COVID-19'un ekonomik hasarının % 2'si ile yeni bir salgın önlenebilir

Didem Eryar ÜNLÜ YAKIN PLAN

Yeni bir analize göre, önümüzdeki 10 yıl boyunca yapılacak 260 milyar dolarlık bir yatırımla, COVID-19 pandemisi boyutunda yeni bir pandemi riskini önlemek mümkün olabilir. Bu oran, COVID-19'un dünya ekonomisine açtığı 11.5 trilyon dolarlık maliyetin sadece yüzde 2'sine denk geliyor.

Doğal Hayatı Koruma Vakfı - WWF’nin bir süre önce yayımlanan “Doğanın Yok Oluşu ve Pandemilerin Yükselişi” başlıklı raporu, insanın, ekosistemler ve biyolojik çeşitlilik üzerindeki etkileri ile bazı hastalıkların yayılması arasındaki bağlantılara dikkat çekmiş ve insan sağlığı ile doğanın birbiriyle yakın ilişkisini ortaya koymuştu. Rapor, doğal ekosistemlerin tahrip edilmesi ve değiştirilmesi, ormansızlaşma, yaban hayvanı türlerinin yasadışı veya kontrolsüz ticareti, yabani ve evcil türlerin hijyenik olmayan koşullarda bir araya getirilmesi ve satılmasının, virüs gibi patojenlerin yabani ve evcil hayvanlardan insanlara geçme ihtimalini yükselttiğine dikkat çekmişti.

Şimdi de ABD’de Princeton Üniversitesi liderliğinde yayımlanan yeni bir analiz, doğal hayatı ve ormanları koruyarak, COVID-19’un neden olduğu ekonomik hasarın sadece yüzde 2’sine denk gelen bir maliyetle, önümüzdeki on yıl içinde ortaya çıkabilecek yeni bir pandemiyi önlemenin mümkün olduğunu ileri sürüyor.

Son yüzyılda karşılaştığımız iki yeni virüsün vahşi hayvanlardan insanlara geçtiğini düşünürsek, doğal hayatın her geçen gün yok olduğu bir çağda, risk her zamankinden daha yüksek.

Dolayısıyla önümüzdeki dönemde öncelikli olarak atılması gereken adımlar, doğal hayatı korumak, ormansızlaşmayı sonlandırmak olacak; fakat analizde yer alan bilgilere göre, bu alanda yapılması gereken çalışmalara yeterli finansman kaynağı aktarılmıyor.

Analizi gerçekleştiren araştırmacılara göre, önümüzdeki 10 yıl boyunca yapılacak 260 milyar dolarlık bir yatırımla, COVID-19 pandemisi boyutunda yeni bir pandemi riskini azaltmak mümkün olabilir. Bu oran, COVID-19’un dünya ekonomisine açtığı 11.5 trilyon dolarlık maliyetin sadece yüzde 2’sine denk geliyor.

Öte yandan, doğal hayatı korumak ve ormansızlaşmayı önlemek adına yapılacak her yatırım sadece yeni bir pandemiyi önlemekle kalmayacak, aynı zamanda iklim krizine neden olan karbon emisyonlarının azalmasına da büyük bir katkı sağlayacak.

Atılması gereken adımlar

Araştırmacılara göre atılması gereken başlıca adımlar şöyle sıralanıyor:

• Yaban hayvanı ticaretine yönelik regülasyonların iyileştirilmesi.
• Yaban hayvanı ve evcil hayvanlarda izlenen hastalıkların sürekli kontrol altında tutulması
• Çin’de yaban hayvanı ticaretinin sonlandırılması.
• Dünya genelinde ormansızlaşmanın yüzde 40 oranında engellenmesi.

Analizde dikkat çekilen önemli bir unsur da, ormansızlaşmanın virüslerin ortaya çıkması ile yakından ilgili olduğu. Nitekim, Ebola, Sars ve COVID-19 virüslerinin ormanlarda yaşayan yarasalardan yayıldığı biliniyor. Dolaysıyla, yeni virüslerin de tropikal ormanlardan gelme olasılığı çok yüksek. Araştırmaya liderlik eden Princeton Üniversitesi Profesörü Andrew Dobson, “COVID-19 krizinin yüzyılda bir görülen bir salgın olduğunu düşünmek yanlış olur. Biz çevreye zarar vermeye devam ettikçe, salgınlar daha hızlı bir şekilde karşımıza çıkacak. Aynı iklim krizi gibi” yorumlarını yapıyor.

İnsan sağlığı ve küresel ekonomi için en iyi sigorta

Araştırma ekibinin bir diğer üyesi olan Duke Üniversitesi Profesörü Stuart Pimm ise, “Pandemiyi önlemek adına yapılacak yatırımlar, insan sağlığı ve küresel ekonomi içim en iyi sigorta yöntemi. Ancak bu şekilde gelecekteki pandemileri başlamadan durdurabiliriz” diyor.

Bu yeni analiz, Birleşmiş Milletler Çevre Başkanı Inger Andersen tarafından da son derece olumlu bir şekilde değerlendiriliyor. Andersen, dünyanın gelecekte daha büyük krizler yaşamaması açısından bu bilimsel yaklaşımın son derece net ve yerinde olduğunu ifade ediyor. Sonuçta, 2020 yılı gibi bir yıl daha yaşamak istemiyorsak, bilime kulak vermekte fayda var...

Tüm yazılarını göster