Çin-ABD savaşına kaldığı yerden devam

Servet YILDIRIM Ekonominin Halleri

Trump yaklaşan başkanlık seçimlerinde stratejisini yine “dış düşman” üzerine kuruyor. Kampanyasının ana ekseni “Çin’i Suçla” olacak galiba. Etkili bir strateji; dünya tarihi öyle diyor. Birçok ülkede özellikle sağ siyasetçiler tarafından sıklıkla uygulandı ve seçim kazandırdı. Maalesef seçmende karşılığı var. Bundan dört yıl önce “Çin, Meksika ve Avrupalı düşmanlar” üzerine kurulu seçim kampanyası Trump’a kimsenin öngöremediği seçim zaferini getirmişti. Şimdi neden olmasın? “Hani bunlar Ocak’ta anlaşmaya varmışlardı” diyebilirsiniz ama demeyin. Biliyoruz ki, siyasetçi için söz konusu olan seçimse gerisi teferruattır. Kısacası görünen o ki ABD ve Çin pandemi öncesi ara verdikleri savaşı yeniden başlatmak için hazırlık yapıyorlar. Çin’in hesabı ise daha farklı. Gündelik siyasi hesapların ötesinde küresel gücünü artırma peşinde. Bu savaş Trump’a seçim kazandırabilir ancak küresel güç dengesi Çin’den yana kayıyor.

ABD-Çin kavgasında ortada çözülmemiş çok sayıda mesele var. Tarifeler konusu hala masada. Fikri mülkiyet hakları ve teknoloji hırsızlığı konusunda çözüm sağlanabilmiş değil. ABD, Güney Çin denizi sorununu kaşımaya devam ediyor. Bir de önceki görüşmelerde olmayan başka bir sorun daha var masada; Çin’in koronavirüs salgının dünyaya yayılmasındaki sorumluluğu. Bu son başlık önemli. Çin salgına neden olmakla suçlanıyor ancak salgının seyri aynı zamanda onun ekonomik etkisini genişletme amacına da hizmet ediyor. Virüse ilk yakalanan dolayısıyla krize ilk giren oydu ama krizden ilk çıkan ve ekonomik toparlanma sürecine ilk giren de Çin oldu. Koronavirüs Çin’de ortaya çıkmasına rağmen batılı ekonomileri yerle bir etti. Batının resesyondan çıkmak için debelendiği ortamda Çin, Güneydoğu Asya, Afrika ve Güney Amerika’da yıllardır itinayla oluşturduğu genişleme politikasını sürdürecek. Çin halen 13 trilyon dolarlık GSYH’sı ile dünyanın en büyük ikinci ekonomisi ama birincilik hiç de uzak değil. Bundan yaklaşık 15 yıl önce yüzde 14 olan büyüme hızı son yıllarda yarıya indi. Fakat rakipleri yüzde 1-2 gibi çok düşük oranlara takılıp kaldılar.

Buna rağmen Çin için her şey toz pembe değil, aksine oldukça gri. Ticaret savaşı olumsuz etkiliyor. Bugüne kadar işgücü ucuzluğu ile avantaj sağlayan Çin’de ücretler artıyor. Bütçe gelirleri eskisi kadar hızlı artmıyor. Aynı şekilde ihracat artışı da ivme kaybetti. Diğer ekonomilere ara malı sağlardı, ama bu ekonomiler son iki ayda krize girdi, üretim durdu, alımları yavaşlayacak. Gayrimenkul piyasası yavaşladı, gıda fiyatları artıyor. Öte yandan hem koronavirüs tepkileri hem de ABD ile olan amansız ticaret savaşı nedeniyle birçok şirket tedarik zincirlerini Çin’den Vietnam, Malezya, Filipinler ve Tayland gibi diğer Asya ülkelerine kaydırmaya başladılar. Yani Çin’de her şey güllük gülistanlık olmaktan uzak.

Tüm yazılarını göster