COVID-19 pandemisi nedeniyle evlere kapandığımız günler geride kaldı ve zaman içerisinde normal hayatlarımıza döndük. Diğer taraftan pandeminin etkileri dolaylı da olsa hayatlarımızda yer etmeye devam etti. Bu etkilerden bir tanesi de o günlerde devlet tarafından getirilen kısıtlama kararlarına uymayanlara kesilen idari para cezaları idi. Söz konusu idari para cezalarına karşı açılan davaları bir çok mahkeme iptal etmiş, Anayasa Mahkemesi (AYM) de kesilen bu cezaların suçta ve cezada kanunilik ilkesini ihlal ettiği için Anayasa’ya uygun olmadığı sonucuna ulaşmıştı (Anayasa Mahkemesi, 17/1/2023 tarih ve 2020/34781 başvuru numaralı Musata Karakuş Kararı).
2022 yılının sonuna doğru, yaklaşan seçimlerin de etkisiyle, 7420 sayılı Kanun ile COVID-19 salgın hastalığının ülkemizde yayılmasını önlemek amacıyla 11/3/2020 tarihinden itibaren verilen ve kanunun yayımlandığı tarih itibarıyla ilgilisine tebliğ edilmemiş olan idari para cezalarının tebliğ edilmeyeceği, tebliğ edilmiş olanların tahsilinden vazgeçileceği, düzenlemenin yürürlük tarihinden önce işlenen söz konusu kabahatler için idari para cezası verilmeyeceği yönünde yasal düzenleme yapıldı. Diğer taraftan, aynı düzenlemede tahsil edilmiş olan idari para cezalarının iade edilmeyeceği belirtildi.
Söz konusu düzenlemenin yapılması sonrasında bu köşede kaleme aldığım bir yazıda[1] tahsil edilen cezaların iade edilmemesi yönündeki düzenlemenin vatandaşların adalet duygusunu zedelediğini, kurallara uyup zamanında ödeme yapanları cezaları ödemeyenler karşısında zayıf duruma düşürerek eşitlik ilkesini ihlal ettiğini ve AYM’nin bir içtihadını da emsal göstererek Anayasa’ya aykırı olduğunu dile getirmiştim.
Anayasa Mahkemesi, 24 Mayıs 2023 tarihli RG’te yayımlanan 5/4/2023 tarihli ve 2023/44 E., 2023/71 K. sayılı kararıyla 7420 sayılı Kanun’un pandemi nedeniyle kesilip tahsil edilmiş olan idari para cezalarının iade edilmeyeceği yönündeki düzenlemesini Anayasa’ya aykırı olduğuna hükmederek iptal etmiştir.
İzmir 4. İdare Mahkemesi’nin itiraz yoluyla yaptığı başvuru üzerine AYM konuyu mülkiyet hakkı bağlamında eşitlik ilkesi yönünden değerlendirmiştir. Bu kapsamda mahkeme öncelikle Anayasa’nın 10. maddesi çerçevesinde aynı ya da benzer durumda bulunan kişilere farklı muamelenin mevcut olup olmadığını tespit etmiş, bu bağlamda aynı ya da benzer durumdaki kişiler arasında mülkiyet hakkına müdahale bakımından farklılık gözetilip gözetilmediği ve farklı muamelenin objektif ve makul bir temele dayanıp dayanmadığı ve nihayetinde farklı muamelenin ölçülü olup olmadığı hususlarını irdelemiştir.
Yüksek Mahkeme, COVID-19 salgınına ilişkin olarak ilgili kanunlar kapsamında uygulanan idari para cezasına tabi tutulan fiiller açısından herhangi bir ayrıma gidilmediği, söz konusu idari para cezalarını herhangi bir şekilde ödeyerek kamuyla borç ilişkileri sona ermiş olanlar ile borçlarını ödemeyenler adına uygulanan idari para cezalarının aynı amaca yönelik ve aynı kanunlardan kaynaklanan idari yaptırımlar olduğu, buna göre COVID-19 salgını ile mücadele etmek amacıyla alınan tedbirlere uyulmadığının tespit edildiği durumlara ilişkin olarak hakkında idari para cezası uygulananların karşılaştırma yapılmaya müsait olacak şekilde benzer durumda olduklarını ifade etmiştir.
Anayasa Mahkemesi, kanun koyucunun, yasama yetkisinin genelliği ilkesi gereğince, anayasal ilkelere aykırı olmaması koşuluyla yeni mali yükümlülükler koyabileceği gibi mevcut mali yükümlülüklerin tümünü ya da bir kısmını kaldırma yetkisine sahip olduğunu; ayrıca tahsil edemediği alacaklarının tahsilini gerçekleştirmek için birtakım kolaylaştırıcı tedbirler alma veya tahsilinden vazgeçme yolunu seçebileceğini ya da kamu alacaklarının yeniden yapılandırılmasına karar verilmesi durumunda yeniden yapılandırmaya ilişkin koşulların belirlenmesinde yapılandırmaya konu alacaklar arasında sınıflandırmaya gitme ve bu sınıflandırmayı yaparken esas alacağı benzerlik ve farklılıkları belirleme konusunda takdir yetkisine sahip olduğunu önceki içtihatlarına atıf yaparak kabul ettiğini belirtmiştir.
Bununla birlikte, Türkiye’de ilk COVID-19 vakasının açıklandığı 11/3/2020 tarihinden iptal için başvurulan düzenlemenin yürürlüğe girdiği 9/11/2022 tarihinde kadar uygulanan ancak henüz tahsil edilmeyen idari para cezalarının takip ve tahsilinden vazgeçilirken tahsil edilen idari para cezalarının iade edilmeyeceği öngörülmek suretiyle benzer durumda olanlar arasında oluşturulan farklı muamelenin nesnel ve makul bir temele dayanıp dayanmadığı hususunun COVID-19 salgını dönemine ilişkin şartların da göz önünde bulundurulması suretiyle incelenmesi gerektiğini ifade etmiştir.
Yüksek Mahkeme, bu süreçte uygulanan idari para cezalarının yetkili kurumlar tarafından takip ve tahsili amacıyla birtakım iş ve işlemler yürütülmüş ise de söz konusu idari para cezalarının bir kısmının idari sürecin geç işlemesi nedeniyle ilgilisine tebliğ edilmediği, bir kısmının tebliğ edilmesine rağmen dava yoluna başvurulması veya yargılama sürecinin uzaması gibi nedenlerle henüz tahsil edilmediği, bir kısım idari para cezasının ise tahsilat sürecinin tamamlandığını tespit ettikten sonra, iptali istenen yasal düzenlemenin gerekçesinde para cezalarını ödeyenlerle ödemeyenlere yapılan farklı muamelenin sebebine ilişkin bir açıklamanın olmadığını söylemiştir.
AYM, toplumun daha önce karşılaşmadığı tedbirlerin hızlı, yaygın ve etkili bir şekilde alınması nedeniyle pek çok vatandaşın konu ile ilgili yeterli bilgisi olmamasından dolayı bu tedbirlere hemen uyum sağlayamadığını ve getirilen tedbirlere uyamaması sonucunda idari para cezasına muhatap olduğunu, ama bu sebebin para cezasının ödeyen ve ödemeyen herkes için geçerli olduğunu, bu nedenle de uygulanan idari para cezalarının muhataplarının farklı muameleye tabi tutulması için nesnel ve makul bir sebep olarak kabul edilemeyeceğini belirmiştir.
Yüksek Mahkeme ayrıca özelinde COVID-19 salgın hastalığının ülkemizde yayılmasını önlemek amacıyla uygulanan idari para cezalarının Anayasa'nın 38. maddesinde düzenlenen suçta ve cezada kanunilik ilkesini ihlal ettiğine hükmettiği yukarıda zikrettiğim Mustafa Karakuş kararını hatırlatmıştır.
AYM bütün bu değerlendirmeler sonunda, itiraz konusu düzenlemenin idari para cezalarının muhatapları arasında yaptığı farklı muamelenin nesnel ve makul bir temele dayanmadığı ve kuralın mülkiyet hakkı bağlamında eşitlik ilkesine aykırılık oluşturduğu sonucuna ulaşarak düzenlemeyi oyçokluğuyla iptal etmiştir.
Karşı oyda ise mahkemenin önceki olaylarda iptal kararı vermediğine vurgu yapılmış, çoğunluk kararının sokağa çıkma yasaklarına uygulanan idari para cezaları açısından tespit ettiği ihlal dışında diğer yasak ve kısıtlamalarla ilgili değerlendirme yapmadığını ve sadece bir hususa münhasır olarak belirlenmiş olan hukuka aykırılığı henüz değerlendirme yapılmamış alanlara da teşmil etmek suretiyle mezkûr dönemde uygulanan tüm idari para cezalarının hukuki olmadığı ve tahsil edilmiş olanların iade edilmesi gerektiği anlamına gelecek bir kabulde bulunduğu belirtilmektedir.
Anayasa Mahkemesi’nin bu iptal kararı sonrasında COVID-19 nedeniyle kesilen cezaları ödeyenlerin ödedikleri paraları geri almalarının önü açılmıştır. Diğer taraftan, bu karar benzer durumlar için gelecekte yapılacak düzenlemeler açısından da emsal niteliktedir. Adalet bir kez daha AYM aracılığıyla tecelli etmiştir.
Sözün özü: Yanlış hesap Bağdattan döner.
[1] https://www.ekonomim.com/kose-yazisi/koronavirus-cezalarinin-silinmemesi-anayasaya-uygun-mu/676159