Bu hafta Bali’de yapılan G-20 zirvesinde Çin Devlet Başkanı Şi Cinping “uluslararası bilimsel ve teknolojik işbirliğinin önündeki tek yanlı engeller kaldırılmalıdır” dedi. Şi’nin derdi ABD’nin geçen ay Çin’e getirdiği çip ambargosu. Biden yönetimi 7 Ekim’de bazı yüksek teknolojili çiplerin Çin’e satışını yasakladı. Bununla da kalmadı, bu çiplerin üretiminde ve tasarımında kullanılan yazılımların ve cihazların Çin’e ihracını da yasaklandı. Hatta ABD vatandaşlarının ve ABD’de yerleşik kişilerin bu işlerde çalışmaları da bundan sonra yasak. Çip teknolojisi nasıl gelişti ve tarihin en büyük teknoloji ambargolarından biri nasıl ortaya çıktı, gelin bakalım.
Çipler aslında yarı iletken maddelerden yapılıyor. Bu çiplerin ilk kez büyük ölçekte üretildiği Silikon Vadisi’nin ismi de yarı iletken bir madde olan silikondan geliyor. Radyodan bilgisayara, akıllı telefondan bu telefonların bağlandığı şebekelere kadar birçok cihaz bu çiplerle çalışıyor.
Tabii birçok silah da çiple çalışıyor. ABD, bu çiplerin üretilmeye başladığı 1950’lerden beri, çip teknolojisinde küresel ölçekte bir üstünlüğe sahip. Vietnam Savaşı’nda bir köprüyü bile vurmayı beceremeyen Amerikan ordusu, 1991’de Körfez Savaşı’nda birkaç günde Irak’ın tüm altyapısını milimetrik vuruşlarla imha edince çip teknolojisinin ne kadar geliştiğini herkes gördü. Ancak, ABD’nin çip teknolojisindeki başarısı büyük ölçüde askeri değil ticari uygulamalardan kaynaklanıyor. ABD hükümeti, 1970’lerde Amerikan çip pazarında %15 gibi bir paya sahipken bugünlerde çiplerin sadece %2’sini satın alıyor.
Kamu alımları bir endüstrinin kurulmasında itici güç olsa da asıl önemli olan özel sektörün yeni kullanım alanları bulması ve bunları ticarileştirmesi. Yani bu iş aynı zamanda satış, pazarlama, tedarik zinciri ve maliyet yönetimi işi. Alternatif senaryoda, Sovyetler Birliği gibi ABD’nin her geliştirdiği çipi 3-5 yıl gecikmeyle kopyalayıp savunma sanayiinde kullanıyorsunuz. Böyle bir denklemde Soğuk Savaşı kimin kazandığını biliyoruz. Bugün Türkiye’de hâlâ Ruslarla çip üretelim diyenler var.
Soğuk Savaş bitince çip tedarik zinciri hızla küreselleşti. Çiplerin tasarımı ile üretiminin aynı yerde yapılması gerekmiyor. Zaten bugün Intel dışında kendi çipini üreten Amerikan şirketi de kalmamış. Bu gidişatı önden fark eden Tayvan, 1987’de ABD çip sektörünün Çin asıllı yıldız üst düzey yöneticilerinden birini davet ederek TSMC isimli şirketi kurdurmuş. TSMC bugün dünyanın en büyük çip üreticisi. Diyor ki, isteyen yapacağı iş için en uygun çipleri tasarlasın, getirin ben üreteyim. Böylece hem üretiminizi ölçek ekonomisiyle ucuza yaptırın hem de Intel gibi başka bir tasarımcıya üretim yaptırırsam tasarımlarım çalınır mı diye endişelenmeyin. TSMC ve biraz da Güney Kore’deki benzer çip fabrikalarının esnek ve ucuz üretim kabiliyetleri sayesinde çip sektöründe yeni bir inovasyon dalgası yaşadık. Sürekli konuştuğumuz yapay zekâ işleri bu sayede mümkün hale geldi.
Çiplerin üretimini TSMC yapsa da çip üreten makinelerin üretimi başka şirketlerin elinde. Bu şirketlerin çoğu da küresel tekel. Mesela Hollandalı ASML çip üretiminde kullanılan lazer sistemlerinin makinesini yapıyor. Rakibi yok. Bu makinede 457.329 parça varmış. Bu parçaların kimisi ABD’de kimisi de Almanya’da üretiliyor. Marifet bunları doğru şekilde bir araya getirmek. Çinliler siber saldırılar veya ajanlarla bu makinelerin detaylarını öğrenseler bile bu kadar tedarikçiyi bir araya getirecek teknik ve idari kapasite oluşturmaları uzun iş. O nedenle Amerikan ambargosu, Çin’in hem yapay zekâda alanındaki gelişmesini hem de bunun askeri yansımalarını ciddi şekilde sekteye uğratacak gibi görünüyor.
Peki Çin kısa vadede ne yapabilir? Bir yol, Tayvan’ı işgal etmek. Böylece TSMC’yi ele geçirebilir. Ama çip üretiminde kullanılan makinelerin yenileri gelmeden o işi sürdürmesi zor. İkinci yol ise Tayvan’a ambargo uygulayıp dünyada çip tedarik zincirine çomak sokmak. TSMC’nin devre dışı kalması durumunda dünyada çip üretim kapasitesinin %37’si üretim dışı kalacak. İşte ABD, bu nedenle TSMC’yi Amerikan topraklarında iki yeni tesis kurmaya zorluyor. Ancak bu tesislerin ne zaman kurulabileceği belirsiz. Amerikalılar yıllarca “aman her şey en ucuza imal edilsin, tedarik zincirleri gelişsin” dediği için, bugün sadece ABD değil, tüm dünya tedarik zincirine dayanan ulusal güvenlik problemleriyle karşı karşıya. ABD’nin çip tedarik zincirinin merkezini Tayvan’a kurmasını, Türkiye’nin tüm havacılık sanayisini Eskişehir’de değil de Kıbrıs’a kurmasına benzetebilirsiniz. Gördüğünüz gibi Amerikalılardan daha akıllı olmak zor değil.
*Kitap önerisi: Chris Miller (2022), Chip War: The Fight for the World's Most Critical Technology, New York: Simon & Schuster.