Hiç zamanı değil desem de ikide bir kafama takılıyor. Piyasa fiyatı düştüğü halde şebekeye elektrik vermeye devam eden, maliyeti ne olur diye bakmadan doğalgaz tedarikini sürdüren ekonomi aktörleri ileride ne yapacak? Cevabı bilmiyorum. Söyleyebilecek babayiğit var mı ondan da emin değilim.
Çünkü...
Türkiye, 1990’lardan bugüne çeşitli ekonomik krizlerle hep karşılaşır. Ya kendi krizini yaşar ya da küresel ya da bölgesel krizlerden payına düşen faturayı üstlenir. 1994 krizi, 1998-2000 dönemindeki Rusya ve Uzakdoğu krizleri, 2001 krizi, 2008 krizi. Bugün yukarıdakilere asla benzemeyen, adına kriz denilip denilmeyeceğinden de emin olamadığım bir sürecin içindeyiz. Öyle ya neredeyse hayat durdu. Nedeni Çin’de başlayıp neredeyse iki ayda tüm dünyaya yayılan Covid 19 adı verilen bir virüs. Yayılma hızını azaltmak için önce insan hareketleri ardından mal hareketleri kısıtlandı.
Bu arada bazı zorunlu hizmetler kesintisiz şekilde hala sunuluyor. Bunlardan biri mecbur kalmadıkça kullanmadığımız ulaşım altyapısı. Bırakın kesilmeyi, kullanımı yoğunlaşan bir hizmet var: İletişim. Yoksa evlere kapanıp kaldığımıza göre tüm bu yazdıklarımızı ve konuştuklarımızı nereden öğrenecektik? Kesintiye uğramayan iki hizmet daha var ki onlar da doğalgaz ve elektrik.
Bu hizmetler kesintisiz devam ediyor da fiyatlarda bir değişiklik var mı? EvdeKal’dık ve mesken elektriği fiyatları sabit. Ama serbest piyasada fiyatlar aşağı yönlü. Çünkü sınırlı sektörler dışında üretim faaliyetleri de çoktan kesintiye uğradığından talep düşük.
Aslında içinde bulunduğumuz krizi öncekilerden ayıran en önemli fark, sonrasında ne olacağına dair öngörülemezlik. Yani aslında ne olacağını bilememekten söz etmiyoruz. Neler olabileceğine dair tahmin yürütmekte bile zorlanıyor anlı şanlı ekonomistler.
Tabii bu durum hiçbir şey yapılmayacağı anlamına gelmiyor. Nitekim tüm ülkelerde merkez bankaları para yaratacak mekanizmaları işletmeye başladı çoktan. Yani bu süreçte insanların eline öyle ya da böyle (bir hizmet ya da ürün satışı karşılığında ya da yardım olarak) bir şekilde harcanacak para geçecek.
Vay efendim merkez bankaları karşılıksız niye para basıyor vs. diye itiraz edeceklerin ağzına biber sürüleceği de kesin. Bu yüzden, bu krizin nasıl biteceği, sonrasında nasıl bir ekonomik ve sosyal hayatla yüzleşeceğimize dair öngörüde senaryo yazmak da kolay değil. Tüm bunları söyledikten sonra en baştaki soruya dönmenin anlamı var mı? Ama kesin olan şu ki, insani enerjiye, yani morale çok ihtiyaç var. Hepimize kolay gelsin.