Bilindiği üzere pek de keyifli bir dönemden geçmiyoruz. 2019 yılı Aralık ayında Çin’in Wuhan kentinde ortaya çıkan Covid-19 virüsü, hiç beklenmediği şekilde tüm dünyaya kısa sürede yayıldı ve ülkemizi de etkisi altına aldı. Neredeyse bir aya yakın bir süredir iş yapış modelleri olabildiğince fiziki temastan uzak modellere veya evden çalışmaya çevrildi. Diğer ülkelerde olduğu üzere üzere ülkemizde de sokaklar boşaldı ve herkes, sosyal izolasyonu ve virüsün yayılmasını önlemek amacıyla evlere çekildi. Aslında bu süreç, yoğun iş temposu içerisinde çoğunlukla sıkıcı olarak nitelendirdiğimiz “rutinimizin” her birimiz açısından aslında ne kadar değerli olduğunu da hatırlattı.
Devletler bir yandan Covid-19 salgını ile tıbbi alanda mücadele ederken diğer yandan da salgının ekonomik faaliyetler üzerindeki etkilerini azaltmak için çeşitli tedbirler almaktalar. Her bir bireye doğrudan çek veya para göndermek suretiyle hane halkının satınalma gücünü korumaktan tutunda vergi ertelemeleri veya kredi alımını kolaylaştıran uygulamalara kadar uzanan geniş bir ekonomik ve sosyal önlemler yelpazesi mevcut. Zira önde gelen ekonomistler bu salgının ekonomik anlamdaki etkilerinin 1929 Dünya Ekonomik Buhranı’ndan bile daha derin olabileceğini öngörüyorlar.
Ticaret Bakanlığı hali hazırdaki yapısıyla gümrük, dış ticaret ve iç ticaret gibi ülke ekonomisi açısından oldukça hayati öneme sahip birimleri bünyesinde barındıran etkisi, kapsamı ve hacmi itibariyle oldukça büyük bir Bakanlık. Covid-19 salgınıyla mücadelede ülkemizdeki kamu otoritelerinin ne derece hızlı bir refleks gösterip göstermediği bağlamında bir değerlendirme yapıldığında, Ticaret Bakanlığının bu süreçte oldukça başarılı olduğunu söylemek gerektiğini düşünüyorum. Salgınla mücadele sürecinde Ticaret Bakanlığınca gümrük uygulamaları bakımından son derece yerinde tedbirler alındı. İşte bu tedbirlerden öne çıkanlar:
• Salgının daha ülkemizde ortaya çıkmasından önce “koruyucu maske”, “koruyucu iş elbisesi”, kimyasallara karşı koruyucu önlükler”, “koruyucu gözlükler”, “tıbbi ve cerrahi maske”, “tıbbi steril/non-steril eldiven” gibi ürünlerin ihracı için ön izin alınması zorunluluğu getirildi.
Elbette bu anlamdaki eşyanın ihracında ön izin uygulamasının getirilmesinin sebebi, öncelikle yurt içindeki ihtiyacın veya talebin karşılanmasının sağlanmasıdır. Zaten hali hazırda ülkelerin birbirlerine gönderilen tıbbi malzemelere geçiş ülkelerince el koyulduğu dikkate alındığında bu önlemlerin önemi daha kolay anlaşılmakta.
• Covid-19 salgını ile mücadelede alınan önlemlerde bir diğeri; etil alkol, kolonya, dezenfektan gibi eşyanın ihracının kayda bağlanması oldu. Burada da yine temel amaç öncelikle iç talebin karşılanması.
• Ticaret Bakanlığınca alınan bir diğer tedbir ise transit rejimi ile ilgili oldu. İkinci bir talimata kadar tüm transit süre sınırı aşımlarında para cezası uygulanmaması için taşra idarelerine talimat verildi.
• Ülkelerin bu süreçte dikkat ettiği en önemli hususlardan birinin üretimin, istihdamın ve dolayısıyla ihracat gelirlerinin korunması prensibine paralel olarak, dahilde işleme rejimi kapsamındaki işlemlerde mücbir sebep nedeniyle ihracatçılara ek süre imkanı tanındı.
• Yine Covid-19 salgını ile mücadelede Gümrük İşlemlerinin Kolaylaştırılması Yönetmeliği kapsamında ülkemiz ihracat ve ithalatının önemli bir hacmini oluşturan firmaların yükümlülüklerine ilişkin bağlayıcı süreler ikinci bir talimata kadar durduruldu ve onaylanmış kişi statü belgelerinin geçerlilik süreleri uzatıldı.
• Salgın ile mücadelede hayati öneme sahip olan “bir kullanımlık maske”, “oksijen terapi ve teneffüs cihazları” ve “dökme etil alkol” ithalatında uygulanmakta olan ilave gümrük vergisi ve gümrük vergileri kaldırıldı.
• Covid-19 virüsünün insan üzerinde yarattığı en belirgin semptomlardan birinin nefes darlığı olması sebebiyle salgın ile mücadelede potansiyel iç talebin karşılanmasını teminen ventilatör (solunum cihazı) cinsi eşyanın ihracı yine daha belirttiğimiz diğer eşya gibi ön izne bağlandı.
• Ticaret Bakanlığının yıllardır üzerinde durduğu “temassız ticaret” teması çerçevesinde; yükümlülerin gümrük idaresine gitmesine gerek kalmaksızın internet ve e-devlet platformu üzerinden yapabilecekleri gümrük işlemlerine ilişkin dış ticaret erbabına gerekli bilgilendirmeler yapıldı.
• Ayrıca yükümlüler ile kamu otoritesinin fiziki olarak bir araya gelmesini zorunlu kılan uygulamalardan biri olan gümrük uzlaşma görüşmeleri ile ilgili olarak bu görüşmelerin 45 gün içerisinde sonuçlandırılmasına ilişkin zorunluluğun ikinci bir talimata kadar uygulanmaması sağlandı ve ayrıca yükümlülere gümrük idaresine menşe şahadetnamesi sunmalarına ilişkin ibraz süresinde kolaylıklar sağlandı.
Yukarıda saydığımız uygulamalar Ticaret Bakanlığınca Covid-19 salgını ile mücadelede alınan tedbirlerden sadece bazılarını kapsıyor. Önümüzdeki dönemde salgının etkileme ihtimalinin olduğu ve hali hazırda henüz düşünülmeyen diğer alanlarda da tüm kamu kurumlarınca olduğu gibi Ticaret Bakanlığı tarafından gerekli önlemlerin alınacağını düşünüyorum. Yazıma son dönemde sosyal medyada en sık rastladığım görüşlerden birini ifade ederek son vereyim. Pek çok kişi Covid-19 salgınının dünya açısından bir dönüm noktası olacağını ve salgın atlatıldıktan sonra hiçbir şeyin eskisi gibi olmayacağını ve daha iyiye evrileceğini öngörüyor. Eminim ki insanlık geçmişte olduğu gibi bu salgını da atlatacak ve biz bu öngörünün romantik bir temenni olarak mı kalacağını yoksa ayakları yere basan bir tahmin mi olduğunu tecrübe edebileceğiz.