Abdullah SEVİMLİ
RMC Danışmanlık Yönetim Kurulu Başkanı
Son günlerde, inşaat sektör temsilcilerinin çimento sektörü ile ilgili gündeme getirdikleri iddialar var. Buna göre, inşaat maliyetlerinin artmasının ana sebeplerinden çimento fiyat artışının yüzde 200’ü bulması. Bu nedenle zamların geri alınması istendi, tepki olarak inşaat faaliyetlerinin geçici süre ile durdurulmasına karar verildi. 180 alt sektörün bundan etkileneceği, yüz binlerce kişinin işsiz kalacağı ifade edildi. Devlet kurumlarının olaya müdahil olunması istendi, çimento ihracatına kota getirilmesi veya durdurulması talebi gündeme geldi. Hatta Ticaret Bakanı Dr. Mehmet Muş’un başkanlığında değerlendirme toplantısı yapıldı. “Tüm meseleleri rasyonel zeminde ortak akılla ele almaya devam” edileceği beyan edildi. Konu gündemde tartışılmaya devam ediyor. Bu tartışmalara katkı sağlamak adına TÜİK başta olmak üzere resmi verilere dayanarak aşağıdaki değerlendirmeler yapılmıştır.
Yapım işleri endeksi
TÜİK verilerine esas alınarak, yapım işleri fiyat endeksini oluşturan ürünlerin 2014 yılından bugüne kadarki yıllık fiyat artışları, üretici fiyatları endeksi ile de karşılaştırılarak aşağı tablolarda gösterilmiştir. Bu tablolara göre 2021 yılının ayı itibariyle yıllık en büyük artış %100 ile demir-çelikte yaşanmıştır. Rafine edilmiş petrol %93 ve kok kömürü %92, kereste ise %68 oranında artmıştır Yıllık üretici fiyatları %46 olarak gerçekleşmiştir. Çimento fiyat artışı %43’ü bulurken, makine ekipman ve asgari ücret, tüketici fiyat endeksi olana %20’ler seviyesinde kalmıştır.
İnşaat maliyetleri endeksi
İnşaat maliyetleri endeksine baktığımızda orada da yüksek bir seyrin olduğunu, Haziran 2021 itibariyle bir yıllık artışın %43 seviyesine ulaştığını görüyoruz. Üretici fiyat endeksi ile paralellik arz eden bu artış %100 oranındaki demir artışının altında, %37 oranındaki çimento fiyat artışının üzerinde gerçekleşmiştir.
İnşaat maliyetleri endeksi ile çimento fiyatlarını karşılattırdığımızda yıllık bazda Haziran 2021 itibariyle, çimento artışının %200’ü bulmadığını, hatta inşaat maliyetlerinden 5 puan daha az arttığını görüyoruz.
Çimentonun fiyatı ve inşaat maliyetine etkisi
Çimentonun inşaat maliyetlerindeki oranı %3, hazır betonun %7’ler seviyesinde hesaplanmaktadır. Bu açıdan da bakıldığında inşaat maliyetlerinin artışının ana nedenin çimento olmadığı anlaşılmaktadır. Bunun ana sebebi, üretici fiyatlarındaki yüksek artışın, inşaat maliyetlerinin nerdeyse tüm kalemlerine yansımış olmasıdır. Arsa ve kat karşılığı oranlarının yüksek olması, yüksek kur ve faiz artışları inşaat maliyetlerini etkileyen diğer ana faktörlerdir.
Çimento fiyatlarının yurt içi ve yurt dışına seyrine baktığımızda, enflasyon sorunun sadece ülkemize ait değil, birçok sektör ve ülkeye ait bir sorun haline geldiğini görüyoruz. 2011 yılında yurt dışında 60 dolar olan çimento fiyatı, 2020 yılında 37 dolara kadar düşmüştü. Bu yıl trend tersine döndü ve ağustos ayı itibariyle 47 dolar fiyattan spot piyasada alınıp satılmaya başlandı. Yurt dışı çimento fiyatı, iç pazar fiyatının 10 dolar üzerinde seyrediyor. Buda iç pazara göre %30 civarında daha yüksek dış Pazar fiyatının olduğu anlamına gelmektedir. İç ve dış çimento fiyatlarına baktığımızda 2010 yılında yurt içi çimento fiyatı 76 dolardı. Bu fiyat, ihraç fiyatının 16 dolar üzerindeydi. İç pazardaki fiyat yüksekliği 2017 yılına kadar devam etti. 2108’ den itibaren yurt dışı çimento fiyatı, yurt içi fiyatların üzerinde seyretti. Bu da çimento sektörü için dış pazarı cazip hale getirdi.
Çimento ihracatı ve ülke ekonomisine katkısı
Türkiye’nin klinker ve çimento ihracat artışı, sektörü dünyanın en çok çimento ihraç eden 2. ülkesi haline getirdi. Son iki yılda çimento ihracatı nerdeyse ikiye katlandı ve 16,2 milyon ton oldu. Klinker artışı 5,8 milyondan 13,5 milyon tona ulaştı. Bu sayede yıllık 1,2-1,5 milyar dolar arası ihracat geliri elde edildi. Son 3 yıldaki artışla, Marmara Bölgesi’nde üretilen çimentonun 36’sı, ülkedeki çimentonun %23’ü ü ihraç edilir oldu.
Teşhis ve sorun üretmeyen çözümler üretmek
Bütün bu rakamlar bize inşaat maliyetlerinin ana artış nedeninin çimento olmadığını, yurt içi ve dışında artan yüksek enflasyondan kaynaklandığını gösteriyor.
Yurt içinde inşaat maliyetlerinin düşürmenin yolu olarak önerilen ihracata kota getirilmesi seçeneğinin beraberinde çok ciddi sorunları getirecek görünüyor. İhracatın kısıtlanması ülkenin en çok ihtiyaç duyduğu döviz gelirinden önemli bir kaybın yaşanmasına neden olur. İhracat pazarındaki pazar kaybının da telafisi yıllarca sürebilir. Yurt içi fiyatlarının ihracatı kısıtlayarak baskılanması kısa sürede fiyatları aşağı çekse de bu uzun ömürlü olmaz. Yurt içi ve dışında fiyat makası artıkça ve enflasyon nedeniyle çimento üretim maliyeti de yükseldikçe fiyatlar eski seviyesine döner. Birçok firmada zarar edeceği için üretimi durdurur, zaten düşük olan kapasite kullanım oranları daha da düşer. Bazı firmalar da iflas eder. Bu durumda hem arz hem de talep yönlü bir fiyat artışı yaşanır. Hatta hesaplamalarımıza göre sektör başa başnoktasında bile çimentoyu satsa, inşaat maliyetlerindeki azalma yüzde %1’in çok altında gerçekleşir.
İnşaat sektöründe faaliyetlerin durdurulması, alt sektörlerin etkilenmesi ve yüzbinlerce kişinin bu nedenle işsiz kalması iddiası ülke gerçeği ile örtüşmüyor. İnşaatçılar mümkün olan en kısa sürede faaliyetlerini sonuçlandırmak, taahhütlerini yerine getirmek ve yatırımları zarar etmeden gelire dönüştürmek derdindedir.
Peki, çözüm nedir? Her şeyden önce ilave sorunlar üretmeden, ihracata kota getirmeden çözümlerin üretilmesi gerekir. Enflasyon bir ülkenin ekonomisini felç eden en önemli hastalıklardan biridir. Bununla mücadele en önemli önceliklerden biri olmalı ve tüm sektör temsilcileri de destek vermelidir. İnşaata etki eden tüm faktörleri de dikkate alarak maliyetleri düşürücü çözümler üretmenin makul olduğunu düşünüyoruz. Bu çerçevede ülkede üretimi arttırarak ve döviz girdisi sağlayarak, dövize endeksli ekonomide fiyat istikranın sağlanması ve enflasyonun düşüşüne katkı sunulması en rasyonel çözümlerden olacaktır.