Çok tehlikeli gelişme; Uluslararası kutuplaşma, "bireysel cezalandırmaya" kadar vardı

Zeynep GÜRCANLI Yedi Düvel

Küresel dünyada Ukrayna savaşıyla birlikte somutlaşan uluslararası kutuplaşma çok tehlikeli bir yöne girdi. Küresel güçlerin "kendi tarafında olmayanı cezalandırma" yöntemi, artık "ülkesel" olmaktan çıkıp, bireysel politikacılara ya da siyasi partilere kadar indi.

Konu dış politika olmaktan çıkıp, "iç politikayı doğrudan etkilemeye" kadar varmış görünüyor.

ABD, "RUSYA İLE BİRLİKTE ÇALIŞIYOR" DİYE MOLDOVALI SİYASETÇİYE YAPTIRIM KOYDU

En somut örnek Moldova'da yaşandı.

ABD yönetimi, Moldova'da Rusya yanlısı bir siyasi hareketin liderliğini yapan siyasetçiye  yaptırım koydu. Moldova'da halen parlamento üyesi olan ve Şor Partisi'nin fiili liderliğini yürüten İlan Shor'a yönelik Amerikan yaptırımlarının gerekçesi, Moldova iç politikasına müdahalenin izlerini taşıyor.
ABD Dışişleri Bakanlığı'nın yaptırımla ilgili açıklamasında gerekçe, "Shor'un yolsuz Rus oligarklar ve Moskova merkezli kurumlarla birilkte çalışarak, Moldova'da siyasi kargaşa yaratmak" olarak ortaya konuldu. Ayrıca Shor'un "Moldova'nın AB üyelik adaylığı için çabalarını sekteye uğratmakta olduğu" da açıklamada bir başka gerekçe olarak yer aldı.

SOSYAL MEDYA ÜZERİNDEN YABANCI ÜLKE SİYASETÇİLERİNE ELEŞTİRİ

Üstelik bu durum, ABD'nin diğer ülkelerdeki Rusya yanlısı siyasi hareketlere ya da siyasetçilere yönelik, üstelik hiç saklamadan, göstere göstere attığı tek adım da değil. Macaristan'da ABD'nin "doğrudan iç politikaya müdahalesi" sayılabilecek bir örnek yaşandı bu ay içinde;

ABD'nin Macaristan'daki Büyükelçiliği 18 Ekim'de resmi Twitter hesabı üzerinden yaptığı paylaşımla, Macar politikacıların ya da medya organlarının Amerikan karşıtı söylemlerini alıntılayarak, bunu "Putin'le aynı çizgide yer almak" olarak gösterdi. Amerikan Büyükelçiliği'nin sosyal medya paylaşımında, Macar Başbakan Yardımcısı'nın ABD'yi eleştiren sözleri bile doğrudan hedef alındı.

Belli ki Washington yönetimi, Ukrayna savaşıyla birlikte özellikle Avrupa'da güçlenen Amerikan karşıtlığı ile mücadelede, uluslararası ilişkilerin en temel kurallarından biri olan "iç politikaya müdahale etmeme" kuralını görmezden gelmekten hiç kaçınmıyor/kaçınmayacak.

ABD'DE VE İNGİLTERE'DE "HİNTLİ POLİTİKACI" FURYASI

Cepheleşmede, 3. ülkeleri etkilemek için sadece "cezalandırma" yöntemi de kullanılmıyor elbette. Kimi zaman "ikna" ve "ödül" de var.

Kutuplaşmada Batı cephesinin Rusya'dan sonraki - ve asıl- hedefinin Çin olacağı aşikar. Dolayısıyla rekabet alanı giderek Asya'ya doğru kaymakta. Burada da hem Pekin yönetimi, hem de Batı cephesinin kendi tarafına çekmek için uğraştığı başat ülke Hindistan.

Ve ne kadar ilginçtir ki, tam da bu aşamada, hem ABD'de, hem de İngiltere'de Hint kökenli politikacılar kritik görevlere geldiler.

Hint kökenli Kamala Haris, ABD Başkan Yardımcılığı görevine seçilerek, halkın oyuyla geldi elbette.
Ancak İngiltere gibi "demokrasinin beşiği" sayılan bir ülkede hiç umulmayan oldu ve Hint kökenli politikacı Rishi Sunak, ne halk nezdinde, ne de mensubu olduğu siyasi partide hiçbir oylama olmadan Başbakanlık koltuğuna oturuverdi.

Sunak'ın Başbakanlık görevinde ilk yaptığı hareketlerden biri ise, İngiltere'nin ünlü Başbakanlık konutu Downing Caddesi 10 numarada güne, Hindu geleneklerine uygun -elbette basının da baştan sona görüntülediği- bir ritülle başlaması oldu. Sunak'ın Başbakan sıfatıyla yayınlanan ilk açıklamalardan birinin de, Hint Başbakanı Modi'yle telefon konuşmasında sarfettiği "kendisinin İngiltere ve Hindistan arasındaki tarihi ilişkinin görünür temsilcisi" olduğuna ilişkin sözleri olması da ayrıca dikkat çekici.
"Tesadüf"  olabilir mi?

RUSYA DA FARKLI DEĞİL

Kutuplaşmada üçüncü ülkeleri kendi yanına çekmek konusunda Rusya da elinden geleni yapıyor elbette.

Ancak burada Rus Lider Putin'in hakkını vermek gerek; Moskova'nın üçüncü ülkelerin iç politikasına müdahalesi, ABD'nin yaptığı "doğrudan salvolar" gibi değil. Putin'in müdahaleleri "el altından" yürüyor; Bir yandan parayı, bir yandan enerjiyi  kullanıyor cepheleşmede kendi görüşlerine yer açabilmek için.

Bunun en somut örneği ise bizzat Türkiye'de ipuçları veriyor. Seçimlere sadece aylar kala, ülkedeki ekonomik krizle baş etmekte güçlük çeken AK Parti hükümetinin Moskova'yla girmiş olduğu doğalgaz ücretinin "ötelenmesi" görüşmelerini başka türlü açıklamak mümkün mü?
Kutuplaşma arttıkça, bu gibi salvoların artması da kaçınılmaz. Dünya çok tehlikeli bir yere doğru gidiyor.

----

29 Ekim Türkiye'nin en büyük bayramı. Yüce Atatürk ve silah arkadaşlarının önünde, bize cumhuriyetimizi kazandırdıkları için saygıyla eğiliyorum. Bayramımız kutlu olsun ! 

Tüm yazılarını göster