Çimende yüzmeyi hiç denediniz mi?

Osman ULAGAY DÜNYA GÖZÜ

1966 yılında Robert Kolej Yüksek Okulu’nu bitirdikten sonra 2 yıllık yedek subaylık hizmetini aradan çıkarmaya karar vermiştim. İlk altı ayımı Tuzla Piyade Okulu’nda geçirdikten sonra kıta hizmetini yapmak üzere Ankara’nın Mamak semtinde bulunan 229. Piyade Alayı’na gönderilmiştim. Çaylak bir asteğmen olarak bana verilen ilk görevlerden biri, bana emanet edilen bir bölük askeri eğitim alanına götürüp sabah eğitimini yaptırmaktı. Bana bu görevi veren bölük komutanı yüzbaşı bana bölük çavuşunu tanıştırıp gözden kaybolmuştu.

Bölük çavuşunun yardımıyla bölüğü eğitim alanına götürdüm. Eğitim yapacağımız alana geldiğimizde ilk şaşkınlığı yaşadım. Talim yapacağımız alan bir yamaca yakın, eğimli bir alandı ve tamamen çimen kaplıydı. Elimdeki talimnameye göre bölüğe öğretmem gerekenler arasında yüzme de vardı.

Ben şaşkınlık içinde ne yapacağımı düşünürken bölük komutanını görünce biraz rahatladım ve durumu anlattım. Çimenle kaplı olan bu eğimli arazide askerlere nasıl yüzme öğretebileciğimi sordum. Aldığım cevap şaşırtıcıydı. Yüzbaşı “Canım o kadar da büyütme bu konuyu, sen onları çimene yatırıp yapacakları yüzme hareketlerini gösterirsin, onlar da böylece yüzmeyi öğrenmiş olur” deyip uzaklaştı.

AKP devrinde ekonomi yönetimi

Hikayeyi uzattığım için bağışlayın ama Türkiye ekonomisinin Adalet ve Kalkınma Partisi(AKP) devrinde nasıl yönetildiğini düşünürken ister istemez bu çimende yüzme öğrenme örneği geldi aklıma. AKP döneminde TCMerkez Bankası’nın ya da ekonomi yönetiminin başına getirilenlerin evlere şenlik uygulamalarını ve uydurmasyon buluşlarını icat diye yutturma çabalarını izlerken hep bu yüzme dersi komedisi gelir aklıma.

Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın Türkiye ekonomisini siyasetin aracı olarak kullanma alışkanlığının ekonomimizi derin bir çıkmaza sürüklediği noktada, 2023 yılında “rasyonel politikalara dönüş” güvencesi alarak halen sürdürdüğü görevi kabul eden Mehmet Şimşek’in ekonomiyi şimdi getirdiği noktada bize biraz zaman kazandırdığı söylenebilir ama başta enflasyon olmak üzere hiçbir alanda önümüzün açık ve geleceğin parlak olduğu söylenemez. Şimşek döneminde atılan adımlar Türkiye’ye sıcak para girişini artırdı ama enflasyonla mücadele cephesinde işimiz hala çok zor,

Türkiye’nin parası yok

Evet enflasyonla mücadele cephesinde hedefe varmamız çok zor, çünkü Türkiye Cumhuriyeti’nin paranın asli işlevlerini yerine getirebilen bir parası yok. Türkiye 1970’lerden itibaren paranın asli işlevlerini yerine getiren bir para birimine sahip olamadı kalıcı olarak. Bu ortamda altına ve yeni alternatiflere meyledenler arttı.

Bu konuda en büyük fırsatı AKP’nin ilk iktidar yıllarında kaçırdı Türkiye. Yıllar sonra tek haneli yıllık enflasyonu yakalamak ve Türk lirasını paranın bütün işlevlerini yerine getirebilen bir para haline getirmek fırsatı doğmuştu 2000’lerin başında ama ne yazık ki bu fırsatı kullanamadık ve bugünkü noktaya geldik.

Şimdi gelinen noktada tedavüldeki en değerli baknotun 250 TL olduğu ve ihtiyaca cevap vermediği bir ortamda yaşıyoruz. Son günlerde 5,000 TL’lik banknotun bir ihtiyaç haline geldiğini ileri sürenler var ülkemizde.

Tüm yazılarını göster