, araştırma ve danışmanlık şirketleri uzmanlarının katılımıyla gerçekleştirilen, tel ve kablo sektöründe pandemi sonrası toparlanma sürecindeki fırsatlar ve sektörün inovasyon ve sürdürülebilirlik konularındaki pozisyonunun tartışıldığı CRU Tel ve Kablo 2022 Konferansı’nda (CRU Wire and Cable 2022 Conference) İstanbul Demir ve Demir Dışı İhracatçı Birlikleri (İDDMİB) ülkemizi bir info stand ile temsil etti.
Konferansta istikrarsız pazarlarda başarı için gerekli stratejiler; Ukrayna-Rusya savaşı, Rusya’ya uygulanan yaptırımlar ve bunların enerji ve hammadde tedariki üzerinde yarattığı enflasyonist baskının tel ve kablo sektöründeki pazar dinamiklerine etkisi; Küresellikten gittikçe uzaklaşan bir ekonomik ortamda jeopolitik değişimlerin uzun dönem etkileri; metalik kablo ve tel, optik fiber ve kablo pazarlarının görünümü; rüzgar enerjisi, elektromobilite, veri merkezleri ve savunma sanayi gibi gelişen alanlarda mevcut ve yeni ortaya çıkan fırsatlar; makroekonomik trendler, yatırımcıların görüşleri, tüketicilerin perspektifleri ve politika önerileri; enflasyonist ortamın üretim sürecinde yarattığı baskı ve tedarik zincirlerindeki volatilite ile nasıl başa çıkılabileceği; Çevresel, Sosyal ve Kurumsal Yönetişim (Environmental, Social, and Corporate Governance) veya güncel kısaltmasıyla ESG) trendleri ve sektörün sürdürülebilir bir gelecek için yapması gerekenler; ve kablo ve tel sektöründe gelişen güncel dizayn ve üretim yöntemleri ele alındı.
Teknoloji geliştikçe ve yaygınlaştıkça, gerekli alt yapı da sürekli gelişiyor ve yaygınlaşıyor. Bu alt yapının ana bileşenini de kablo oluşturuyor. Yazımın başlangıcında da değindiğim gibi, kablo, farkında bile olmadığımız ama insan yaşamında hayati önemi olan elektriğin vazgeçilmez taşıma aracı. Kabloların yaşadığımız her yerde kullanım alanı var. Büyük enerji nakil kablolarından, telekomünikasyon optik kablolarına kadar çok geniş bir kullanım alanı söz konusu. Enerji kablolarında ve telekomünikasyon kablolarında talep farklı etkenlere bağlı. Enerji kabloları talebi, sadece elektrik tüketimine bağlı değil, aynı zamanda sistemin genişletilmesine, yeni üretim ve nakil sistemlerinin kurulmasına ve yenileme gereksinimlerine de bağlı. Telekomünikasyon kablolarının talebi ise, ülkenin gelişmişlik derecesine, telekomünikasyon şebekesinin modernliğine ve yaygınlığına, telekomünikasyon ve bilgi işlem cihazlarına ve kullanım yoğunluğuna göre değişiyor. Önceki yazılarımda değindiğim Çin’in “Bir Kuşak Bir Yol”, ABD’nin “Built Back Better”, AB’nin “Gateway” ve G7 ülkelerinin “Küresel Altyapı Ortaklığı”” gibi devasa altyapı projeleri, yenilenebilir enerji alanında yapılan yatırımlar, karbon nötr hedefine ulaşmak için sektörlerin üretim modellerinin dönüşümü için yapılan çalışmalar kablo sektörüne duyulan ihtiyacın artacağının göstergeleri. Rüzgar enerjisinde 2025’e kadar beklenen yüzde 30’luk kapasite artışı, yeni nesil elektrikli araçlarda yoğun kablo kullanımı önümüzdeki dönemde kablo talebinin yoğunlaşacağını işaret eden destekleyici örnekler olarak verilebilir. Ayrıca, Birleşmiş Milletler’e göre dünya nüfusunun 2100 yılında 11.2 milyar insan olacağı tahmin ediliyor. Nüfus artışı göz önüne alındığında kablo kullanımı da doğal olarak artacak.
Türkiye 2021 yılında yaklaşık 2.8 milyar dolarlık kablo ihracatı gerçekleştirdi. Bu rakamla kablo sektörümüz ihracatta dünyada sekizinci Avrupa da ise üçüncü sırada yer alıyor. MENA bölgesinde üretim kapasitesi açısından ikinci sıradayız. Dünya geneli kablo ihracatında 2019 yılında yüzde 2.3 olan payımız, 2021 yılında yüzde 2.6’yla sekizinci sırada yer alıyor. Önemli ihracat pazarlarımız özelinde bakarsak; Birleşik Krallık’ın ülkemizden kablo ithalatı 2021 yılında değer bazında; 2019 yılına göre yüzde 59, 2020 yılına göre ise yüzde 65 artış gösterdi. BK Kablo ithalatından aldığımız pay 2019 yılında yüzde 18, 2020 yılında yüzde 18.8 olarak gerçekleşirken 2021 yılında yüzde22.1’e yükseldi. Almanya’nın kablo ithalatından aldığımız pay 2019’da yüzde 2.3 olurken 2020 yılında yüzde 2.6 olarak gerçekleşti ve 2021 yılında yüzde 2.8’e yükseldi. Fransa’nın kablo ithalatında 2020 yılında yüzde 1.4 olan payımız 2021 yılında yüzde 1.9 seviyesine çıktı. İspanya’ya baktığımızda 2019 yılında kablo ithalatında yüzde 2.6 olan payımız, 2020 yılında yüzde 3.1 olarak kaydedilirken 2021 yılında 3.8’e yükseldi. Irak’ın kablo ithalatında ilk sırada yer alıyoruz. 2019 yılında yüzde 36.2 olan payımız, 2020 yılında yüzde 40’a 2021 yılında ise yüzde 61.3’e yükseldi. İsrail’in ithalatında da 2021 yılında sahip olduğumuz yüzde 24.6 pay ile ülkenin en önemli kablo tedarikçisi konumundayız. Hollanda’nın kablo ithalatında 2019 yılında yüzde 1.1 olan payımız, 2020 yılında yüzde 1.2’ye ulaştı. 2021 yılında ise değerde yüzde 132 artarak yüzde 2.2’ye yükseldi.
Kablo sektörünün en önemli girdilerinden birisi de bakır. Bakır fiyatları tarihsel olarak bakıldığında alüminyum fiyatlarına göre daha dalgalı bir seyir izlemiş. Geçtiğimiz dönemde de pandemi sonrası bakır fiyatları 10 bin dolar seviyesini aştı ve daha sonra düşüş trendine girdi. Dünya bir resesyona girmezse bakır fiyatlarının önümüzdeki 2022-2023 döneminde 7-8 bin dolar aralığında seyretmesi öngörülüyor. Bakır, üretiminde ortaya çıkan emisyon oranları alüminyum ve nikel ile kıyaslandığında oldukça düşük seviyelerde olduğundan “temiz (clean) metal” olarak adlandırılıyor. Dolayısıyla sürdürülebilirlik hassasiyetinin yükselmekte olduğu bu dönemde bakır talebinin de artarak süreceğini öngörebiliriz.
Konferans sunumlarında ABD’li büyük bir firmanın temsilcisi tarafından yapılan “küresel ticaretin satın alma odağında yer alan ürün için “en iyi değeri elde etme" akımından, sadece malları ve hizmetleri elde etme anlayışına geçildiğine dair tespit, Covid esnasında ve sonrasında tedarik zincirinde yaşanan kırılmanın halen ciddi bir sorun olarak önümüzde durduğunu gösteriyor.
İlgilenecek sektör temsilcilerimiz için, CRU grubunun organize ettiği konferanslar dizisinde sırada 7-9 Kasım 2022 tarihlerinde İtalya’nın Milano şehrinde gerçekleşecek World Optical Fibre & Cable 2022 konferansı var.