COVID-19 bir gün bitecek…

Hasan ARDIÇ Dünyada Ekonomi

Bilindiği gibi, tarihte hiçbir felâket sonsuza kadar sürmemiş, bir gün bir şekilde sonlanmıştır.

COVID-19 için de bu, böyle olacaktır.

Yani;

COVID-19 bir gün bitecek…

Peki, biz hazır mıyız?

Sosyal medyaya bakıldığında, hazırmışız gibi görünse de ben öyle düşünmüyorum…

En azından tam anlamıyla hazır olduğumuzu düşünmüyorum…

Artık alışmış gibi olsak da, hatırlayalım;

COVID-19 pandemisi bir anda, beklemediğimiz bir şekilde kâbus gibi çöktü üzerimize.

Mart 2020, ama aslına bakarsanız Kasım 2019 tarihinde tüm dünya COVID-19 ile tanıştı…

Sonrasını biliyorsunuz…

Hepimiz biliyoruz…

Şimdi biz, COVID-19 sonlandığında nasıl bir yaşama hazırlanmalıyız, buna bakalım…

Defalarca hepimiz yazdık, söyledik, okuduk, dinledik. Hiçbir şey eskisi gibi olmayacak ve eski normale dönüş değil, yeni normalimize dönüş olacak.

Ne zaman?

Bunu henüz bilmiyoruz…

Öğrenmeye çalıştığımız; yeni bir normalimizin olacağı…

Nedir bu yeni normal(imiz)?

Bu yeni normale ne kadar hazırız?

  • Yaşamımızda
  • Ekonomide
  • Sosyal hayatta
  • Eğitimde
  • İlişkilerde
  • Sağlık konularında
  • Turizmde
  • Daha ilerisi için beklentilerde…

Listeyi tabii ki uzatmak, daha da zenginleştirmek olanaklı…

Bu yazıda, önem ve acilliğe öncelik tanımaksızın tüm bu hususların karma bir şekilde düzenlenmesini tercih ediyorum…

Şöyle ki;

- Artık daha fazla tedbirli olacağız.

Evet, belki maske takmayacağız ama günde beş kez karşılaştığımız kişilerle de altı aydır ilk kez karşılaşıyormuşçasına hemen öpüşmeyeceğiz. Tanımadığımız kişilerle de ilk karşılaşmada hemen öpüşmek gibi anlamsız bir alışkanlığı hayatımızdan tamamen çıkaracağız.

- El yıkamanın önemini gördük.

Bundan böyle daha sık ve kuralına uygun olarak el yıkamayı uygulayacağız. Kolonyalı mendil ya da peçete falan değil, mutlaka sabun ve su ile en az 20-25 saniye süresince eller yıkanacak. Bunu artık adet haline getirmekte yarar, hattâ zorunluluk var.

- Kapalı alanlarda, kalabalık ortamlarda daha dikkatli olacağız.

Bunun da ne demek olduğunu hepimiz anladık. Daha fazla dikkat ve mesafe kuralına en uygun ölçüde uyumla bu önlemleri alacağız.

-  Aşı konusunu dikkatle takip edeceğiz

Salgın tam anlamıyla sona ermiş olarak kabul edilse bile, en azından bir süre daha aşıların etki süreleri içinde yenilenmesini takip edeceğiz.

Bunları pandemi süresinde yaptık mı?

Bence “Hayır” ya da en azından hepimiz değil.

Pandemi piklerinde bile bunları yapmayanların olduğu bir dünyada, sizce bunlar ve benzerlerine tam, bırakalım tamı büyük çoğunlukla uyulur mu?

Uyulması mecburi…

Yoksa?

Yoksasını gördük, yaşadık…

-Yüksek binaların, heybetli plazaların esasen o kadar da gerekli olmadığını gördük.

Artık lükse, bina büyüklüğüne, bina yüksekliğine, “ ...’nın en büyüğü” olmaya özenmenin, bunu hedeflemenin, inşaata bu derece yatırım yapmanın ne ölçüde gerekli olduğunu/olmadığını anladığımızı düşünmek istiyorum. Bazı işlerde, bazı pozisyonlarda evden çalışma uygulamasını nihayet yaşadık.

Bunun için COVID-19 bazı ülkelerde vesile olarak da kabul edilebilir.

- Elektronik alışverişin gerekliliğini kavradık.

E-Ticaret ülkemizde zaten gelişmekteydi. COVID-19 E-Ticaret’in gelişme hızının artırılmasına vesile oldu.

Gereklilik bazen bazı işleri yapma süreçlerini hızlandırıyor…

- Lojistik çağın en gerekli iş kollarından biri haline geldi.

Tabii ki çoğumuz lojistiğin önemini biliyor ve gelişimini izliyorduk. Ama COVID-19  uygulamada bize lojistiğin gelişiminde hız kazandırdı. COVID-19  öncesi iki, bilemediniz üç lojistik / kargo firması adını sayamayanlar şimdi neredeyse tümünü ve nasıl hizmet verdiklerini ezbere biliyor…

- Elektronik tüm cihazlar, internet, Wi-Fi, vb. daha da önem kazandı.

Elektronik perakendeciliği bu krizi fırsata dönüştürmeyi başaran sektörlerden biri oldu. 2020 yılı bilanço kârları bunu gösteriyor. Hizmet kalitesi ve servis ağı konularında gelişmelerini sürdürmeleri bekleniyor…

- Bankalar ve diğer finansman kurumları COVID-19  krizinde bocaladı.

Özellikle bankalar 2000 krizi ve 2008 küresel finansman krizlerinde başarılı deneyimler kazanmış oldukları halde, COVID-19 sürecinde kararsız ve bir ölçüde de profesyonelliğin dışında kararsızlıklar yaşadılar. Buna rağmen bilanço kârları oldukça yüksek.

- Kurumsal yapıda olabilmeyi başarmış şirketler en az yara ile COVID-19 sürecini aşıyor

Başta Koç Grubu ve Sabancı Holding şirketleri olmak üzere, ülkenin en yüksek vergi ödeyen, en yüksek istihdam hacmini sağlayan kurumsal şirketleri, kurumsallığın verdiği desteklerle de bu kriz sürecini tamamlamak üzereler.

- Sosyal devlet uygulamaları

Maalesef bu tanım altındaki konularda; işçiye, memura, emekli, dul ve yetimlere, esnafa, firmalara (Belirli ölçüde) destek verilemedi, ya da yeterince demek daha uygun, destek olunamadı, maske ve ilaç dağıtımında da benzer şekilde…

- İlişkilerdeki eksikliklerin ne derece önemli olduğu görüldü

Gerek uluslararası ve gerekse yurt içindeki ilişkilerde yalnız kalmama gereğinin anlaşılabilirliğinde COVID-19 bir etken olsa da bunun yeterli olup olmadığı tartışmaya açık… Bence bu hususta çalışmak, konuya daha öncelikli olarak odaklanmak gerekli…

-  Bazı kurumların sadece “Bina”dan ibaret olmadığını anladık.

Ne üniversiteler ne de hastaneler, sadece bina kavramından ibaret değil, bu kurumları kurum yapanın bilim olduğu gerçeği bir kere daha anlaşılmış olsa gerektir. Plaza örneğindeki gibi binadan ziyade işin aslının; tıp ya da eğitim gibi, doğru ve tam olarak yapılması önemli ve şimdiki durum da yeterli değil…

- Perakende ticaret, AVM’ler, mağazalar, yeme-içme mekânları, turizm…

Her birinin ve benzerlerinin ayrı ayrı ve birlikte ne kadar önemli olduğu görüldü. Ancak yeterli destekler; kira indirimleri, kısa çalışma ödeneği ve ücretsiz izin hariç istihdama ilişkin destekler vb., yardımlar yapılamadı… Kapanmalar ve kısıtlamalarda da farklı uygulamalar esnafı ve küçük-orta boy kuruluşları yıprattı…

- Gelecek beklentilerinde ümitsizlik çoğunluğun ortak görüşü oldu

Özellikle işsizlik, iş bulmadaki umutsuzluk genç kuşakların geleceklerini ülke dışında aramalarına yol açtı. Bunu gerçekleştirebilenler zaten çoğunlukla gittiler. Gerçekleştiremeyenler ise iş bulmaktan ziyade yurt dışına gitme olasılığına daha çok umut bağladılar…

- Ekonomi eğitimi almış olmanın farkını gördük

COVID-19 pandemisine kadar herkes ekonomi hakkında olur-olmaz fikir beyan ederdi, bilgisi olmayanların fikri olurdu. COVID-19 vesilesiyle artık Ekonomi Disiplininin lisansa tabi olduğu ortaya çıktı. İnsanlar politika faizi, çapraz kur, reasürans faizi vb., ne demek olduğunu anlamaya çalıştılar, öğreniyorlar…

Buraya kadar, COVID-19 nedenli eksiklikler, olması-yapılması gerekenler, yanlış yaptıklarımız, aldığımız-almamız gereken dersler gibi konularda, hiçbir siyasi görüşü dikkate alarak değil, doğaçlama olarak, adeta sohbet gibi sesli düşüncelerimi yazdım.

Sizler veya hepimiz elbette ki daha fazlasını yazabiliriz, farklı da düşünebiliriz…

O zaman durmayalım…

Hazırlıklarımızı, düşüncelerimizi yazılı olarak ortaya koyalım ki; üzerinde tartışarak daha doğruyu, daha kısa zamanda bulabilelim…

Önem ve öncelik sırası olmaksızın aşağıda bazı saptamaları yazalım;

- Devlet sosyal devlet olmak zorunda, vatandaş da vergisini ödemek ve üretmek zorunda, bu karşılıklı ilişki geliştirilerek sürdürülmeli.

- Kurumsallaşmak kesinlikle ve ivedilikle zorunlu, önemli, şart ve de çok gerekli…

- Sağlık ve eğitim alt yapılarındaki eksiklikler, alınan kararlardaki zayıflığın esasen temel nedeni. Bu mutlaka giderilmeli. Ortaklaşa belirlenecek, geleceğe yatırım nitelikli ve sürdürülebilir bir ulusal eğitim politikası belirlenmeli ve her iktidara gelen kabine tarafından da değiştirilmemeli…

- Ekonominin tüm birimlerinde bilimsel ve akademik çalışmalar yapılırken özellikle liyakate dikkat edilmeli, bağımsız olması gereken kurumlara müdahale edilmemeli ve sağlam ekonomik yapı ile gelecekte ne ile karşılaşılacağı bilinmeyen krizlere hazırlıklı olunmalı…

- Yeni, modern ve çağdaş iş konularında araştırmalar yapılmalı, teşvikler ve desteklemelerle bu konularda inovatif olunmalı…

-  Sağlık, ekonomi vb. durum ne olursa olsun, sanat ihmâl edilmemeli, hobiler kazanılmalı ve toplum olarak birlikte hareket ve yaşam kuralları genişletilmeli…

-  Alınan derslerden yapılan çıkarımlar paylaşılmalı, eğitimin yadsınamaz önemi nesillere aktarılmalı, deneyim zenginlikleri ve kazanımları yine gelecek kuşaklara aktarılmalı…

-  Alınması elzem ekonomik önlemler, oluşturulacak politika ve stratejiler doğrultusunda vatandaş için sosyal ve çalışma güvenliği konuları sürdürülebilir şekilde yeniden yapılandırılmalı…

Yani; daha yapılacak çok şey var, çok işimiz var ve COVID-19 henüz bitmedi…

 Dünyadaki bütün uluslar maalesef COVID-19 pandemisini yaşadı, deneyimledi. Bazı uluslar bu deneyimi çok ağır koşullarda ve büyük kayıplar vererek, diğer bazı uluslar da daha farklı dozlarda COVID-19 deneyimini yaşadılar. Zamanlama olarak, küresel ekonomi krizleri de COVID-19 ile eş zamanlı olarak ortaya çıkınca durum eklenenden de vahim boyutlara ulaştı…

Ülkeler, insanlar, yönetimler…

Herkes, her kurum, her kuruluş ciddi sıkıntılarını yaşadığı, can kayıplarının çok olduğu bu pandemiden çok sıkıldılar ve bir an evvel bitmesini dizginlenemez bir kararlılıkla istiyorlar.

Bu doğal…

Ama gerçek öyle değil maalesef…

Bu günlerde tekrar vaka sayılarında hızlı ve önemli artışlar var…

Bir taraftan COVID-19sonrası yeni normale dönüş hazırlıklarımızı tamamlamak, ama diğer taraftan da bitmeyen COVID-19 ile mücadele etmeyi sürdürmek gerek…

Tüm yazılarını göster