Çin Komünist Partisi (ÇKP) 20. Kongresi Ekim 2022’de toplanacak. Henüz erken gibi görünse de Batı basını Çin’de güç savaşının başladığını yazıyor. Hatta Xi Jinping’in gücünü kırma girişiminin daha Mart 2020’de ortaya çıktığı bile yazıldı. 2017’deki 19. Kongre çok önemli bir kongre olmuş ve Xi Jinping’in gücünü hem artırmış hem de dünyaya göstermişti. Yine de bu gücün Deng Xiaoping’in 1980’lerdeki gücü kadar olmadığını öne sürenler olmuştu. Ancak 19. Kongre büyük değişikliklere sahne olmuş ve yönetimi her seviyede gençleştirmişti.
2017’de gerçekleşen iki önemli olayı belirtelim. Öncelikle Çin ordusunun yapısı değiştiriliyordu. Kara ordusu merkezli ve merkezci biçimde yönetilen ordu ‘esniyor’ ve ABD tipi ortak komuta biçimine geçiyordu. Aslında donanmanın artan rolüne yıllardır vurgu yapılıyordu. 2017’de – öncesinden başlayarak - askeri personel arasında görülmedik ölçüde değişikliğe gidildi. “Gençler” geldi ve Merkez Komite’nin asker kökenli üyelerinin sadece yüzde 17’si yerini koruyabildi. Kongreye katılan 300 askeri delegenin yüzde 90’ı da ilk defa katıldı. Partide de benzeri bir hamle yapılarak Xi taraftarları öne çıkarılmıştı. İlginçtir Politbüro üyelerinin yaşları 54-64 arasındaydı ve oldukça genç bir Politbüro oluşturulmuştu. Şimdi 2022’deki 20. Kongre’nin 2017 kongresinden de önemli değişikliklere gebe olduğu düşünülmeye başlandı. Özellikle 65 yaş kuralında kimler için istisna yapılabileceği mühim. Xi de üçüncü dönem seçilemeyeceği için görevini bırakmak durumunda: ancak Xi’nin kalması üzerine kurulan senaryolar da var.
Bölge için çok daha önemli olansa Çin’in finansal entegrasyon tarzının son 6-7 yılda hayli değişmiş oluşu. Artık yatırım yapıyor, dış ticaret fazlası iyice daraldı ve tüketim talebi ithalatı körüklemeye devam edecek. Çin, ihtiyacı olan malların ithalatını sağlamak için bile ilgili ülkelerde ihracat finansmanının kolaylaştırıcı banka satın alma gibi hamleler yaptı. Bu devam edecek. Devlet destekli ‘Yeni İpek Yolu’ türü açılımlar da muazzam finansman gerektiriyor. Çin’in son 9 yılda gelişmekte olan ülkelere verilen kredilerde azalma olmasına rağmen Batı bankalarından yüksek miktarda kredi almaya devam ettiğini de ekleyelim. Ayrıca AB bankalarının yurt dışı operasyonlarını daralttıkları son yıllarda boşluğu dolduran ülkelerden birisi de Çin. Trump’ın yaptıkları Çin’in Asya ticaretini sadece güçlendirdi. Patent sayısı da artıyor. Xi kalsa da kalmasa da bunlar devam edecek. Ancak hangi üslubun seçileceği veya vurgunun nereye yapılacağı, tüketime dönüşün yavaşlatılıp yeniden milli sanayileşme türü bir hamleye kalkışılıp kalkışılmayacağı tartışmalı.
Diğer taraftan aralık ayındaki tatbikat sonrası Pentagon ekonomik ve askeri potansiyel açısından uzun dönemde en büyük tehdidin Çin olduğunu, Rusya’nın daha sonra geldiğini bildirmişti. ÇKP içinde güçlü siyaset simsarı veya kral yaratıcısı figürlerin olduğu ve Xi’nin yaptığı değişikliklere rağmen parti kadrolarının – önemleri azalsa da- hala karar verici, yön tayin edici olabilecekleri düşünülüyor.
Batı basını elbette abartır veya çarpıtır: Konu Çin olunca bu doğal. Bu nedenle çeşitli eğilimlerden ve ülkelerden yorumları tartarak okumamız gerekiyor. Yine de ÇKP içinde asıl kadro hesaplaşması 2021’de gerçekleşebilir. Biden’ın buna doğrudan müdahale gücü yok ancak ABD’nin tavrı ortaya çıktıkça ÇKP içindeki “ılımlılar” da “sertlik yanlıları” da bundan etkilenecek. Şimdilik tablo sertlik yanlılarını güçlendirecek yönde değişiyor.